GEÇİT YOK
ne YENİ YOL’a
ne de YENİ YIL’da o cânım HIYABANa❗️
Âh eden kimdir bu sâ’at kuytuda,
Sustu bülbüller hıyâban uykuda,
Şimdi ay bir serv-i sîmîndir suda,
Esme ey bâd esme cânân uykuda.Faruk Nafiz Çamlıbel
“İBB destek veriyor”muş Adalar’a⁉️ Devasa bir vinç eliyle ağaçlara saldırıp hunharca budayarak❗️Bu hizmet falan değil asla, olsa olsa hezayanla hezimet❗️

Evvel zaman ada sakinlerinin yolların iki kenarına, gün gelip de vereceği gölgeye dair ince düşünüşle diktikleri, sene boyunca da bir zincirin birbirini takip eden halkaları misali ardı ardına çiçek açarak insanın âdeta ayaklarını yerden kesip de aklını başından alan o müthiş rayihalarıyla, yaz sıcaklarında sığındığımız gölgeleriyle, başta kuşlar olmak üzere envai çeşit canlıya kucak açıp yuva olan dallarıyla Doğal SİT Alanı Adalar’ın tabiat varlıkları o cânım ağaçlara da atlar peşi sıra —hizmet değil hezimet ehli yüzünden— oldu olanlar❗️
9 Ocak 2025 Perşembe günü Adalar Belediye Hizmet Binası’nın temel atma töreninde konuşan İBB Başkanı İmamoğlu, “Adalar’ın 2019’dan bu yana gerçekten değişen bir kaderi var. […] Adalar’ın gelecek 50 yılını, 100 yılını dönüştürüyoruz, dolayısıyla bundan çok mutluyuz!” diye buyurmuş!
Şakir Paşa Ailesi dizisi rüzgârından istifadeyle bir heves, ziyadesi cehaletle —zira şehrin sayfiyesinde “konak” olamayacağından dahi bihaber— yerinde yeller esen Şakir Paşa “Konağı”nın [“Köşkü” olmaya o!] peşine düşüp de kıytırıktan mâlumatla şecaat arz ederken sirkatin söyleyip haraç mezat pazarlaya dursunlar Doğal ve Kentsel Sit’e konu bir bir tükettikleri değerleriyle Adalar’ı…
Ada Dostları Derneği’nin kurucularından olup gerçek bir Ada sevdalısı olarak Adalar’ın Kentsel ve Doğal SİT Alanı olarak tescili ve korunmasında pek çok emeği geçen Tiraje (Dikmen) Hanım (1925-2014) anlatmıştı vaktiyle; Şakir Paşa Ailesi’nin “saçlarına yasemin kokuları sinmiş çocukları”ndan Füreya Koral’ın (1910-1997), annesi Hakkiye Hanım’dan aktarmış olduğu o pek hatırlı hâtırayı…
Hakkiye Hanım (1893-1971), çocukluğunda babası Şakir Paşa (1855-1914) ile amcası Sadrazam Cevad Paşa’nın (1851-1900) hakikatli bir konuşmasını anımsıyor. Nasıl bir ağaç dikmeleri gerektiğine dair aralarında uzun uzadıya konuşuyorlarmış iki birader… Öyle bir ağaç dikmeliymişler ki ne koyu gölge, ne de güneş, öylece bir tül misali yarı gölge!
Geçmiş zaman olur ki hayali cihan değer… Ressam Feyhaman Duran’ın eşi Güzin Hanım’ın yazları Beyazıt’taki evinden Büyükada’ya gelirlerken envai çeşit çiçekli saksılarını, tuttuğu bir kayıkla ada sahillerine getirdiği zamanlar mesela… 1916 yılında kurulan Ada Çamlarını Muhafaza ve Teksir Cemiyeti kurucu âzalarından Prens Abbas Halim, eski Defter-i Hâkanî nâzırı Ziya Paşa, eski Adliye nâzırı Necmeddin Molla Bey (Kocataş), Muhâsebat-ı Umûmiye müdürü Faruk Bey, Saraylar müdürü Sezai Bey, Adalar Belediye reisi Anastaş, Ada ileri gelenlerinden Sinyosoğlu, Baytar Mekteb-i âlisi müderrislerinden, Baytar Umûm müdürlerinden, Türkiye’nin ilk mikrobiyoloji uzmanlarından, Büyükada Yat Kulübü murahhas âzası sonradan Büyükada Anadolu Kulübü müdürlerinden Veteriner Hekim Cafer Fahri Dikmen’in —çamlıklarda zararlı tırtılların etrafa dağılmasına mâni olmak üzere çam keseleri vaktinde bizzat toplamaya çıkmak da dahil— kelimenin tam mânâsıyla cansipârâne çalıştıkları zamanlar ya da…
Gel gelelim günümüze… Senelerdir uzman görüşü almaksızın ve yapılan uyarılara da aldırmaksızın, plansız programsız hunharca budanıyor ağaçlar, gereğince ağaçlandırma yapılmaksızın, var olanların da canına okunarak…
Devasa beton mikserleri geçit yaptıktan birkaç gün sonra 30 Aralık Pazartesi sabahı Büyükada’da “Yaverbey Sokağı”nın (eski isimleriyle Yaver, Yeni Yol) iki yanına vaktiyle dikilerek karşılıklı uzanan dallarının gökyüzünde birbirine kavuşmasıyla hârikulâde masalsı bir güzergâh haline gelen” hıyabana (iki tarafı ağaçlı yol) saldırarak; Yaverbey Sokağı’nın Çarkıfelek Caddesi’yle kesiştiği girişinden başladıkları budamada kestikleri dalları da yolun ağzına yığıp yolu araç ve yaya trafiğine gün boyunca tamamiyle kapadılar! 31 Aralık 2024 Salı sabahı bir kez daha hücuma geçerek tamamiyle canına okudular hıyabanın! Daha geçenlerde yol kenarlarındaki ağaçlardan alamayıp hırslarını evlerin bahçelerindeki ağaçlara da saldırıp —sadece kaldırıma uzanan uçları olsa, gerçi lüzumsuzsa da belki belki anlaşılabilir o vakit ya— ağaçların gövdesinden çıktığı yerden dallarını da son derece yanlış bir biçimde budamışlar! Bu raddede tabiata düşmanlık ne hazin! Haneye tecavüzle zarar ziyan da cabası! Nedeni, niçini, nasılı da bir hayli muamma!
Bir önceki budamadan üç-dört senede anca anca kendine gelebilen Karadağ Sokağı’ndaki bir ağacı da dün hakladılar! Az ötesinde vaktiyle elektrik direğini köklerine çaktıkları yetmezmiş gibi evvelce budadıkları bir diğer ağaçsa pek çoğu gibi zaten mevta!
İstanbul Adaları’nı benzeri sayfiye yerlerinden ayıran —kanun hükmüyle de koruma altına alınan— emsalsiz özelliği motorlu araç trafiğinin dolayısıyla da gürültü ve kirliliği yanı sıra hükümranlığının da olmayışıydı! TC Kültür ve Turizm Bakanlığı İstanbul V Numaralı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu’nun 25.12.2009 tarih ve 2232 sayılı kararı uyarınca “İstanbul ili, Adalar ilçesinde Motorlu Taşıt kullanımına ilişkin; bütün yolların prensipte yaya yolu olarak belirlendiğine, bu nedenle ilçenin kültür kimliği ve diğer özelliklerinin korunmasının bir gereği olarak Adalar genelinde motorlu taşıt trafiği olamayacağına ve Adalar’ın bu önemli özelliğinin kısmi bile olsa bozulamayacağına,” işaret edilmişken; “Bu karara uymayanlar hakkında 2863 sayılı kanun uyarınca yasal işlem yapılmasına, karar gereğinin Kaymakamlık ve Belediye tarafından yerine getirilmesine oybirliğiyle karar veril”mekliğine de aldırmaksızın sorumsuz sorumluların görevlerini ihmalle yerine getirmeyip bu duruma göz yumması ve dahi bizzat teşviki neticesinde Adalar’ın gayrikanuni bir biçimde motorlu araç trafiğine açılmasıyla birlikte türlü türlü kisvelerde araçlar aslen yaya yolu olan ada yollarında gazlamaktayken, hizmet aracı adı altında devasa araçlar da ağaç dallarını kıra kıra, bahçe duvarlarına çarpıp yıka döke, kedi, kirpi, köpek ve dahi ada sakinlerini eze çiğneye yolsuzlukla “tam yol ileri”…
Ada’ya çıkardıkları devasa motorlu araçlarla hunharca budanıyor ağaçlar, yetmedi sökülüp yerine zakkumlar dikiliyor! Ağaçlar budanıyor, zakkumlar ise çalı formunda budanması lüzum ederken ağaçlara öykünerek kendi hallerine bırakılıyor. Ağaçlara sarmaşık mı sarmış da ağacı boğacakmış, hangi ağaç budanırmış, ne zaman, nasıl budanırmış, hangi ağaç zinhar budanmazmış, budamaya ihtiyacı var mıymış yok muymuş?! Amaaaan canım sende ölümlü dünya, kimin umurunda! Hücuuuum sıradan cümle ağaçlara…
Belediyesi’nce taşeron firmalara verilmekteymiş budamalar da! Ağaç başına, ağaç sayısında ödeme alacak firma ya hurraaaaaaaa! Budansın ağaçlar gelsin paralar! Ağacın tepesinin %50’sine yakını budandığında buna “kabak budama” denilirmiş, bu yapılan budamalar kabak budamanın da çok ötesinde olmakla asla ve kat’a böyle ağaç budanmazmış, böyle budanan ağaçlar sağlığını kaybeder, can çekişir, can verirmiş, Adalar Doğal SİT Alanı’ymış kimin umurunda!?
“Onlar ümidin düşmanıdır, sevgilim,
Nâzım Hikmet Ran
akar suyun
meyve çağında ağacın,
serip gelişen hayatın düşmanı.”
İstanbul Üniversitesi-Cerrahpaşa Orman Fakültesi, Orman Mühendisliği, Orman Botaniği Ana Bilim Dalı başkanı Prof. Dr. Ünal Akkemik’in “Ağaç Budama Sorunları ve Öneriler” başlıklı seminerini dinlemeniz ve dinletmeniz hiç değilse de söz konusu seminerden aldığımız ekli yaşamsal notları mutlak surette okumanız önerisiyle…
Ne Tespih ağaçları, ne Akasyalar çiçek açacak bu bahar! O cascavlak yollarda asfalt sıcağında güneş başına geçecek Ada sakinlerinin, kuşlarsa yuvasız kalacak ne yazık ki!
Ne demişti İstanbul Destanı’nın nihayetinde Bedros Reis, “Eyy benim dev memesinde cüceler emziren
acayip memleketim”!
)O(
Prof. Dr. Ünal Akkemik, “Ağaç Budama Sorunları ve Öneriler”, 20. Kuzey Ormanları Semineri, Kuzey Ormanları Savunması, 09.01.2021.
https://www.youtube.com/watch?v=ZeZNWQOoHho
Ağaç Budama Sorunları ve Öneriler
Budama doğada var olan bir şey. Ormanlık alanlarda ışık azlığından dolayı alt dalların kuruyarak kendiliğinden düşmesidir ki biz buna “doğal budanma” diyoruz, ağaçların daha düzgün gelişmesine aslında daha sağlıklı gelişmesine de olumlu katkı sağlar.
Kent ortamlarına geldiğimiz zaman “budanma”nın yerini “budama” alıyor. Kent ortamlarında budama hem zorunlu —çünkü kent ortamları doğal ortamlar gibi değil çok farklı özellikleri var— ama yapılış biçimiyle de tamamen sorunlu bir uygulama olarak değerlendirilebilir. Zorunludur çünkü kent ortamlarında ağaçları diktiğimiz yerler tamamen yapay koşullardır, toprak koşulları yapaydır, su yeterince sağlanamayabilir, yaşam alanı geniş ya da dar olabilir ve özellikle çok dar yollar veya çok dar kaldırımlarda olabilir, beton içinde olabilir, insan baskısı son derece yoğun zaten özellikle mega kentlerdeki İstanbul başta olmak üzere zaten bu sıkıntıyı çok sık görüyoruz. Bu betonun getirmiş olduğu, artan nüfusun, ısınmanın getirmiş olduğu etkiyle kentler daha sıcak oluyor ve kentsel ısı adaları oluşuyor, bu da ağaçların zayıf düşmesine ve budamanın da zorunlu hale gelmesine neden oluyor.
Diğer yandan da ağaçlarda budama yapılış itibariyle sorunlu, aşırı yapılıyor zaten bütün sorun da buradan çıkıyor. Herhangi bir sokağa, caddeye baktığımız zaman cadde boyunca ağaçların tümüyle budandığını görüyoruz. Hatta ağacın tepesinin %50’sine yakını budandığında buna “kabak budama” diyoruz, bu budama kabak budamanın da çok ötesinde! Maalesef uzun yıllardan beri böyle bir gelenek devam ediyor.
Bu budamalar tabiki bilimsel kriterlere göre yapılmıyor büyük oranda ve çok sık aralıklarla yapılıyor! Bu açıdan baktığımız zaman da budama son derece sorunlu bir uygulamadır İstanbul şartlarında.
Budamaya başlarken ya da budamayla ilgili konuşurken aslında budamak istediğimiz ağaçlar bizim için neyi ifade ediyor? Yani onların fonksiyonu nedir? Ancak o fonksiyonları anladıktan sonra gerçekten budanması gerekiyor mu gerekmiyor mu? Ya da gerçekten nasıl bir budama yapılması gerekiyor? O zaman karar vermemiz gereken bir olay.
Biz kent ağaçlarından ne bekliyoruz?
Kent ağaçları kentin havasını iyileştirmek ve sağlık fonksiyonu var ki bu özellikle kişi başına düşen yeşil alan miktarı açısından baktığımızda İstanbul zaten çok gerilerde kalıyor, 7 metrekare civarında bir rakam var son zamanlarda […] Dolayısıyla kentteki ağaçların sayısı zaten yetersiz, yeşil alan miktarı zaten yetersiz, bir de bunların budandığını düşünün o zaman tabii ki bu fonksiyonu yerine getirme şansı kalmıyor. Nedir bu fonksiyon? Toz ve kirli gazların emilmesi ve kente oksijen sağlaması. Dolayısıyla bu fonksiyonlarını yerine getirebilmesi için ağaçların gelişimlerinin de tepelerinin de sağlıklı olması gerekiyor.
Ağaçların gölge ve serinleme etkisi vardır. […] 3-4 derece civarında etkisi olduğunu gösteriyor ve bu da son derece önemli ve sıcaklığın dengelenmesini sağlıyor. […]
Estetik değeriyle birlikte ruh sağlığına olumlu etki yapması. […] İstanbul’da binaların büyük bir kısmı çirkin görsel olarak, onların önündeki ağaçlar bu çirkinliği kapatabiliyor. Dolayısıyla sokaklara, caddelere estetik değer katıyor ağaçlar ama budanan ağaçlar bu etkiyi yapmıyor. Budanmamış ya da kontrollü bir şekilde budanmış ve ağacın mimarisi bozulmadan yapılan budamalarda biz bu estetik değerleri görebiliyoruz.
Diğer yandan da kentte sadece bizler yaşamıyoruz, bizlerle birlikte aslında bir çok canlı türü yaşıyor ve biyolojik çeşitlilik var. Kent ekosistemlerinin biyolojik çeşitliliği var, bitkiler, böcekler, kuşlar, kelebekler çok farklı hayvanlar var ki bunlara da yaşam ortamı sağlıyor bu ağaçlar. […]
Ağaçların özellikle budanmamış ya da kontrollü bir şekilde budanmış, mimarisi bozulmamış ağaçlarda baktığınız zaman ağaçlarda bir doğallık var yani doğal görünümüne yakın bir tepe oluşumunu görüyoruz ama tabi kaba budanmış ya da çok kontrolsüz budanmış ağaçlarda doğallığın tamamen ortadan kalktığını tamamen yapay, insanların kafasında olan görüntünün ağaca yansımış olduğunu görüyoruz.
İstanbul ile ilgili budamaya dair gözlemlerim nelerdir?
İstanbul şartlarında budamanın bilinçli yapılıp yapılmadığı bence tartışmalı hatta burdaki görüşlerim de çok olumlu değil. Son zamanlara kadar yapılan budamada büyük oranda bilinçsiz bir uygulama olduğunu görüyoruz.
Neden bilinçsiz diyorum çünkü bu budama yapılırken;
Ağaçların yaşlarına bakılmıyor. Genç ağaçlar bile her sene budanıyor.
Tepe genişliklerine bakılmıyor yani tepeler dar, geniş farketmiyor. Yani bir şablon tarzı bir budama var.
Büyüme hızlarına bakılmıyor ağaçların. Bazı ağaçlar hızlı büyüyor, bazıları yavaş büyüyor. Bazıları sürgünleri, o son sene oluşan dalları oldukça uzun oluyor, bazıları oldukça kısa. Yaşa göre de değişiyor bu olay.
Dolayısıyla budama yapılırken bunlara bakıldığını kesinlikle düşünmüyorum. Çünkü bunlar da yani bir caddeye, bir sokağa ya da bir parka gittiğiniz zaman sırayla ağaçların tamamının tepelerinin işte 1 metre, 2 metre ya da 3 metre neyse belli bir düzende kesildiğini görüyoruz ve tamamen bir şablon mantığında gittiğini görüyoruz.
Ve bütün bu işlemler yapılırken de yani bir motorlu testereyle gidip ağacın yanına vardığımız zaman, bunda budama ihtiyacı gerçekten var mı yok mu? Bunun kesinlikle ben düşünüldüğünü zannetmiyorum ve bu ağaçların fonksiyonları gerçekten dikkate alınıyor mu alınmıyor mu?
Dolayısıyla bütün bunları düşündüğümüz zaman budamanın bilinçli yapılıp yapılmadığı tartışmalı bir durum ve burda başka bir soru akla geliyor. Yani bu ağaçların ekolojik değerleri, ekosistem değerleri, kendi yaşamsal fonksiyonları yerine getirip getirmeme durumları dikkate alınmıyor ya da işte alınıp alınmadığı şüpheliyken başka bir soru akla geliyor. O zaman bunlar dikkate alınmıyorsa acaba ekonomik kaygılar mı öne çıkıyor? Ekonomik kaygı derken aslında burda kastettiğim, bu ağaçların budanması tabiki taşeron şirketlere verilen bir olay. Onlarca taşeron firma burdan para kazanıyor. Caddeleri, sokakları işte her birini ayrı bir taşeron firmaya vererek ya da ilçelerde, il genelinde taşeron firmalara verilerek bunlara budama yaptırılıyor. Ve bu budama yapılırken de şöyle bir şey var, bunu da ben bu sene öğrenmiştim. Taşeron firmalar budama yaparken ağaç başına, ağaç sayısına göre iş alıyorlar, ne kadar çok ağaç budanırsa o kadar fazla para alıyor. İşte bu durum neye yol açar? Bu durum, o birinci maddede saydığım ağaçların özelliklerinin tamamen ikinci plana itilmesine, bunun yerine de ne kadar çok ağaç budanırsa da o kadar fazla para kazanma kaygısının öne çıkmasına sebep olabilir, olmakta daha doğrusu. Ve biz de maalesef İstanbul’da bunların sonucunu yaşıyoruz. […]
İstanbul’da ağaçlar İstanbul’un ekolojisi açısından mı değerli yoksa ekonomik döngü açısından mı değerli ve o şekilde mi değerlendiriliyor? Bunların da tartışılması gerektiğini düşünüyorum.
Budamayla neler ortaya çıkıyor?
Budamayla bir kere ağaçların sağlığı bozulmakta ve bunu net bir şekilde görüyoruz. Ve sağlığı bozulan ağaçlarda da daha fazla budama ihtiyacı ortaya çıkıyor. Ve son zamanlardaki aslında tartışmaların, özellikle bu ağaçlara duyarlı kesimin aslında böyle gözlemlediği ve endişe duyduğu şey de bu. Şimdi bakıyorsunuz ya ağaçlar sürekli budanıyor, daha fazla budanıyor ağaçlar, aslında o daha fazla budanması zorunluluk haline gelmiş bir durum çünkü daha önce yapılan hatalı budamaların sonucunda ağaçların sağlığı bozulunca bazı dallar kurumaya başlamış, tepede kurumalar artmış ve o kuru dalların da kesilmesi gerekiyor artık. Bu neye yol açıyor? Bu da daha fazla budamaya yol açıyor, bu da daha fazla kaygıya yol açıyor maalesef insanlarda yani burada hakikaten sıkıntılı bir durum söz konusu.
Tabi budamayla başka neler oluyor? Budamayla kuşların konaklama olanakları sınırlandırılıyor ki İstanbul bildiğiniz gibi dünyanın en önemli kuş göç yollarından bir tanesi ve kent içerisinde bulunan büyük parklar, bu korular son derece önemli konaklama alanları ve ağaçların ki yollarda da çok görüyoruz, yol ağaçlarında da görüyoruz görüyoruz, kuşların yuva yaptıklarını ve budandığı zaman maalesef yuvaları yok olup gidiyor.
Ağaçların budamayla birlikte doğallıkları ve doğal mimari yapıları bozuluyor! Bu bazen kapanıyor, bu düzeliyor, baktığın zaman yine bir ağaç görünümü alıyor bir çok ağaçda bu mimarinin tamamen bozulduğunu görüyoruz. Ve az önce saydığım bir önceki sırada saydığım ekosistem özellikleri aksıyor maalesef budama etkisiyle. […]
Yapay Zekâ ne diyor?

Belediyeler tarafından yapılan yanlış ve aşırı budamalar, ağaçların sağlığı ve ekosistem üzerinde ciddi olumsuz etkiler yaratabilir. Bu tür uygulamalar genellikle estetik kaygılar veya kolaylık amacıyla yapılır ancak doğa ve çevre açısından uzun vadeli zararlar doğurur.
İşte bu sorunun etkileri ve çözüm önerileri:
Aşırı Budamanın Zararları
1. Ağaçların Sağlığı Zarar Görür:
• Aşırı budama, ağaçların fotosentez yapma kapasitesini düşürür, bu da büyümelerini ve hayatta kalmalarını zorlaştırır.
• Budama yaraları mantar ve böcek zararlılarına karşı savunmasız hale gelir.
2. Estetik ve Ekolojik Değer Kaybı:
• Ağaçların doğal formları bozulur ve estetik görünümleri kaybolur.
• Ağaçlarda yaşayan kuşlar ve diğer canlılar yuva bulmakta zorlanır.
3. Uzun Vadeli Ekonomik Zarar:
• Aşırı budanan ağaçlar daha sık hastalanır ve ölür. Bu, yeni ağaç dikimlerini gerektirerek maddi yük yaratır.
4. Karbon Döngüsüne Etki:
• Sağlıklı ağaçlar karbon tutmada önemli rol oynar. Aşırı budama bu süreci olumsuz etkiler.
Neden Yanlış Budama Yapılıyor?
• Uzman Eksikliği: Belediyelerde çalışan ekiplerin bitki biyolojisi ve budama teknikleri konusunda yeterli eğitimi olmayabilir.
• Hız ve Pratiklik: Zamandan tasarruf amacıyla hızlı ve standart yöntemler uygulanır.
• Yanlış Anlayış: Budamanın yalnızca estetik amaçla yapılabileceği düşünülür.
Doğru Budama Nasıl Olmalı?
1. Türlere Göre Planlama: Her ağaç türünün ihtiyaçları ve biyolojisi farklıdır. Budama planları buna göre yapılmalıdır.
2. Sezon ve Zamanlama: Ağaçlar için doğru budama zamanı (genellikle kışın ve büyüme dönemi dışı) dikkate alınmalıdır.
3. Minimal Müdahale: Sadece kuru, hastalıklı veya tehlike yaratan dallar kesilmeli, ağacın doğal formuna zarar verilmemelidir.
4. Uzman Desteği: Belediyeler bünyesinde ağaç biyolojisi ve bakımında uzman kişiler çalıştırılmalıdır.
Adalar Belediyesi, 19.12.2024.
İstanbul Büyükşehir Belediyesi Anadolu Yakası Park ve Bahçeler Müdürlüğü, Ağaç ve Peyzaş AŞ ile Belediyemizin ortak çalışmasıyla yürütülen ağaç budama işlemleri Büyükada’da devam ediyor.
Ağaçlarımızın sağlığı, çevre düzeni ve güvenliği için budama çalışmalarımızı Büyükada’nın ardından diğer adalarımızda da sürdüreceğiz.🌳🌲🌴











































Yorum bırakın