Hülya Koçyiğit’in Ada Sefâsı…

“Hülya Koçyiğit’in [Büyük]Ada Sefası”, Ses, 2.7.1966.
Sene 1966…[1]
Haliyle de henüz;
2011 yılının Haziran ayında Haliç Kongre Merkezi’nde düzenlenen Türkiye Hazır Hedef 2023 adlı toplantıda Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, 3 “müthiş” procesinden biri olan Adalar Projesi kapsamında, Yassıada ve Sivriada’da kongre merkezleri, oteller, yat limanları kurulacağını belirterek, Yassıada’da idam edilen Menderes, Polatkan ve Zorlu’nun eşyalarının sergileneceği müze oluşturulacağını[2] ifade etmemiş;
26.7.2011’de dönemin “Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay, beraberinde İstanbul Valisi Hüseyin Avni Mutlu, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş ve Adalar Belediye Başkanı Mustafa Farsakoğlu ile Sivriada ve Yassıada üzerinde helikopterle incelemelerde bulunduktan sonra tekneyle Yassıada’ya” gittiği vakit Yassıada’nın müze olmasıyla ilgili olarak, “Bir anlamda bir demokrasi müzesi yapacağız. Ama bundan ibaret olmayacak, çevrede çeşitli kültür etkinlikleri yapılacak bir alan, belki küçük bir konaklama tesisi, sergi salonları, toplantı salonları gibi başka alanlar gibi düzenlemeler de yapacağız,”[3] dememiş;
9.12.2012-24.1.2013 tarihleri arasında TC İstanbul Adalar İlçesi Kaymakamlığı’nca askıya çıkarılan Yassıada’nın Doğal ve Tarihi SİT alanı konumundan çıkartılması hakkında Yassıada’nın Doğal SİT derecesi durumuna dair 19.7.2012 tarih ve 28358 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren “Korunan Alanların Tespit, Tescil ve Onayına İlişkin Usul ve Esaslara Dair Yönetmelik”te yer alan “Sürdürülebilir Koruma ve Kontrollü Kullanım Alanı” olarak belirlenmesinin uygun olduğuna dair İstanbul 1. Bölge Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Komisyonu’nun 10.12.2012 tarih ve 4438 sayılı Olur’larıyla, 644 sayılı Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname 13/A maddesi 2 bendi uyarınca onanmakla “Acılı Yassıada Yahnisi” ocağa konulmamış[4];
1.2.2013’te Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın “Yassıada’yı biz Sivriada’yla beraber Özgürlük ve Demokrasi Adası yapacağız. Özel toplantılar orada yapılacak. Bir anlamda kongre adaları olacak. Otelleri olacak. Sivriada’ya biz Sidney’deki gibi bir simge salon olacak, geçişler olacak. Yassıada’da oteller, toplantı salonları, müze olacak. […] Bizim başarımızda kaynak bulmak vardır. Yap işlet devret anlayışı bizim döneme kadar neredeyse yoktu. Biz bunu yaygınlaştırdık. Burada da onu yapacağız. Artık burası bir yaslı ada olmayacak. Özgürlük ve Demokrasi Adası olarak dünyada bir iz bırakacak,” demecini[5] vermesi suretiyle Yassıada’ya “Demokrasi ve Özgürlükler Adası” kılıfı hazırlanmamış;
Gayrimenkul Eski Eserler Anıtlar Yüksek Kurulu’nun, 10.11.1979 gün ve 11572 sayılı kararıyla korunması gerekli Doğal ve Tarihi Alan olmasına;
İstanbul V Numaralı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu’nun, 05.04.2006 gün 61 sayılı kararıyla da Tarihi SİT tescil kaydının devamına ve Doğal SİT derecesinin de I. derce olarak belirlenmesine;
V Numaralı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu’nun, 28.02.2011 gün 3110 sayılı kararıyla da ayrıca III. derece Arkeolojik SİT alanı ilan edilmiş olmasına rağmen;
Tüm bu “Demokrasi ve Özgürlükler Adası” kılıfı hazırlıkları peşi sıra Yassıada’nın talanıyla mahvına kapı açan TC Kültür ve Turizm Bakanlığı İstanbul V Numaralı Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu’nun, —Yassıada ve üzerinde yerleşim bulunmayan bütün adaların kendisine tahsisi başvurusu hevesiyle CHP yönetimindeki Adalar Belediyesi’nin de imza verdiği— 16.11.2012 gün ve 819 sayılı kararı alınmamış;
Tarihi SİT Alanı’ndan çıkarılmasının ardından Doğal SİT statüsü de icat olunan “Korunan Alanların Tespit, Tescil ve Onayına İlişkin Usul ve Esaslara Dair Yönetmelik”te yer alan “Sürdürülebilir (!?) ve Kontrollü (!?) Kullanım Alanı”yla SİTtirilmek suretiyle sınırsız inşaata açılmamış;
Arkeolojik SİT’i de böylelikle hal edilerek canına üfürülmemiş;
AKP (164), CHP (116), DSP (2), MHP (1), SP (1) toplam 284 üyeden oluşan İstanbul İl Genel Meclisi’nde oybirliğiyle yani CHP’li üyelerin de oluruyla Yassıada’nın adı “Özgürlükler ve Demokrasi Adası” olarak[6] değiştirilmemiş olduğundandır ki;
“Şu an Türkiye’yi nasıl buluyorsunuz?” sualine yanıt olarak “Söylenildiği kadar baskı olduğunu düşünmüyorum. Bundan daha açık bir toplum görmedim ben. Bir kere böylesine bir iletişim çağında yaşarken, sosyal medya hayatımızın bu kadar içindeyken kim kendini baskı altında hissedebilir ki? Kimse baskı altında değil, bilakis herkes fazla özgür. Çok fazla atıp tutuyorlar,”[7] deyyu kelâm eden

Hülya Koçyiğit’in Ada Sefası, 1966.
Hülya Koçyiğit de işte o günlerde “Demokrasi ve Özgürlükler Adası” henüz icat olunmadığından “valizini topladığı gibi soluğu aldığı” Büyükada’da kimi vakit güneşlenerek, kimi vakit denize girerek, arada “Dik Kulak” adını verdiği eşeğe, arada faytona binerek Ada’da turlayıp da vardığı Dil’de “çocuklar gibi bir neşe içinde” sallandığı salıncakta “Yaşasın Ada sefâsı” nidâlarıyla bir güzel “Ada Sefâsı” sürmekte…
Darısı “Demokrasi ve Özgürlükler Adası”nın da başına inşallah diyelim…!

“Hülya Koçyiğit Sözlüğü”, ? Gazetesi, ty. [9]
Kimbilür, 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü kapsamında Kahramanmaraş’ta bir AVM’de düzenlenen söyleşiye katıldığında kendisine yöneltilen “Bir televizyon dizisinde rol alır mısınız?” sualine verdiği “Gerçekten çok benimsediğim, ‘Aman illa ben de olayım’ diye heyecan duyduğum pek bir proje yok. Yaşıtlarımın oynadığı rollere bakıyorum, her biri birer cadı, çok kötüler. O nedenle çok cazip bir proje yok. Günümüzde tarihimizi öğrenmek için bir hevesimiz, bir heyecanımız var ve bu tür de diziler yapılıyor. Tabii ben tarihteki bir kadın yöneticiyi canlandırmak isterim mesela,”[8] yanıtını bir duyan olur da atîk Plate/Plateia bilahare Yassıada cedid Demokrasi ve Özgürlükler Adası’nda kendisine misal sürgün bir Bizans Kraliçesi rolüyle “Ada sefâsı” da kısmet olur inşallah!
Günümüzde yerinde yeller dahi esecek alan bırakılmaksızın rant canavarına peşkeş çekilen Yassıada’nın ortalarında vaktiyle yer alan ne IX. yy’da Aziz İgnatios tarafından kurulan Tessarakonta, Kırk Şehitler Kilisesi’nin ve yanında Rus korsanlar tarafından yıkılıp da sonradan yeniden İgnatios tarafından yaptırılan Theometeros oratoriumu’nun, ne de İngiltere Büyükelçisi Lord William Henry Bulwer-Lytton’ın (13.2.1801-23.5.1872) XIX. yy’da yaptırdığı şatoların kalıntısı dahi kalmadığından kurulacak bir stüdyoda İmparator VI. ve II. Konstantinos’un generallerinden olup vaktiyle bu adaya sürgün edilmiş Basileios, Strategos Prusianos, Logaothetes Konstantinos Dalassenos[10] ekseninde yazılacak bir senaryoda “Özgürlükler Premsesi” rolünü oynar layıkıyla…

Hülya Koçyiğit’e yöneltilen “Sanatçılar muhalif olmalı mı?” sualine, Efe ve Zeynep Özal’ın düğününde “davetlilerden biri de Semra Özal’a yakınlığıyla bilinen”[11] biri olarak şaşmaz yanıtıyla…
“Sanatçılar muhalif olmalı mı?
H.K.: Sanatçı dürüst olmalı.
Selim Bey, eşinizin aldığı siyasi eleştiriler sizi üzüyor mu?
S.S.: Hülya hiçbir zaman aklını, fikrini hiç kimseye satmadı, satmaz da. Hülya, Tayyip Bey’i çok seviyor. Ama ülkesini sevdiği için Tayyip Bey’i seviyor. Kimsenin söylemediğini Hülya dört yıl önce söylemişti, “Gün gelecek, herkes Tayyip Bey’i takdir edecek.
H.K.: Hâlâ da öyle düşünüyorum. Yaptıklarından dolayı bir gün herkes Erdoğan’ı takdir edecek. “İyi ki üçüncü havalimanı yapıldı yoksa perişan olacaktık” diyecek herkes. “Kim yaptırdı bunu?” dediklerinde ise Recep Tayyip Erdoğan döneminde yapıldığını anlayacaklar.”[12]
Günün birinde doğal, kentsel, tarihi ve arkeolojik değerleri yamyassı edilen Yassıada’dan imâl “Demokrasi ve Özgürlükler Adası” için de “Kim yaptırdı bunu?’ dediklerinde Recep Tayyip Erdoğan döneminde yapıldığını anlayacaklar”dır şüphesiz ki değil mi?
Peki ya “YASSIADA neden ve nasıl YAMYASSI oldu…?“[13] diye de soran olur mu sizce?
“Katiyen!”
)O(
“Hülya Koçyiğit’in Ada Sefası”, Ses, 2.7.1966.
Dipnotlar
1] “Hülya Koçyiğit’in Ada Sefası”, Ses, 2.7.1966. künyeli yazıya araştırmaları esnasında tesadüf ederek Adalar ilgisi dolayısıyla —bugüne değin Adalar Postası’nda yayımlanan yazı ve fotoğrafları ekseriya kaynak belirtmeksizin kullanmayı her nasılsa kendilerine yakıştıranların ve dahası “Adalar Postası” adını türlü katakulliyle çalmaya dahi yeltenenlerin aksine pek az seyredeninin “ADALAR POSTASI aslında hiç kimse… aynı zamanda siz… herkes… hepimiz…! Gerçekte 1 Nisan 2005’ten beri sanal âlemde bir haberleşme ağı sadece…!” serlevhasını okuyup da tam mânâsıyla anlayarak göstermiş olduğu minval bir duyarlılıkla— Adalar Postası’na ulaştıran Tekin Deniz’e 1001 teşekkürlerimizle…
Tekin Deniz’in süratine yetişmek ise ne mümkün bugüne değin gönderdiği Adalar’a dair evvelce basında yayımlanmış onlarca gazete kupürünü tasnifle arşivledik en nihayetinde, yeri ve zamanı geldiğinde yayımlamak üzere…
2] “Erdoğan’dan Üç İle Mega Projeler”, Samanyolu Haber, 1.6.2011.
3] “Yassıada Müze Olacak”, Cumhuriyet, 26.7.2011.
4] “Acılı Yassıada Yahnisi Tarifi…”, Adalar Postası-2707 (16.3.2013).
6] Arif Çağlar, “Yassıada’nın Adını Değiştirmişler!”, Adalar Postası-2733 (16.11.2013).
7] Alev Gürsoy Cimin, “Selim Soydan: Hülya’yı Kızımdan Daha Çok Seviyorum”, Posta, 10.2.2018.
8] “Hülya Koçyiğit: Tarihi Bir Dizide Oynamak İsterim”, En Son Haber, 12.3.2018.
9] “Hülya Koçyiğit Sözlüğü”, ? Gazetesi, ty.
10] Erendiz Özbayoğlu, “Kınalıada, Yassıada ve Sivriada Yüzey Araştırması”, 17. Araştırma Sonuçları Toplantısı (24-28 Mayıs 1999), Ankara (2000)148.
11] Nazım Alpman, “Düğünde Ben de Vardım”, Milliyet (28.4.1991)1, 17.
12] Alev Gürsoy Cimin, “Selim Soydan: Hülya’yı kızımdan daha çok seviyorum”, Posta, 10.2.2018.
13] “Yassıada Neden ve Nasıl Yamyassı Oldu…?”, Adalar Postası-2784 (4.2.2016).
Bir Cevap Yazın