_______________________________________________________2
From: KEMAL KİL
Subject: 2011 yaz dönemi vapur tarifesi
Date: June 19, 2011 11:20:10 PM GMT+03:00
To: adalar.postasi@gmail.com
2011 yaz dönemi vapur tarifesi…
* * *
İSTANBUL ŞEHİR HATLARI
TURİZM SAN ve TİC. AŞ.’ne,
Şirketiniz tarafından ilan edilen 20 Haziran-18 Eylül 2011 dönemine ilişkin Yaz tarifesinin Adalar’la ilgili olan bölümü gerek Adalar’ın gerekse özellikle çalışan Adalılar’ın ihtiyaçlarına cevap vermekten uzaktır.
Öncelikle İstanbul’un son 10 yılda yaşadığı demografik hareketlilik, sahil kesimlerine olan talep ile Adalar’ın geçirdiği sosyo-ekonomik değişiklikler nedeniyle yaz tarifesinin en geç Mayıs ayı başında başlayarak Ekim sonuna kadar sürmesi gerekmektedir. Tarifelerinizde bu değişkenler gözardı edilmiştir.
Bilindiği üzere Adalar hattında çalışan 4 ayrı ulaşım kanalı oluşmuştur: özelleşen İDO, Mavi Marmara, Dentur, Şehir Hatları.Tekel döneminin bitmesi neticesinde taşıyıcılık yapan kuruluşlar rekabet eder duruma gelmiştir. Tarafınızdan hazırlanan tarifeler rekabet etme kabiliyetine haiz olmadıkları gibi hatalı ve işlevsel olmamaları sebebiyle Adalar hattının kârlılığını etkileyecek, müşteri kaybettirecek ve memnuniyetsizlik yaratacak niteliktedir.
Mağduriyetimizin haklılığını gösterir Cumhuriyet döneminde Adalar’la ilgili haberleri yayımlayan Osman Bahadır’ın Adalar’da Geçmiş Zaman Olur ki… adlı eserinde karşıma çıkmış bulunmaktadır. Sözkonusu 03 Temmuz 1928 tarihli Cumhuriyet Gazetesi haberi aynen şöyle: “…Hayli ihtiyar bir gemi olan Büyükada vapurunun evvelki sene 50 dakikada yaptığı doğru Köprü-Büyükada seferini, ter ü taze bir nevcihan olan Heybeliada vapuru bir saatte yapıyor. Demek ki, iki senede 10 dakika daha geri gitmişiz.” Bunun üzerine denebilecek: Yıl 2011 vay halimize vay!….
Tarife de görülen aksaklıkları özetlemek gerekirse:
Kabataş’tan Ada’ya yapılan seferler; 4 istisna dışında hepsi Kadıköy İskelesi’ne uğramakta ve seferlerin Kınalıada üzerinden tekmil adalar yapılması sebebiyle yoğun nüfusun yaşadığı Heybeliada ile Büyükada oturan veya buralara seyahat etmek isteyen vatandaşların mağduriyetine sebebiyet verecektir.
Kabataş’tan kalkan 18:30 seferinin normal şartlarda 19:20’de Heybeliada’ya varması gerekirken 19:40 Heybeliada, 19:55 Büyükada olarak düzenleme yapılmıştır ki aynı sefer Kış döneminde Kınalıada ve Burgazada’ya uğramak suretiyle 19:40’ta Heybeliada’ya, 19:50’de Büyükada’ya ulaşmakta idi.
Yine 22:30’da Kabataş’tan kalkan sefer Kadıköy’e uğradıktan 30 dakika sonra Heybeliada’ya varması gerekirken 55 dakika sonra 23:45’te Heybeliada varış saati öngörülmesi manidardır. Dentur tarafından Büyükada-Heybeliada-Kabataş hattının 1 saat 15 dakikada işlediği düşünülürse vapurların ismine ve yılların birikimine uygun süre ve zamanlamayla yolcularını taşıması isminden kaynaklanan markasal zorunluluk haline gelmiştir.
Tarifelerde göze çarpan diğer bir gecikme sebebi Büyükada-Heybeliada arası 10 dakika iken tarifelerinizde bu hattın 15 dakika olarak öngörülmesi sebebiyle vapurların iskelede gereksiz beklemelerine, iskelelerde deniz trafiğinin aksamasına ve de en önemlisi yolculuk süresinin uzamasına sebebiyet vermektedir.
Büyükada’dan kalkan 07:20 Kabataş vapurunun özellikle işlerine yetişmek isteyen insanları taşıdığı maruf ve meşhur bir vakadır. Bu seferin tekmil Adalar şeklinde yapılması yetmezmiş gibi Kadıköy’e uğraması neticesinde 09:00 Kabataş’a intikali öngörülmüştür ki Avrupa yakasında çalışanların işlerine vaktinde yetişmeleri imkânsız hale gelmiştir.
Bostancı-Büyükada arasındaki yolculuk 25 dakikayken tarifelerinizde 40 ―bazı yerlerde 35 ― dakika olarak öngörülmesi bu kanaldaki yolculuk süresini gereğinden fazla uzatarak mağduriyetlere sebebiyet verecektir. Ayrıca özellikle Bostancı hattında çalıştırılan vapurların denizotobüsü saatleriyle entegre edilmesi tarifelerden beklenen bir ihtiyaçtır.
Burgazada ile Kınalıada’nın yaz nüfusları nazarı dikkate alındığında bu Adalar’a müstakil vapurların artırılması isabetli olacaktır.
Tarifede Sedefadası ile Kartal hattında çalışan vapura rastlanmamaktadır. Bu hatlarında vapur seferlerine dahil edilmesi arzu edilen ve beklenilen bir ihtiyaçtır.
Şehir hatlarının Adalar’da mevcut olan iskelelerinin konumu, kapasiteleri, yolcu alma ve tahliyesindeki üstünlüğü ile vapurların yolculuk süresince yolcularına sağladığı konforun seyir hızı ve ihtiyaçlara uygun bir tarifeyle yapılması hepimiz tarafından arzu edilmektedir.
Yukarıda izaha çalıştığımız sebeplerle Adalılar’ın ihtiyaç ve gereksinimleri dahilinde sefer saatlerinin düzenlenmesini talep ederim.
Saygılarımla,
Av. Kemal KiL
Karaköy, Rıhtım Cad. Tahir Han No:61 K:3 D.109
Beyoğlu 34425 İstanbul
Tel : +90 212 244 11 57
GSM : +90 533 310 73 70
e-mail: kemalkil@gmail.com
_______________________________________________________3
From: İSTANBUL ADALARI KÜLTÜR ve TABİAT VARLIKLARINI KORUMA DERNEĞİ
Subject: CON PAŞA
Date: June 19, 2011 1:09:27 AM GMT+03:00
To: adalar.postasi@gmail.com
İSTANBUL ADALARI
KÜLTÜR ve TABİAT VARLIKLARINI
KORUMA DERNEĞİ (İAKTVKD)
FAALİYETLERİ’NDEN BİR ÖRNEK…
* * *
İSTANBUL ADALARI
KÜLTÜR VE TABİAT VARLIKLARINI
KORUMA DERNEĞİ
Sayı : 94
Konu: Seyir terası ve kameriye Hak.
Büyükada, 04 Mayıs 2011
İSTANBUL V No. lu KÜLTÜR VE TABİAT VARLIKLARINI
KORUMA BÖLGE KURULU MÜDÜRLÜĞÜ’ne,
Büyükada Con Paşa Köşkü kameriyesi, 21.09.2010.
İstanbul Adalar İlçesi, Büyükada, Nizam Mahallesi, Nizam Caddesinde Con Paşa adıyla maruf tarihi binanın ekli fotoğraflardan da anlaşılabileceği gibi; bina girişine göre sağ cenahta köşeye isabet eden yerde vaktiyle açık ve aleni olan seyir terası ve kameriyesi, yoldan geçenleri de rahatsız etmeyecek ve manzara görüşünü kesmeyecek şekildeydi. Ancak:
Yapılan restorasyon ve tamirat sırasında oldu bittiye getirildiği aşikar olan bir fiili durum yaratılmıştır.
1.00 m duvar yüksekliği kuralının hiçe sayıldığı; daha da önemlisi bahçe duvarı ve parmaklıklarının özgün halinin tadil ve tebdil edildiği malum olan bu gayr-ı nizami tasarrufun, aslına sadık kalınarak yapılması gereğini ve neticesinden de Hususen haberdar edilmemizi Kurul’unuzdan saygılarımızla arz ve taleb ederiz.
Arif Çağlar
(Başkan)
Eki: 3 adet dernek mühürlü fotoğraf
Adres:
İSTANBUL ADALARI KÜLTÜR VE TABİAT VARLIKLARINI KORUMA DERNEĞİ
Güzeller Sokağı No. 30 Büyükada – İstanbul
_______________________________________________________4
From: CELAL KARACA
Subject: BAZ istasyonu kurulmalı…
Date: June 20, 2011 11:50:59 AM GMT+03:00
To: adalar.postasi@gmail.com
BAZ istasyonu kurulmalı!…
Sevgili BAZ istasyonu istemeyen arkadaşlar,
Kamuoyunda sağlığa zararlı olarak kabul edilmiş olan BAZ istasyonlarının kurallarına uygun yerlerde açılmasında yarar vardır. Bunu istemeyenler lütfen CEP telefonu kullanmasınlar, ihtiyaçları yok olduğunu sanıyorum…. Baz istasyonu istememenizin nedenini anlatır mısınız? Sizler cep telefonu veya televizyon veya bilgisayar kullanıyor musunuz? O zaman radyasyon illetinden nasibinizi alıyorsunuz.
Sizler, cep telefonunuzla evinizde veya yolda, nereden çekiyor diye köşe bucak ses gelsin diye dolaşmadınız mı? Hiç acil bir durumda telefon ihtiyacınız olup da şebeke yok mesajı duymadınız mı?
Tüm bunlara “Hayır,” diyorsanız kesin Büyükada da özellikle KUMSAL’da yaşamıyorsunuz. Veya sizin yaşadığınız yerde cep telefonları rahat çekiyor…
BAZ istasyonlarını kapatalım diyorsunuz. Veya açtırmıyorsunuz.
Adı geçen parkta siz imza atanlar hangi gün oturdunuz. Belki bir çok kişi o parkın yerini bile bilmiyordur… Baz istasyonu kapladığı alanı ve zarar vereceği alanı bilen varsa bildirsin ki anlayalım. Yetkililerle görüşülmüş ve de bu alanda oturan olursa hastalanacak mı dediler? Belediyede çalışanların hepsi kesin hastalanmışlardır! Veya hasta olmak üzerelerdir… Sanıyorum baz istasyonu tepelerinde…
Teknolojinin yararlarını ve zararlarını ortak kullanmak durumundayız… Cep telefonu bir ihtiyaç ise bunun için baz istasyonu en uygun, yere kurulmalıdır. Veya tüm bu imza atanlar cep telefonu, bilgisayarı yani radyasyon yayan tüm aletleri kullanmıyorlarsa sözümü geri alırım… Adanın arkasındasınız bir olay oldu mu nasıl haber ulaştırıyorsunuz?… Şebeke yok veya sesiniz gitmiyor… Yangın çıktı nasıl iletişim kuracaksınız? Kalp krizi geçiriyorsunuz 112’ye nasıl ulaşacaksınız? Denizdesiniz, tekneniz veya sandalınızın motoru bozuldu veya hasta oldunuz. Sahi hiç denizde yardım beklediğiniz oldu mu? Dumanla mı, tamtam çalarak mı, düdükle mi haberleşeceksiniz? Farkında mısınız eskiden evlere telefon almak için yazılır beklerdik. Şimdi isteyene hemen veriyorlar… Ama alan yok… Teknolojiye ayak uydurmak şart oldu sanırım… Eskiden nasıl oluyordu derseniz o zaman onu oturur tartışırız… O konu bayağı derindir buraya sığmaz…
Sayın imza sahipleri şu anda okuduğunuz bu mailin bilgisayarından radyasyon yaydığını biliyorsanız lütfen okumayın çünkü iletişim çağı maalesef insanı kanser yapacak… Bunun için sizinle haberleşecek bir icat bekliyorum. Bu imzayı atanlar hangi gerekçeye dayanarak böyle bir kampanya yaptıklarını yazsınlar… Büyükşehir’in aldığı karar gereğince diyorsanız o zaman tüm baz istasyonlarını kaldıralım. TV dahil, ne dersiniz?…
İnternetten alıntısını sizlerle paylaşmak istiyorum… Doğruluk durumun siz araştırın… Onkoloji enstitülerinde yapılan laboratuar çalışmalarında cep telefonlarının yaydığı radyasyonun kansere yol açtığı şimdiye kadar bilimsel olarak kanıtlanamamış veya istatistiki olarak gösterilememiştir. Çalışmalar hâlâ sürmektedir.
Çok yüksek radyasyon seviyelerinin insanlarda zararlı etkilere neden olduğu bilinmektedir. Ancak burada sözü edilen ‘yüksek radyasyon seviyesi’yle cep telefonları değil çok güçlü UHF/VHF televizyon vericileri, FM radyo vericileri ve radarlar kastedilmektedir. En çok korkulması gerekenler bunlardır.
Örneğin İstanbul Üniversitesi Halk Sağlığı Anabilim Dalı’nın UHF/VHF televizyon vericilerinin bulunduğu Çamlıca’da yaptığı çalışmalarda bu radyasyonun etkisi altında yaşayan insanların vücut sıcaklıklarının 2 derece daha yüksek olduğu tespit edilmiştir.
Oysa cep telefonuyla yapılan görüşmelerde eğer konuşma süresi 6 dakikayı geçmişse, sadece telefonun en yakın etkilediği kulak çevresindeki ve beyindeki dokularda yalnızca 0.5 derecelik bir sıcaklık artışı meydana gelir. 6 dakikadan daha kısa süren görüşmelerde böyle bir sıcaklık artışı meydana gelmez.
Vücut ısısının yarım derece artması ile kanser arasında bir ilişki yoktur. Sıcaklık artışının vücuda hangi olumsuz etkileri olduğu henüz bilinmemektedir. Belki de vücudun dengesini bozuyor diye düşünülebilir. Fakat ortada cep telefonuyla meydana geldiği kanıtlanabilmiş başka bir hastalık da yoktur.
Baz istasyonları 20-45 w civarında değişen güçlerle çeşitli binalara, kulelere, köprülere monte edilmektedir. Baz istasyonları televizyon vericileri kadar yoğun manyetik alan oluşturmazlar.
Söz gelimi üzerinde kuvvetli baz istasyonu kurulmuş bir kulenin altındaki dolaşan bir kişinin alacağı radyasyon miktarı, cep telefonuyla konuşmakta olan bir kişinin alacağı radyasyonun ‘5000’de biridir’. Yani baz istasyonları cep telefonundan daha az tehlikelidirler. Buna rağmen insanlar çevrelerindeki baz istasyonlarından daha çok endişe ederler.
Burada önemli olan nokta baz istasyonu takıldığı noktanın 16 metrekare (4×4 m.) civarında kimsenin bulunmaması gerekir. Önlem amaçlı olarak… Yani baz istasyonu bir binaya takılıyor ise en yakın daireden en az 4-5 metre yükseğe veya uzağa takılmalıdır. Bu mesafenin ötesi güvenlidir.
Kişileri kırmak değil bir ihtiyacın önünü kesmenin yanlış olduğunu anlatmak istedim…
Saygılarımla,
Celal Karaca
_______________________________________________________5
From: BÜLENT MISIRLIOĞLU
Yorum bırakın