Gönderen: adalarpostasi | 02 Kasım 2019

Paşabahçe denildiğinde…

Paşabahçe denildiğinde…

📷: Emine Çiğdem Tugay, “Lodos çalkantısında…”, Adalar Postası, 18.01.2006.

Yıllardan 1977, Büyükada Nevzat Bey’de bir hânenin tadilâtı için İstanbul’dan gelmiştim. Baktık ettik sonradan hâtıralarımızın da olduğu Yüksek Kahve’nin altındaki Orman Lokantası’na dâvet edildik. Yenilir içilirken usuldan usuldan rüzgârın âdeta yaramazlık edercesine sokakta bulduğu çer çöpü sürükleyip savururken, levha ve benzeri askıda olan şeyleri sallarken, kendi sesine kattığı uğultulu tıngırtıların ahengi yükselmeye başlayınca “Siz bir an evvel İstanbul’a dönün, birazdan Yalova Ekspresi de gelecek,” dediklerinde vapur iskeleye yanaşmak üzereydi.

Uzun iskelede alelacele vapura seğirttiğim sırada rüzgârın kışkırttığı sular koşuşan yolcuları ıslatarak iskelenin batısından doğusuna aşmaktaydı.

Vapura ulaştığımda adının Paşabahçe olduğunu da gördüğüm koca gemi dalgaların zulmüyle batıyor, çıkıyor, geri çekilerek halatları zorluyor, iskelenin üzerine çıkar gibi olurken arada sıkışan sular yükselerek ineni, bineni ıslatıyor…

Çımacı elleri halatta kafasını kaldırmış köprü üstüne bakıyor. Kendimi gemiye attığım esnada kaptan, yukarıdan çımacıya seslendi. “Koyver!” demesiyle iskele babasının koyvermeye mahal kalmadan “küt!” diyerek devrilmesiyle boşa çıkan halatlar toplanırken homurdanan Paşabahçe kükreyerek Büyükada’ya vedayla “baş kıç” yaparak Heybeli’ye yöneldi.

Vapurun üst güvertesinin bar kısmında bir yer edinip hop oturup hop kalkarak tekmil adalardan sonra Sivriada’nın himâyesinde manevrayla rüzgârı kıçtan alan gemi Dersaadet’e vasıl oldu. Aman efendim o ne saadet ne saadet…

Daha sonra radyodan seferlerin iptali ve lodosun 120 km/sa şiddetinde estiği duyurulmuştu.

Karaya çıktığımızda ise ılık havanın baharında koşuşan İstanbullular’ın Marmara’da kopan kıyametten haberleri dahi yoktu.

Muhteşem ve muazzam lodostan ve Paşabahçe’nin kaptanından o kadar etkilenmiş idim ki kaptanı hiç olmazsa ismen tanımak ve hafızama nakşetmek istemiştim. Sonraları bir çok seferine yolcu olduğum süvarinin ismi Cemil Kaptan idi.

O günün lodosu ve değerli süvarinin gemisine hakim tasarrufu benim adaya ve Paşabahçe’ye olan rabıtamın vesilesi olmuştu. Daha sonraları Marmara’da sefer yapan gemilerin kaptanlarından Asım ve Zülküf Kaptanları da ismen tanıdım ve bu süvarilerin hiçbir lodosta yolcularını iskelede bıraktıklarına şahid olmadım.

* * *

Gel zaman git zaman —takriben bundan on yıl öncesinde— günlerden bir gün 13 Ekim 2009 (?) hava yine esiyor… Motörler fıtratları gereği korsanlaşmışlar… “Hava muhalefeti”ne muhalefet etmek cesaretinden yoksun hain ve korkaklar gibi iskelelerini terk ederek kaçmışlar, tüymüşler de denebilir. Kabataş İskelesi’ndeyiz. Paşabahçe kalkacak diyorlar. Ve kalkıyor Paşabahçe… Kadıköy tekmil adalar seferiyle Büyükada’ya vasıl oluyoruz. O günün lodosu Paşabahçe’ye vız geliyor olsa da bilemediğimiz bir sebeble kaptan Büyükada’dan İstanbul’a dönmüyor. Yolcular iskelede mahzun, kafamda Paşabahçe’ye yakıştıramadığım karışık düşünceler ve o günden sonra da Paşabahçe’yi bir daha görememek.

* * *

Yine günlerden bir gün… Caner Gönyeli de olabilir onun benzeri olan gemilerden birinde… Büfenin yakınındaki kanepelerin birinde —gemide yolcu az olduğundan— büfede vazifeli bir elemanla gemilerden kaptanlarından bahsederken söz dönüp dolaşıp Paşabahçe’ye geldi. Paşabahçe’yi yâd ederken son lodos yolculuğumu onunla yaptığımı şimdilerde ise lodoslarda motörlerin su koyverdiklerinden vapurların da sefer saatlerinin seyreltildiği için milletin ortalıkta kaldığından bahisle söyleşirken; o büfe çalışanı genç, “Abi ben de o gün Paşabahçe’de idim, geminin başaltı suyla dolmuştu,” dedi. Yine anlattığına göre; küf kokusu yoğun başaltını havalandırmak için açık bırakılan lumbuzları kapamak her nedense unutulmuşmuş! Gemi sefer halindeyken yükselen dalgalar sebebiyle başaltı sularla dolmuş. Ancak geminin çarkçıbaşısının, geminin lodosa rağmen direndiği, baş kısmın hiç yükselmediği dikkatini çeker. Çıkar dolaşır baş altına baktığında kamaranın suyla dolmuş olduğunu görür. Kaptan haberdar edilir ve dikkat edilerek sefer tamamlanır.

Tabiatıyla o gün ve daha sonraları yolcuların bundan haberleri olmaz. Onların her biri o gün menzil-i maksuduna varmış iseler de bir daha Paşabahçe ile visal kimseye müyesser olmadı.

Engin Damcı

(31.10.2019)

📷: Emine Çiğdem Tugay, “Paşabahçe”, Adalar Postası, 21.12.2005.

Paşabahçe Vapuru’na dair…

Emine Çiğdem Tugay, “Ne Olur Bu Yol [Hiç] Bitmese Paşabahçe Vapuru’nda…”, Adalar Postası-2830 (28.4.2017).

Arif Çağlar, “Paşabahçe – Bir Hiddet”, Adalar Postası-2907 (29.10.2019).

Arif Çağlar, “Paşabahçe Vapurunun Sökülüp Yok Edilmesi için Yapılacak İhaleden Vazgeçildi”, Adalar Postası-2908 (01.11.2019).


Bir Cevap Yazın

Please log in using one of these methods to post your comment:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Twitter resmi

Twitter hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s

Kategoriler

%d blogcu bunu beğendi: