_______________________________
From: ADALAR KENT KONSEYİ
Subject: (Konu Belirtilmemiş)
Date: March 22, 2012 8:20:28 PM GMT+02:00
ADALAR KAMUOYU’NA
VE SİVİL TOPLUM KURULUŞLARI’NA
DUYURUDUR!
ADALAR YÖNETİM PLANI İÇİN SİVİL GİRİŞİM GRUBU tarafından organize edildiği belirtilen ve 25.03.2012 Pazar günü Heybeliada Halki Palas Oteli’nde yapılacağı duyurulan Bilgilendirme ve Çalışma Grupları Oluşturma Toplantısı hakkında Adalar kamuoyunu ve STK’ları bilgilendirme gereği görülerek; bu yazı, Adalar Kent Konseyi Başkanı Ali Fuat Tolga tarafından hazırlanmış ve bilginize gönderilmiştir.
ADALAR YÖNETİM PLANI İÇİN SİVİL GİRİŞİM GRUBU adıyla organize olan bir grubun, “ADALAR’IN YÖNETİM PLANI HAZIRLIĞI” için yapılacağı duyurulan toplantıyla ilgili olarak 13-15 Mart tarihleri arasında elektronik posta aracılığıyla sadece Adalar Vakfı üyelerine ve Vakf’a yakın olduğu kendilerince düşünülen isimlere çağrıda bulunulmak suretiyle faaliyette bulunduğu Adalar Kent Konseyi Yürütme Kurulumuz’ca tespit edilmiştir. Bu durum ayrıca hem Adalar Vakfı’nda yer alan hem de Kent Konseyi Yürütme Kurulu üyesi olan Heybeliada Gönüllüleri Derneği mensubu bir arkadaşımın kişisel düşüncesiyle beni arayarak Heybeliada’da yapılacak olan bu toplantıyı önemsedikleri ve bu toplantının Adalar Kent Konseyi aracılığıyla Konsey’in katılımcı STK’larına duyurulması isteğini —sözlü ve yazılı olarak— iletmesiyle de durum tarafımızdan resmen öğrenilmiş bulunulmaktadır.
Bu türde toplantılar ancak kentin sorunlarının ve vizyonunun belirlendiği, tartışıldığı, çözümlerin geliştirildiği, ortak aklın ve uzlaşmanın esas alındığı, yerinde ve yerel yönetimler ilkesi çerçevesinde yasa doğrultusunda ve yönetmelikle belirlenen esaslarla kurulmuş olan ADALAR KENT KONSEYİ çatısı altında icra olunması gereken toplantılardır. Böyle olmasına rağmen söz konusu toplantı, Kent Konseyi dışarıda tutularak yapılmaya gayret edilmiş ve Konsey’e herhangi bir bildiri ve çağrı gönderilmemiştir. Bu süreçte Adalar Kent Konseyi başkanı olarak konu hakkındaki itiraz ve eleştirilerimi Adalar Vakfı üyesi ve Heybeliada Gönüllüler Derneği Başkanı Sayın Ömer Faruk BERKSAN’a açık ve net olarak bildirmem üzerine, toplantıya davet yazısı bir sivil kuruluş aracılığıyla ADALAR KENT KONSEYİMİZ’e iletilmişse de; böylesine haddi aşan bir konuda, taraflı ve yasal olmayan bir şekilde organize olan toplantıya hiçbir şekilde katkı sunmayacağımız kendilerine e-postayla bildirilmiştir.
TOPLANTI ASIL HANGİ KURULUŞ TARAFINDAN DÜZENLENMEKTE VE DESTEKLENMEKTEDİR: Adalar Vakfı Başkanı Halim BULUTOĞLU, kendi adıyla ve elektronik yolla yaptığı duyuruda “Adadaki sivil bir girişim grubu tarafından organize edilen bu toplantının amacının Adaların Yönetim Planı Hazırlığı’na katkıda bulunmak olduğunu izah ile bu duyurunun yaygınlaştırılmasını talep etmekte ve Vakıf üyelerinin de bu toplantıda hazır olmalarını ve çalışma gruplarında görev almalarının çok önemli bulduğunu,” bildirmektedir.
Bu Sivil Girişim Gurubu nedir, kimdir? Kimlerden teşekkül eder, gayesi nedir? Niye Adalar’ın Yönetim Planı’yla ilgilenirler? Adalar’da mevcut bir yönetim ve bu yönetimin planı yok mudur? Yönetim Planı’nı yapmak niçin ve neden akıllarına gelmiştir? Bu Sivil Girişim Grubu’nun, hukuki dayanağı var mı’dır???????? ……………..
Bu soruların cevabını biz bilemiyoruz, bildiğimiz Çalışma Grubu Kurma yetkisinin yasayla KENT KONSEYLERİ’ne verilmiş bir görev olduğu ve elektronik mesaj trafiğinden anladığımızla bu toplantının ADALAR VAKFI ile —Vakıf’ın bir kuruluşu olan ADA EVİ— ve bizzat ADALAR VAKFI Başkanı Halim BULUTOĞLU tarafından organize edildiğidir. “BİR SİVİL GİRİŞİM GRUBU” tanımlaması tamamen gizli bir niyetin kılıfıdır.
Adalar Vakfı’nın, “Adaların Doğal ve Kültürel Değerlerini Koruma ve Turizmi Geliştirme” amacıyla kurulduğunu kuruluş senedinden bilmekteyiz. Ayrıca bu doğrultuda önce Avrupa Kültür Başkenti Ajansı’ndan İKİ MİLYON LİRA, daha sonra Avrupa Birliği Fonları’ndan “AB-TÜRKİYE Kültürler arası diyalogu ve Müzeler Hibe Programı” çerçevesinde “Türkiye’de Şehir Müzesi Kavramı Tanıtımı” başlığı altında 2011 KASIM AYI HİBE SÖZLEŞMESİ’yle tekrar #105.804,21# Avro para aldıklarını ve bununla ADALAR MÜZESİ ile ADA EVİ’ni kurduklarını kendi ifadelerinden bilmekteyiz. Bunlar kuruluş gayesi yönünde olan ve takdir edilebilecek çalışmalar. Peki ya bu Vakıf’ın ilgi alanı dışında olması gereken Adalar’ın yönetilmesi konusundaki âlâka ve arzusu nereden gelmektedir? Niye sık sık bu eylemlerin içinde yer alırlar ve çalışmalar yaparlar? Bu soruyu cevaplamak için bu konuda bugüne kadar olan gayret ve çalışmalarını ve söylemlerini bilmek ve hatırlamak lâzım;
1) Vakıf Başkanı Halim Bulutoğlu, zaman zaman yaptığı sohbet konuşmalarında —ki bunları dinleyenlerden biri de benim— “Yerleşik Adalılar’ın cahil ve tamamen menfaatlerine dayalı yaşadıkları bu nedenle Adalar’ın gelişimi için görüş ve önerilerinin, doğru ve kabul edilir durumda olamayacağı, bu sebeple; vizyon sahibi, iyi eğitimli ve varlıklı kişilerin bu Vakıf çatısı altında toplanarak Adalar için daha iyi şeyler ortaya koyabileceğini,” söylediğini bilmek.
2) 5366 Sayılı YENİLEME YASASI HAKKINDAKİ KANUNU ADALAR’da UYGULAMAK üzere ADALAR VAKFI olarak büyük bir hevesle gündeme getirmeleri, toplantılar düzenlemeleri, bu konu üzerinde ısrarlı çalışmaları ve ne tesadüftür ki yine Halki Palas Oteli’nde 5366 sayılı kanunun uygulanmasının Adalarımıza ne kadar yararlı olacağı hakkında bilgilendirme ve ikna toplantıları düzenlemeleri. O toplantılarda, Büyük Şehir Belediyesi’nde ilgi kanun çerçevesinde baş danışman olarak hizmet veren ve Süleymaniye’de, Eminönü’nde uygulamaları başarıyla yönettiği söylenen Hamit Ç. isimli şahsın Adalar Belediyesi’ne baş danışman olarak alınması ve bu kanunun, Belediye Meclisi’nden mutlaka geçirilmesi için Belediye Başkanı’na ısrarda bulunmaları.
3) Adalar Vakfı’nın, kuruluş gayesi dışında bulunan böyle bir konuda bu kadar yüksek arzu, heyecan ve baskıyla hareket etmelerinin o tarihte Adalılar tarafından maksatlı görüldüğü ve bu kanuna karşı çıktıkları. Hamit Ç. isimli şahsa genel koordinatörlük ve baş danışmanlık yetkisi verilmesi konusunun Vakıf’ça ısrarla Belediye Meclisi’nin gündemine getirilmek istendiği. Bu durum üzerine Meclis üyeleri olarak şahsım ve Bülent Mısırlıoğlu’nun dirayeti ve sorumluluk bilincimizle bu konunun gündeme dahi alınmadan bertaraf edilmesinin sağlandığı ve bilahare, Vakıf tarafından danışman olarak önerilen şahsın yüz kızartıcı suçtan ve sahtekârlık suçlarından yargı kararıyla hüküm giymiş olduğunun anlaşılması ve hemen akabinde de bu şahısla ilgili genel basında ön sayfada yarım sayfa haber çıkmasıyla Vakıf’ın desteklemekte olduğu 5366 sayılı yasanın uygulanması teklifinin o dönemin Meclis üyelerince oy birliğiyle red edildiğini; konuyu yakından yaşamam ve bilmem açısından burada söylemeliyim.
4) Adalar’ın Doğal ve Kültürel Değerlerini Korumak amacıyla kurulan bir Vakıf’ın, Kentsel ve Doğal SİT Alanı ilan edilmiş olan Adalar’ın geleceğini planlamak üzere hazırlanan 1/5000 ölçekli planlarla ilgili olarak hiçbir çalışma ve öngörü içinde bulunmaması ama bunun yanında ADALAR’ın YÖNETİM PLANLAMASI’na İLGİ DUYMASI gerçekten çok enteresandır.
(Bu arada ve bu vesileyle; Adalar Kent Konseyi olarak 1/5000’lik planlara, plan geneli üzerinde tespit olunan hukuk ihlalleri ve uygulamaları doğrultusunda süresi içinde itiraz edildiğini ve İBB Meclisi gündemine alınmakta savsama görülmesi ve cevapsız bırakılması üzerine, 19.03.2012 tarihinde yürütmenin durdurulması istemli dava açılmış olduğunu da belirtmek isterim)
5) Adalar Kent Konseyi Seçimleri’nde, Konsey yönetimini ele geçirmek için başta Halim Bulutoğlu’nun çabaları,
6) Diğer yönden ADALAR VAKFI’nın iştigal konusu içinde bulunmaması ve bu hususta hiçbir yetkisinin de olmamasına rağmen Adalar Belediyesi’ne “Stratejik Plan Hazırlaması”nda yönlendirme yaptığının ve bu planın uygulanamaması üzerine yeniden bir stratejik plan hazırlama işine girdiğinin bilinmesi.
Adalar Vakfı’nın, yukarıda verilen örnekler gibi kendi Vakıf konularıyla direkt bir bağı olmayan olayların içinde sıklıkla yer alması, yerel yönetim erklerine her daim sahip olma arzusu bizi bu kanaate zorlayan somut olay ve davranışlarıdır. Hatta, Adalar Belediyesi’nin —yer yokluğunu öne sürerek Adalar Kent Konseyi’ne Belediye Hizmet Binası’nda yer vermezken— Adalar Vakfı’na binada yer vermesi, düşüncelerimizi kuvvetlendirmekte ve bu bağın ilişkisi bakımından da düşündürücü gelmektedir.
Bir sivil girişim tarafından düzenlendiği ima ve ifade edilen ancak gerek yukarıdaki açıklamalardan, gerekse çok küçük bir kara parçası üzerinde yaşamamız nedeniyle herkesin birbirini yakından tanıması ve her olanı iyi bilmesi açısından gerçekte bu toplantının tamamen Adalar Vakfı’nın öngörüsünde ve güdümünde düzenlendiği apaçık ortadadır.
Bu toplantı girişimi, YÜKLENİCİSİ, KONUSU ve GÜNDEMİ itibariyle yanlıştır ve yasal da değildir. Her kurum ve kuruluş kendi iştigal ve faaliyetlerini ilgilendiren konularda istediği gündemle, istediği toplantıyı kendi üyeleri arasında yapabilir. ANCAK; kendi konularının dışına çıkan, kuruluşu itibariyle hiç âlâkası olmayan konularda ve üstelik ADALARIN YÖNETİMİ gibi hususlarda bir SİVİL GİRİŞİM GURUBU yaratarak toplantı düzenleyemez ve ÇALIŞMA GRUBU OLUŞTURAMAZ. Bu yetki ve sivil inisiyatifi organize etme durumu kanunlarla Kent Konseyleri’ne verilmiştir.
Aksi durumda, hiçbir kimse yasalar doğrultusunda dernek, vakıf, parti kurmaz, Sivil Girişim kurarak istediği her konuda çalışır, faaliyet gösterir.
DÜŞÜNÜLMESİ GEREKEN ŞUDUR: ADALAR’ın YÖNETİM PLANI’nın sözde bir sivil girişim grubu tarafından düzenleme isteği sizce ne manaya gelmektedir? Acaba bu planlama isteği içinde Adalar’ın gelecek dönemdeki yerel yönetim şablonu da var mı dır? Bunu cidden merak ediyorum.
DEĞERLİ ADALILAR VE DEĞERLİ SİVİL TOPLUM KURULUŞLARI,
Bilinmesi gerekir ki; Kent Konseyleri, “Kent yaşamında vizyonun ve hemşerilik bilincinin gelişmesi, kentin hak ve hukukunun korunması, sürdürebilir kalkınma, çevreye duyarlılık, sosyal yardımlaşma ve dayanışma, hesap sorma ve hesap verme, katılım, yönetişim ve yerinden yönetim ilkelerini hayata geçirmeye çalışmak,” üzere Belediye Kanunu’nun 76. maddesi dayanağıyla 26313 sayılı R.G. ve değişik 27250 sayılı R.G. ile çıkartılan yönetmelikle kurulmuş resmi hüviyetli bir kurumdur. Bu bakımdan, Adalar İlçemizde, KENT bazında yerel düzeydeki konuları ilgilendiren hususlarda gündem oluşturarak toplanacak yetkili tek kurum ADALAR KENT KONSEYİ’dir.
Ayrıca, Resmi Kent Konseyi Yönetmeliği‘nin, Kent Konseyi’nin Görevleri başlıklı 6. maddesinde Özetle;
a) Yerel düzeyde demokratik katılımın yaygınlaştırılması, hemşerilik hukuku ve ortak yaşam bilincinin geliştirilmesi, çok aktörlü ve çok ortaklı yönetişim anlayışının benimsenmesini sağlamak.
b) Sürdürebilir gelişmenin sağlanması ve bu konuda ortaya çıkan sorunların çözümüne yönelik planların hazırlanması ve uygulanmasının sağlanması,
c) Kente ilişkin temel stratejiler ve faaliyet planlarının belirlenmesinde, uygulama ve izleme süreçlerinde tüm kenti kapsayan ortak bir aklın oluşturulmasına katkıda bulunmak,
d) Yerellik ilkesi çerçevesinde katılımcılığı, demokrasiyi ve uzlaşma kültürünü geliştirmek.
e) Kentin kimliğine ilişkin tarihi, kültürel, doğal ve benzeri değerlere sahip çıkmak ve geliştirmek,
f) Kent kaynaklarının etkili verimli ve adil kullanımına katkıda bulunmak,
g) Kent yönetiminde saydamlık, hesap verebilirlik, katılım, öngörülebilirlik ilkelerine katkıda bulunmak, h) Kent Konseyi’nde oluşturulan görüşlerin değerlendirilmek üzere ilgili Belediye’ye gönderilmesini sağlamak […]
hususları açıklıkla belirtilmiştir.
Bu bakımdan; sözde Sivil Girişim Grubu’nca ilan olunan toplantının, ana başlığını ve gündemini oluşturan konular, KENT KONSEYİ’nin GÖREVLERİ İÇERSİNDE bulunup bu konularda toplantı talep edilmesi sadece Kent Konseyi katılımcı kurum ve kuruluşlarınca istenir ve Yürütme Kurulu’nca hazırlanan Gündem’e alınarak görüşülür. Bunun dışında hiçbir STK, Dernek veya Vakıf’la bu örnekteki gibi Sivil Girişim Grubu adıyla oluşan bir oluşum Kent Konseyi Görevleri arasında bulunan konularda toplantı düzenleyemez, düzenlenene de katılamaz.
Ayrıca; Kent Konseyi Başkanı olarak her vesileyle; Sivil Toplum Kuruluşları’nın yerinden yönetim anlayışı çerçevesinde görüşülmesini istedikleri herhangi bir konuyu, Yürütme Kurulu’na bildirmeleri halinde Gündem’e alınacağını ve bunu öneren STK’nın başkanı veya katılımcı temsilcisini, Divan Heyeti’ne alarak toplantıyı bu anlayış içinde yürüteceğini ifade etmiş biri olarak, bu yapılanları kasıtlı ve alternatif arayışlı bulduğum düşüncesini sizlerle paylaşmak isterim. Özetle, yapılmak istenen iyi niyetten uzak bir eylemdir ve Adalar Kent Konseyi’ni yok sayarak veya devre dışı bırakarak kendilerine yönelik “yasa dışı” alternatif konsey yaratmaktan ve Adalıları bölmekten ibarettir.
İlgililere duyurulur.
Adalar Kent Konseyi Yürütme Kurulu adına
Adalar Kent Konseyi Başkanı
_______________________________

ADALAR POSTASI-2682/9 (17.3.2012):
From: ARİF ÇAĞLAR
Subject: Yeni Bir Girişim Toplantısı
Date: March 17, 2012 10:29:39 AM GMT+02:00
Yeni Bir Girişim Toplantısı…
Adalar Yönetim Planı için Sivil Girişim’e dair ADALAR POSTASI‘nda yayımlanan yazılar
Adalar Yönetim Planı için Sivil Girişim: “Nasıl bir ada istiyoruz?…”
Korhan Gümüş: “Alan Yönetim Planı nedir, ne işe yarar?…
Sevgi Mutlu: “Alan Yönetim Planları’nda Sivil Girişimlerin Rolü…”
Zeynep Alpar: “Adalar Yönetim Planı için Sivil Girişim… 25 Mart toplantısı…
ve nihayet Adalar Vakfı’nın Adaevi listesi üzerinden dağıtılan davetle 25 Mart’ta yapılacak Adalar Yönetim Planı İçin Sivil Girişim toplantısı özel bir haberleşme olmaktan çıkıp herkese açık bir toplantı halini aldı. Bu durumda 20 gün kadar önce bu toplantıya katılmamla ilgili olarak Sevgi Mutlu’nun bana gönderdiği davet mektubu ve buna verdiğim yanıtı aşağıya ekliyorum, herkes okuyabilir.
Bu yazışmadan sonra yapılacak toplantıyla ilgili
ADALAR POSTASI-2675/8 (4.3.2012)‘de Korhan Gümüş’ün “Alan Yönetim Planı nedir, ne işe yarar?” başlıklı mektubu yayımlandı. Ana fikir şu: yönetim hep yönetti, yönetileni hep dışladı, şimdi katılım zamanı; merkeziyetçilik yok, halkın katılımıyla “yönetim biriminde sürdürülebilir bir gelişme stratejisi” olarak Alan Yönetim Planı olsun. Bu yeni stratejinin takdiminde arsıulusal oynanan yeni bir oyalama oyununun jargonu da eksik değil: kamu yönetimleri artık “misyon odaklı, çok işlevli ve çok aktörlü kurumsal mekanizmalar geliştirerek yerel karar mekanizmalarını güçlendirdiler ve katılımcı hale getirdiler,” getirmişler, getirecekler, getirmeliler.
Epeydir yeni bir meslek türedi: sosyal işlerde müteşebbis ruhuyla çalışan bu meslek erbabına “sosyal girişimci” deniliyor, mesleğin adı da pek anlamlı: sosyal müteşebbis. Kamu zenginliğinin yağmasından pay alamayan halkın sübabı olmak misyonuyla hareket eden, bu işi iyi başarabilmek için küçük başarılar da tattırılan —başka türlüsü zaten düşünülemez, oltanın iğnesine yem koymak gerekir— toplantı, kongre, çalıştay, mahalle inisiyatifi, yerel halkın katıldığı toplantılar, derken belediyelerin toplantılarına katılmalar, derken belediyelerin “biz sivil halkla çalışıyoruz” beyanatları, bu süpleks ve cevvaliyeti gösteremeyen yöneticilerin politikacı sınıfından —dikkat! bu sınıf, sınıf mücadeleleri tarihinde yeni bir sınıftır!— elenmesi v.s., v.s. uzayıp giden bir liste.
Yurttaş olmanın siyasi olmak, siyasete karışmak olduğunu kavrayanları eğer mümkünse bir süre oyalamak için açılmış bir sürü kum havuzu oluştu. Politikacı sınıfı, işi başka yerde görüyor ve götürüyor. Halka sunulan slogan şu: yönetime sen de katıl, kendi yönetimini eline al. Lafı uzatmaya gerek yok, aşağıdaki mektupta STK’lar için yazdığım burada da geçerli.
Umarım Adalar Yönetim Planı İçin Sivil Girişim‘i bunların hepsinden farklı olur. Sözünü ettiğim şekilde İstanbul’da, Türkiye’de ve uluslararası düzeyde oynanan “sivil toplum” aldatmacasını Adalar ilçesinde çözmek hiç zor değil:
Yapılacak toplantıda STK’lar konusunda Belediye’den Sumru Süslü konuşacak. Ada sahillerine yapılan kaçak motor iskelelerini Adalar’dan iki dernek ilgili Koruma Kurulu’na bildirince Kurul dava açmak kararı aldı, bu kararda Belediye temsilcisi olarak toplantıya katılan Ayşen Eskici Özten’in imzası yoktur, kaçak iskelelere dava açılmasına karşı çıkmıştır. (Lütfen bu konuda
ADALAR POSTASI-2435/1 (21.5.2011),
ADALAR POSTASI-2675/5 (14.4.2011)‘de de yayımlanan minvalde haber ve yazılara bakınız.) Adalar Vakfı’ndan Aykut Mutlu kaçak
Terrace-Lido inşaatı projesi hakkında bilgi verebilir. (Lütfen bu konuda
ADALAR POSTASI-2635/10(11.1.2012),
ADALAR POSTASI-2658/1(9.2.2012),
ADALAR POSTASI-2659/1(10.2.2012),
ADALAR POSTASI-2666/1 (20.2.2012)‘de de yayımlanan minvalde haber ve yazılara bakınız.) Belediye başkanı Farsakoğlu kaçak iskeleler (İDO iskeleleri de dahil), kaçak
Terrace-Lido inşaatı, Seferoğlu tahribatı, Adalar’da motorlu araç kullanımının nasıl arttığı, STK’ların ve derneklerin katılımıyla çalışan Kent Konseyi’nin neden davet edilmediği, Belediye’ye karşılıksız yardım etmek isteyen ve buna girişen birçok kişiyle nasıl çalışılmadığı —bir örnek olarak lütfen
ADALAR POSTASI-2680/7(12.3.2012)‘de yayımlanan “at fışkısı” muhaberatını okuyunuz— gibi ve daha bir sürü netameli konuda bilgi verebilir. (Lütfen tüm bu konularda
ADALAR POSTASI‘nda yayımlanan ilgili haber ve yazılara bakınız.)
Adalar Vakfı’ndan bir yetkili yukarıda sayılan tahribat ve tecavüze karşı ne yapıldığını anlatabilir. (Tuhaf bir şekilde Adalar Vakfı, AKP’nin Belediye yönetiminde bulunduğu dönemde Kent Konseyi’ne çok önem veriyordu, CHP döneminde Kent Konseyi seçimlerinde yaşanan tuhaflıktan sonra Kent Konseyi lafı ortadan kalktı. Şimdi de bu Girişim’de, Kent Konseyi hiç yok. Bunu da anlamış değilim. Kent Konseyi STK’larla çalışan ve yasal dayanağı olan bir kuruluş değil midir? Yoksa eskimiş bir kum havuzu mudur?)
Hepsini yazmak sıkıcı olacak,
ADALAR POSTASI‘nda hem sorunlar hem yönetim hem halkın her türlü girişimi ve eleştirisi zaten yayımlandı ve yayımlanmakta. Ayrıca Adalılar’ın en yaygın ve sıkı haberleşme ağı olan
ADALAR POSTASI‘nın da ilçede yurttaşlık bilinci oluşturmak, her türlü değere sahip çıkmak konusundaki özverili çalışmasına dikkatinizi çekmek isterim. Böyle bir haberleşme ağı olmadan hiçbir ilçenin halkı bilinçlenemez, kendini ve nerede olduğunu fark edemez, örgütlenemez, kendini yönetemez, yöneticisini denetleyemez. Bu açıdan zaten var olan ve iyi çalışan bir haberleşme ağına kim bilir hangi nedenleyse alternatif bir haberleşme ağı kurma girişimini de hiç anlamadım.
Ayrıca şunu da belirtmekte yarar var: Adalar Vakfı herhangi bir dernek değil, belediyelerle sıkı işbirliği içinde çalışan bir kuruluş. Bu sadece şimdiki CHP belediyesiyle değil bundan önceki AKP belediyesiyle de böyleydi. Kurucu üyelerinin şimdiki belediye yönetiminde bulunması nedeniyle ilişkileri daha da sıkı, neredeyse Adalar Vakfı Belediyesi denilecek bir bağ içinde.
Tabii bu arada bundan birkaç yıl önce Adalar’da 5366 sayılı yasayı Belediye Meclisi’nden geçirip Adalar’ı kentsel dönüşüm yağmasına uğratmak için yapılan hazırlık toplantısı aklıma gelmiyor değil. O zaman da Halki Palas’ta belediye yönetiminden kişiler, Adalar Vakfı ve herkese açık bir toplantı yapılmış, ardından Belediye Meclisi’nden kentsel dönüşüm kararı çıkarılmaya çalışılmıştı. O zamanki toplantıya aralarında sahte peygamber sakalı pazarlamak suçundan aranan ama asıl meşgalesi Yunanistan’a göçmüş ya da göç etmek zorunda kalmış İstanbulluların emlâklerini ele geçirip değerlendirmek olan tehlikeli bir dolandırıcının da bulunduğu İBB temsilcileri de katılmıştı. Aklıma geldikçe hâlâ bir kabus olarak hatırlıyorum bu hikâyeyi. Neyse ki 5366 kararı Belediye Meclisi’nden kıl payı geçememişti de Adalar kıl payı kurtulmuştu. Elbette şimdi yapılacak toplantının o günlerdeki tezgahla ilgisi yok. Yok ama şu anda resmi itiraz süresi bitmiş 1/5000’lik planlar var kapıda. Kaçak Terrace-Lido inşaatı, kaçak motor iskeleleri, Seferoğlu tahribatı ve Belediyemizin bu konulardaki hareketli hareketsizliği ortada olunca ve bir de Adalar Vakfı’nın bu felaketlere sessiz kalmış olduğunu düşündükçe insan yine bir melun dönüşümün eşiğinde miyiz korkusuna kapılmadan edemiyor. Kötü örnekler yaşamış olmanın getirdiği yersiz bir tedirginlik elbette. Evet, işte o zamanlar da böyle bir sivil sosyal girişim havası yaratılmıştı düşüncesi bile yersiz, akla gelmemeli, gelmesin.
Öte yandan gün geçmiyor ki şöyle sahnelere tanık olunmasın: Vapur, Adalar’a yaklaşınca yık-yap-sat görünüşlü iki adam oturdukları yerden hafif bir heyecanla kalkıp vapurun kenarına geçiyorlar, gözleri Adalar’ın yeşilinde pervasız patavatsız konuşuyorlar: “Çok boş yer var, di mi abi?”*
Bir başka sahne de şöyle: 1/5000’lik planlara itiraz dilekçesi vermeye bir gün kala —pek manidar bir tarih— halkın belediyesi halka açık plan tartışması ve itirazları toplama toplantısı yapıyor. Adalar’ın “konut+ticaret” ve benzeri aldatmacayla turizme açılarak harap olacağını fark edenler söz alıp askıya çıkarılmış plana itiraz ediyorlar. Elleri havada aklı cebinde esnaftan biri itirazlara itiraz ederek bağırıyor “Adalar nasıl canlanacak?”
Böyle şeyler neredeyse insanı paranoyak yapar. Adalar’ın elden gideceği karabasanı Adalılar’da sık görülen neredeyse sayrı sayılacak tuhaf bir ruh halidir. Haksız da değiller korkularında çünkü gözlerinin önünde İstanbul talana, yağmaya kurban gitti, şimdi Adalar’da oturanların bir kısmı da bu kepazelikten ve çirkinlikten Adalar’a kaçmış olanlar. Üstelik Adalar koruma altına alındığı günden beri göz göre göre elden gitmekte. Bu durumlar için Karl Kraus’un tespiti önemlidir: paranoyak olmanız izlenmediğiniz anlamına gelmez. Demek ki dikkatli olmak gerekiyor, olmuş bitmişi bilmek, olup biteni iyi izlemek gerekiyor.
Arif Çağlar
Nicedir yazacağım da unutuyorum durma bir zira…
Tam yerine rastgeldi manzara koyalım o halde!…
Geçenlerde yine son anda evden hızla hareketle vapura koşuyorum Hristos eteklerinden biçare…
Aaa! Aaa! O da ne 2005’ten beri Türkoğlu Sokağı’nda hepi topu 3 değilse 5. kez asla 7 değil tesadüf ettiğim iki çöpçü, ellerinde —gözüm olan o güzelim— çalı süpürgelerini omuzlayıp sohbeti koyultmuşlar, yanlarından geçerken kulak misafiri oluyorum haliyle… “Aha da bu adamlarda hiç akıl yok, getirecen bir greyder düzleyecen şu yamacı [dediği çamlıklara] bir güzel, ne de güzel bir site kondurulur, değil mi?” Eyvah! Eyvah! Terrace-Lido, Seferoğlu misali Ada sahillerine nicedir musallat olan zihniyet çamlıklara değin tırmanmış meğer!
From: ARİF ÇAĞLAR
Subject: Re: Adalar Yönetim Planı için Sivil Girişim Grubu Destek Talebi
Date: March 2, 2012 8:21:08 PM GMT+02:00
To: SEVGİ MUTLU
[Adalar Yönetim Planı için Sivil Girişim Grubu Destek Talebi’ne cevaben]
Sayın Sevgi Mutlu,
Davetiniz için çok teşekkür ederim. 25 Mart tarihinde İstanbul’da olup olamayacağımı henüz bilmediğim için toplantınıza katılmak konusunda şu anda kesin bir şey söyleyemeyeceğim, bunun Mart ayı ortası belli olacağını umuyorum, İstanbul’da olursam katılırım.
Benden “İmar ve Kıyılar” konusunda rapor istemişsiniz. Bu konuyu bilen birisi olmadığım için rapor sunmam olanaksız. Bana gönderdiğiniz rapor formuna baktım, orada yazan bilgileri en doğru şekilde Adalar Belediyesi’nden edinmek mümkün ve zaten Belediye bu konudaki bilgileri sıksık açıklıyor. Eğer kastettiğiniz şey Adalar’ın kıyıları ve imarı konusundaki yasasızlıklarsa Belediye yine bunları en iyi bilen yer, örneğin Adalar’da kaç gecekondu, kaç ruhsatsız yapı olduğunu, kıyılara yapılan tecavüz ve kaçak yapıları ve kaçak iskeleleri Belediye en iyi şekilde biliyor. Her yurttaş gibi sizin de bu bilgileri edinme hakkınız vardır, özellikle birlik oluşturmuş bir grubun bu konudaki bilgi isteğini kamu kuruluşu kolayca geri çevirmez yine de bilgi alamıyorsanız bir dernek ya da siyasi parti aracılığıyla bilgi edinme hakkının kullanılmasına karşı koyamaz, karşı koyar ve bilgiyi vermezse bilgi edinme yasasının yerine getirilmesiyle ilgili Ankara’daki kuruluş üzerinden baskı kurularak bilgi alınır. Elbette zaman alıcı bu iş 4-5 aya kadar uzayabilir. Sonunda aldığınız bilgi doğru mudur, o da her zaman belli değildir, verilen bilgi, eksik, yanlış ya da kasıtlı bir aldatmaca da olabilir. Ama yanlışın üzerine giderek mücadeleye devam edilebilir. Bunlar bizim Adalılar olarak başımıza gelen şeyler olduğu için yazıyorum eğer böyle bir mücadeleyi daha önce yaptıysanız işleyişi zaten biliyorsunuzdur. Bizim derneğimiz İAKTVK bilgi edinmek, savcılığa suç duyurusu, mahkemelere dava başvurusu v.b. gibi kamu yönetimiyle ilişkilerde kişisel başvurularla yeterli sonuç alınamadığı için kurulmuş bir dernektir ve bu açıdan kamu yönetimleri ve kuruluşlarıyla olan ilişkilerde dernek üzerinden hareket etmek yararlı da olmuştur. Daha iyisi dernek değil siyasi partilerin bilgi edinme, raporlama, tartışma, değerlendirme ve gerekli baskıyı kurarak denetleme işine girmeleridir. Görebildiğim kadarıyla Adalar’da tatmin edici böyle bir siyasi parti çalışması yoktur, belki ilerde olur.
Sadece “İmar ve Kıyılar” konusu değil 25 Mart 2012 için hazırladığınız programda bulunan diğer tüm konular için de bu yazdıklarım geçerli. Ama ilçenin yönetimiyle ilgili sunum ve tartışmaya yer ayırmamışsınız oysa işin can alıcı konusu, işin temel konusu bu. Saydığınız tüm bilgi ve ilgi alanlarında (ve hatta daha fazlasında) yönetimin işleyişi konusu işin temelini oluşturuyor. Nitekim siz de gönderdiğiniz mektupta “Adalar Yönetim Planı” başlığını kullanıyorsunuz. Bildiğiniz gibi belediye, kamu kurulu, kamu kurulları v.s. kısacası tüm kurum ve kurullarıyla topyekün devlet zaten halkın kendi kendisini yönetmek için örgütlenmiş halinden başka birşey değildir, olmamalıdır da; siyasi yönlendiriliş ve denetimde de en etkin örgüt siyasi partilerdir – elbette her türlü dernek, baskı grupları, medya, basın da dahil olmak üzere ve bunların özlemlerini parti programına yansıtarak. Halkın kendi kendisini yönetmesi herşeyden önce devletiyle tüm kamu kuruluşularını ve özellikle yöneticilerini denetleyebiliyor olmasıdır malum, yönetilmesi gereken alanları yönetmek ya da denetlemek değil, çünkü bu iş için zaten kamu yönetimini ve meclisini seçmiş durumda. Bu asla her türlü yaşam alanında ilgi, tartışma, yeniden planlama v.b. işleri sadece yönetime ve melislere bırakmak değil ama zaten iktidarda olan seçilmiş yönetime, o yönetimi dışarda bırakarak (özellikle denetlemeden ve uyarma işini yapmadan) paralel planlar yapmak, üstelik eldeki çok az olanakla (çünkü asıl güç her zaman halkın örgütlenmiş şekli olan kamu kuruluşlarında bulunuyor) etkisiz bir uğraş oluyor. Buradaki sihirli kelime “sivil”dir. Bir yanda vergi gelirlerinin gücüyle hepimize ait herşeyi (kısaca kamuyu ve kamu zenginliğini) yöneten ve yönlendiren bir iktidar var, diğer yanda yapılan her türlü yanlışa karşı hukuk mücadelesine girmeden, yani kendi yönetimini denetleme gücünü göstermeden, ve hukuki yaptırım olmadan, yasaları çiğnemek dahil kendisini her türlü keyfiliğe kadir gören kamu yönetimi ve uygulayıcıları var. Yöneticiler yani kamu kuruluşlarını, devlet erkini, iktidarı ele geçirenler bildiğini okuyacak, itirazı olanlar STK içinde oyalanacak, bağırıp çağırıp rahatlayacak, hatta bunlardan bazıları da konuyu ve mücadeleyi başka alanlara çekerek yöneticilerin denetlenemeyişine yardımcı olacak. Bu noktada “sivil” ve “resmi” ayrımı nedir hiçbir zaman anlamadım. Tarihten gelen bir aldatmaca ve zorbalığın içselleştirilmiş şekli olarak kendi yönetimine yabancılaşmış halk “sivil” oluyor, iktidarı ele geçirince istediğini yapan, politikayı çıkar ve rant meselesine indirgemiş bir politikacı sınıfı elinde o “sivil” denilen halkın verdiği olanak ve güçle yasaları hiçe sayarak istediğini yapıyor, gerektiğinde her türlü hukuk cambazlığıyla her türlü işe bir kılıf uydurarak “resmi” cenah oluyor.
Planladığınız toplantıyla ilgili düşüncemi açıklamak için sizin de büyük ihtimalle hakkıyla bildiğiniz bu çok temel konuya ve “sivil” ve “resmi” ayrımına değinmek gereksinimi duydum. Kurucu üyesi ve başkanı olduğum İAKTVKD yukarda açıkladığım anlamda çok küçük bir denetim örgütüdür, Adalar İlçesi’nin yaşam alanlarını denetleme örgütü değil, Adalar İlçesi’ni yönetme örgütü hiç değil, ancak fark edebildiği kadırıyla kamu yönetiminde yasalara göre olmaması gereken uygulamalarda Adalar İlçesi yönetimini uyarma ve gerektiğinde ve gücü yettiği kadarıyla yasalara uygun olmayan yönetim hallerini hukuk ve mahkeme yoluyla uyarma örgütüdür. Sizin yönetim planına aldığınız tüm konularda Adalar İlçesi’ni yönetmek de, denetlemek de bizim belediyemizin ve bu alanlardan sorumlu kamu kuruluşlarımızın görevidir, bu görevi de onlara biz veriyoruz. Özellikle Adalar’ın yaşam alanlarının ne olması gerektiği konusu en nihayetinde zaten siyasi parti programlarına yansıyor, öyle de olması gerekir. Dikkat edilecek olursa Adalar’a verilen en büyük zarar herhangi bir planlmayla değil yasaların çiğnenmesiyle verilmektedir, yani bizim görev verdiğimiz yönetici ve sorumluların göz yummaları, yasasızlığı göz ardı etmeleri, görevlerini ihmal etmeleri yoluyla. Yoksa büyük bir tesadüf ve şans eseri, çotk az sayıda Adalının unutulmayacak girişimiyle Adalar 1984 yılından beri ve hâlâ geçerli olan şekliyle 2863 sayılı yasanın tanımıyla SİT alanıdır ve koruma altındadır. Bu yasa çıktığından bugüne kadar Adalar’a en büyük zararı yönetimlerin, yöneticilerin ihmali vermiştir.
İşte tam da bu nedenlerle İAKTVKD ilkesine uygun şekilde kaçak Lido inşaatı, kaçak motor iskeleleri ya da motorlu araçların kullanılması konusunda yapımcıları, mütahitleri ya da mal sahipleri ve işletme ve kooperatifleri değil yasalara aykırılağa yol açan kamu yöneticilerini ve kamu kurumlarını uyarmak yoluna gitmiştir. Bu konudaki haberleri, mücedeleyi ve tartışmaları belgeleriyle birlikte ADALAR POSTASI‘ndan izleyebilirsiniz. Kısacası Adalar’da en büyük sorun kamu yöneticileri ve yönetim yanlışlıklarıdır, kamu yönetimine konu olacak alanlar ve konular değil. Bunun sonucu olarak Adalar’la ilgili tüm problemler kamu hukuku, çoğunlukla da idare hukuku konusu olmaktadır. Adalar’da verdiği uğraşla da tanınan Derviş Parlak’ın “Şehrin Hukuku” kitabında yazdıkları çok öz bir şekilde bu gerçeği en genel anlamıyla gözler önüne serer.
Benim özel bir kişi olarak ya da İAKTVKD olarak size bu yazdıklarım dışında aktarabileceğim bir tecrübe de olmadı. Yapılan çalışmaların yani somut uyarı şeklindeki tüm dilekçe, suç duyurusu, dava, duruşma ve bunların ne şekilde ceryan ettiğinin hikayeleri belgeleri ve tartışmalarıyla birlikte zaten internet üzerinden (ADALAR POSTASI ya da derneğin internet sayfası www.adalarkoruma.org adresinden) edinilebilir bilgiler.
Nerede kaldı ki bildiğiniz gibi Adalar bu konularda yapılan çalışmalar açısından bakir bir alan da değildir. Muhalefetleriyle birlikte siyasi partiler ve onların yanında ve uzağında bir çok kuruluş ve özel kişi var, hatta şimdiki belediye yönetimiyle yakın ilişki içinde olan Adalar Vakfı var; “Adalar’ın Dünü, Bugünü, Yarını” toplantısı yapan Mimarlar Odası var; Adalar’ın Kent Konseyi var (üstelik kuruluşu gereği belediyeyi tam da sizin toplantı amacınızdaki konu ve çalışma şekilleriyle yönlendirmeye çalışan) ve nihayet gazete ve haberleşme grupları var. Bunların hepsinin düzenlediğiniz toplantının konularında çalışmaları, görüşleri ve hepsinden önemlisi yönetimle, yöneticilerle dayanışma ve mücadeleleri var. Bu kişi ve gruplardan toplantınıza kimleri çağırdığınızı belirtmemişsiniz, toplantının Adalı herkese açık olup olmayacağını da, kimlerin davet edildiğini de belirtmemişsiniz. İlan edilmesi gereken bu bilgiler benim de sevinçle karşıladığım ve “ilçemizin yönetimiyle ne kadar çok ilgilenen Adalı varsa o kadar iyidir” şeklinde düşünerek desteklemek istediğim toplantınız ve çalışmalarınız için önemlidir.
Gönderdiğiniz davetin sadece özel şahsımla değil üyesi olduğum dernekle de ilgili olduğunu düşünerek mektubunuzu ve bu yanıtımı derneğin yönetim kurulu üyelerine de gönderiyorum.
Selamlarımla,
Arif Çağlar
From: SEVGİ MUTLU
Subject: Adalar Yönetim Planı için Sivil Girişim Grubu Destek Talebi
Date: March 1, 2012 11:45:44 AM GMT+02:00
To: ARİF ÇAĞLAR
Sayın Arif Çağlar,
ekte bulunan davet metninde ayrıntılarını bulunan 25 Mart 2012, Pazar günü Heybeliada’daki Halki Palas Otelinde tüm ilgililerle bir araya geleceğimiz “Adalar Yönetim Planı Bilgilendirme ve Çalışma Grupları Oluşturma Toplantısı”nı yapmayı planlıyoruz. Bu toplantı kapsamında sizin de “İmar ve Kıyılar” konusunda hazırlayacağınız bir rapor ve 15 dakikalık sunum özeti ile bize destek olabileceğinizi düşündük. Konu ile ilgili geri dönüşünüzü bekler, çalışmalarınızda kolaylıklar dileriz.
“Adalar Yönetim Planı için Sivil Girişim”
Sekretaryası Sevgi Mutlu
Konu: DAVET, Adalar Yönetim Planı Toplantısı, 25 Mart (Pazar), Heybeliada
İlgili kişi ve gruplara yaygınlaştırılması ricasıyla,
DAVET
“Adalar Yönetim Planı Bilgilendirme ve Çalışma Grupları Oluşturma Toplantısı”
Tarih: 25 Mart (Pazar) 2012
Saat: 12:30-19:00
Yer: Halki Palas Oteli, Heybeliada
Çalışmalarını 2012 Ocak ayından bu yana sürdüren Adalar Yönetim Planı için Sivil Girişim Grubu, İstanbul Adalar ilçesinde mevcut sorunların katılımcı yöntemlerle çözümü için yol haritasını da içeren sivil bir yönetim planı oluşturulmasını teşvik edecek bir platformdur.
Grubun ana amacı, Alan Yönetim Planı’nın tüm paydaşların katılımına açık ve şeffaf bir süreçte oluşturulmasını sağlamak; ortak vizyon ve misyon çerçevesinde mevcut sorunların çözümüne yönelik hedeflerin belirlenmesini ve bu doğrultuda somut faaliyetlerin planlanarak hayata geçirilmesini teşvik etmektir.
Grup, şimdiye kadar bu amaç doğrultusunda yapılabilecek çalışmaları belirlemiş, tartışmaları daha geniş bir zemine yaymak için herkesin katılımına açık “sivil-adalar-girisimi” e-mail grubunu oluşturmuş, konuyla ilgili daha önceden hazırlanan rapor ve belgelerle, gerçekleştirilen çalışmaların yer aldığı
www.adalaryonetimplani.org web sitesini kullanıma açmıştır.
Bu aşamada, çalışmaları daha ileriye taşıyacak ve Yönetim Planı’ndaki başlıklarla ilgili önerileri derleyecek çalışma gruplarını oluşturmak için, 25 Mart 2012, Pazar günü Heybeliada’daki Halki Palas Otelinde tüm ilgililerin katılımıyla Adalar Yönetim Planı Bilgilendirme ve Çalışma Grupları Oluşturma Toplantısı’nı yapmayı planlıyoruz.
Katılımınızı
iletisim@adalaryonetimplani.org adresine iletişim bilgilerinizle birlikte bildirmenizi rica eder, Adalar Yönetim Planı hazırlık sürecinde ortak çalışmalarda bulunmayı dileriz…
Adalar Yönetim Planı için Sivil Girişim
İletişim Telefonu: 0542 660 08 10 (Emine Tarhan), 0537 568 83 86 (Sevgi Mutlu)
Taslak Program
12:30 Kayıt
13:00-13:15 Açılış Konuşması
13:15-13:45 Sağlık
Güliz Ülkü, İlçe İdare Kurulu Sağlık Grup Başkanlığı
13:45-14:15 Ulaşım
Ömer Faruk Berksan, Heybeliada Gönüllüleri Derneği
14:15-14:30 Ara
14:30-15:00 Çevre
Selma Atabek, Adalar Yönetim Planı için Sivil Girişim
15:00-15:30 İmar ve Kıyılar
Korhan Gümüş, İnsan Yerleşimleri Derneği
15:30-16:00 Eğitim ve İstihdam
Sevim Çavdarlı, Yönetim Danışmanı
16:00-16:30 Sosyal Yaşam
Ari Çokona, Yazar
16:30-16:45 Ara
16:45-17:15 Turizm
Teoman Göral, Adalar Vakfı
17:15-17:45 Kültürel ve Tarihi Miras
Deniz Koç, Adalar Müzesi
17:45-18:15 Yerel Yönetim
Sumru Süslü, Adalar Belediyesi
18:15-19:00 Çalışma Grupları İlkeleri ve Çalışma Takvimi Önerileri
_______________________________


From: DENİZ TOPRAK
Subject: PERDENİN ASLINDA NE TARAFINDASINIZ ???
Date: March 23, 2012 3:32:52 PM GMT+02:00
PERDENİN ASLINDA NE TARAFINDASINIZ?
Büyükada Seferoğlu KORUsu, 24.3.2012
ADALAR POSTASI en önde, bayrak elde soruyor günlerdir…
― EY ADALILAR,
EY BÜYÜKADA HALKI!
Seferoğlu Korusu’nu tarumar eden
imar canavarını
hakikaten “sevinçle” mi karşıladınız?
Karşılamayanların ciddi bir kısmı, göğsünü gere gere “HAYIR” diye haykırdı.
SEVİNÇLE KARŞILAYAN ise ya hiç yok, ya da nedense sessiz?
Çıkıp göğsünü gere gere “BEN SEVİNÇLE KARŞILADIM” diyemediği bir meselenin nedense gizlice arkasında olanlar var mıdır acaba?
“ADALARI ÇOK SEVİYORUM” nutuklarıyla ortalıkta salınıp, gizli —sandıkları— kirli ilişkileriyle RANT peşinde koşanlar var mıdır acaba?
Göstermelik, sahte, cılız tepkiler vererek —veriyormuş gibi davranarak— perde ardında imar canavarını semirtenler var mıdır acaba?
Herhalde, yani umarım yoktur!…
“HAYIR” diye haykırmamış olmak elbette ki “SEVİNÇLE KARŞILAMAK” anlamına gelmiyor. Ancak bazı hassas noktalara da değinmek gerekiyor…
Adalar için çalışan, tüzüklerinde, yönetmeliklerinde ve tüm söylemlerinde bunu ısrarla ve öncelikle dile getiren bazı kuruluş, birlik, dernek vb oluşumlar ve bu oluşumları yönetenler, temsil edenler var Adalar’da.
Birçok meselede olduğu gibi bu meselede de ön ayak olmaları, ön saflarda yer almaları beklenen, tüm Adalılar’ca umut ve takip edilen kişi ve kuruluşlar var.
Kimsenin aklında “acaba neden imzalamadılar ki” sorusu, şüphesi kalmaması adına, belki de gözden kaçırmış olabilecekleri (!!!) bu mevzuyu naçizane tekrar hatırlatıp soralım Ada Sevdalıları’na.
En azından temsil ettikleri kuruluşların misyonu gereği, —belki de lüzumsuz bulsalar dahi bu girişimi— “SEVİNÇLE KARŞILAMADIK” ya da “SEVİNÇLE KARŞILADIK” diye bir imza vereceklerdir, vermelidirler. Eğer sevinçle karşılamıyorlarsa da harekete geçmeli ve beklenen mücadeleyi derhal vermelidirler. Adalar için kurulduğu ve faaliyet gösterdiği belirtilen tüm bu kuruluşlar şimdi harekete geçmeyecekse eğer ne zaman, ne gibi bir mevzuda harekete geçmeyi planlıyorlar sorusuyla muhatap olacaklar ya da “harekete geçmiyoruz çünkü sevindirik olduk,” demek zorunda kalacaklardır.
Aşağıda ismi geçenlere tek tek soralım; hem temsil ettiği kuruluş hem de kendileri adına SEFEROĞLU’nda PERDENİN ASLINDA NE TARAFINDASINIZ???
Mesela, ADALAR VAKFI yönetim kurulu ve üyeleri…
Mesela, İAKTVKD yönetim kurulu ve üyeleri…
Mesela, ADALER KENT KONSEYİ yönetim kurulu ve üyeleri…
Bir de son günlerde ADALAR YÖNETİM PLANI İÇİN SİVİL GİRİŞİM GRUBU adıyla oluşturulduğu belirtilen bir girişim var. Acaba Adalılar onlardan da görüş beklemeli mi, yoksa görüşleri zaten belli mi? Mesela Adalar Kent Konseyi Başkanı Ali Fuat TOLGA bu konuyla ilgili görüşlerini ADALAR YÖNETİM PLANI İÇİN SİVİL GİRİŞİM GRUBU için çalışan Ömer Faruk BERKSAN’a açıkça belirtmiş.
Yani biz de bu grubun bu konudaki görüşü için sanırım Ömer Faruk BERKSAN’a sorabiliriz.
Seferoğlu Korusu’nu tarumar eden imar canavarını hakikaten “sevinçle” mi karşıladınız?

ADALAR POSTASI-2682/6 (17.3.2012):
at fışkısına radikal çözümüne (!) dair
bir kaç kelam…
11 Haziran 1996 günü HABITAT Konferansı’nda Büyükada sakinlerinden Korhan Berzeg’in (Doç. Dr.), sunmuş olduğu “Adalar: Motorlu Araçsız Yaşam ve Yapılanmanın Durdurulması” başlıklı bildirisiyle araba sevdasının altında yatan asıl tehlikeye dikkatleri çekmişliği akla geliverdi: “[…] Şurası muhakkak ki, Adalar’ın geri kalan dörtte üçünü yapılanmaya açmanın yarattığı iştah, Adaları motorlu araçlara açma gayretinin altında yatan ana sebeptir. Adaları karşı kıyılardaki taş yığınına çevirecek bu olasılıktır ki herkesi büyük bir azimle —pilli araçlar, dar raylı trenler gibi havayı kirletmeyen araçlar da dahil— tüm çağdaş motorlu taşıtlara karşı koymaya ikna etmelidir. […]”
nareke zırıltısı… tef velvelesi…
peş peşe peşi sıra imar ile trafik canavarlarının ittifakı!
turizm canavarı müridlerinin doğrudan dolaylı çıkarları
uğruna harcanan adalar’ın kültür ve tabiat varlıkları
eski perde çoktan eprimişti yeni perdeyi gerelim, senaryo zaten besbelli
olup bitenden haberdarken bizzatihi birileri alet edilecek bihaber kimileri
“kültür mantarı” maskeli oyuncular da perde arkasında dönen dolaplar da
tüm bu oldu-olup bitenlerin aleni alameti!

EY ADALILAR, EY BÜYÜKADA HALKI!
Seferoğlu Korusu’nu tarumar eden
imar canavarını
hakikaten “sevinçle” mi karşıladınız?…
27.4.2005
29.2.2012
İstanbul İli, Adalar İlçesi, Nizam Mahallesi, Nizam Caddesi, 29 pafta, 127 ada, 1 parsel sayılı yerde, 1890 yılında Fotiadis’in tasarlayıp Yorgo Simota’nın inşa ettiği Büyükada’nın en güzel Art Nouveau yapılarından, —1989 yılındaki sahipleri Orhan Pekin tarafından ilgili Kurul’a yapılan başvuruyla 1. derece tarihi eser olarak tescillenip 17.8.1999 depreminde zarar görerek tamir edilmekteyken 25.8.1999’da ön cephesi kemerli ve revaklı kagir zemin katı ve terasının döküm korkulukları haricinde tamamıyla yanan ahşap 3 katlı— Azaryan (Zeki Paşa, Seferoğlu) Köşkü’nün vaktiyle yer aldığı Seferoğlu Korusu’nda; sözkonusu köşkle bütünlüklü korunması lüzum eden hemzamanlı kaskat ve havuzlar yanı sıra bahçe set ve kavisli yürüyüş yolları ve dahi envai çeşit 401/2 adet tescilli anıtsal ağaçtan oluşan korusunun ve Doğal SİT kapsamında bulunan sahillerinin topografyasının dahi tahriple tarumar edilmesini Büyükada halkı, hiç şüphesiz ki “sevinç”le değil “üzüntü”yle karşılayıp “kaygı”yla karşı çıkarken; bu tahribata seyirci kalan seçilmiş ve atanmış sorumsuz sorumluların cümlesini de ivedilikle gereğini gereği gibi yapmaya davet etmektedir.
)O(
1. Emine Çiğdem Tugay‘ın 23.1.2009 tarihli “SEFEROĞLU KORUSU seferi midir?” başlıklı arzuhaliyle TC Kültür ve Turizm Bakanlığı‘na, TC KTVK Genel Müdürlüğü Kurullar Dairesi Başkanlığı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Yüksel Kurulu‘na, TC Kültür ve Turizm Bakanlığı İstanbul V Numaralı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu Müdürlüğü‘ne, İstanbul Valiliği‘ne, Adalar Kaymakamlığı‘na, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı‘na, Adalar Belediye Başkanlığı‘na, TMMOB Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi Yönetim Kurulu‘na, TMMOB Mimarlar Odası Kadıköy Şubesi Yönetim Kurulu‘na ve akabinde Adalar Orman İşletme Şefliği‘ne başvuruları: ADALAR POSTASI-2228/1(24.1.2009). [Müteakiben Adalar Cumhuriyet Savcılığı‘nın başlatmış olduğu soruşturma kapsamında ifade de vermiştir.]
2. İ.Ü Orman Fakültesi‘ne 25.12. 2008 tarihinde yapılan başvuruyu değerlendiren İ.Ü. Orman Fakültesi Dekanlığı tarafından görevlendirilen iki öğretim üyesi Doçent tarafından hazırlanan mevcut ağaçlara ait x,y,z koordinatlı, onaylı ve tescilli röleve planı ve raporunda geçen ağaç no’su, türü, gövde çapı, boy, tahmini yaş, taç genişliği ve diğer açıklamaların; Adalar Orman İşletme Şefliği‘nce arazide de incelenip karşılaştırılarak tespitiyle röleve listesindeki ağaçların, koordinatları belirtilen yerlerde tamamı metal plakalarla numaralandırılmış olarak mevcut olduklarının tespit raporuyla birlikte ilgili ağaçların fotoğrafları: ADALAR POSTASI-2235/2 (25.2.2009).
4. Emine Çiğdem Tugay‘ın 21.3.2011 tarihli “Tescil ve envanteri mevcut bulunan 401/2 adet ağaç yerli yerinde mi?” sorgusuyla Adalar Orman İşletme Şefliği’ne yapmış olduğu cevapsız bırakılan başvurusu: ADALAR POSTASI-2561/11(22.3.2011).
5. Emine Çiğdem Tugay‘ın 2.4.2011 tarihli “SEFEROĞLU KORUSU seferi midir?” başlıklı arzuhaliyle TC Cumhurbaşkanlığı’na, TC Kültür ve Turizm Bakanlığı‘na, TC KTVK Genel Müdürlüğü Kurullar Dairesi Başkanlığı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Yüksek Kurulu‘na, TC Kültür ve Turizm Bakanlığı İstanbul V Numaralı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu Müdürlüğü‘ne, İstanbul Valiliği’ne, Adalar Kaymakamlığı‘na, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı‘na, Adalar Belediye Başkanlığı‘na, TMMOB Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi Yönetim Kurulu‘na, TMMOB Mimarlar Odası Kadıköy Şubesi Yönetim Kurulu‘na, İstanbul Orman Bölge Müdürlüğü Adalar Orman İşletme Şefliği‘ne başvuruları.
6. İAKTVD‘nin; 4.5.2011 tarihli 93 sayılı “Seferoğlu derin hafriyatı” konulu İstanbul V. No’lu Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu Müdürlüğü‘ne; 1.11.2011 tarihli 101 sayılı “Seferoğlu derin hafriyatı” konulu Adalar Belediye Başkanlığı‘na; 1.11.2011 tarihli 102 sayılı “Denetim” konulu Adalar Belediye Başkanlığı’na; 1.11.2011 tarihli 103 sayılı “Kaçak Yapılaşma” konulu İstanbul V. No’lu Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu Müdürlüğü‘ne; 4.3.2012 tarihli 117 sayılı “Seferoğlu mevkii topografisinde ağır fiziki tahribat, denizin doldurması ve kaçak iskele” konulu Adalar Kaymakamlığı‘na başvuruları: ADALAR POSTASI-2616/1(7.11.2011), ADALAR POSTASI-2641/2(20.1.2012), ADALAR POSTASI-2681/6(14.3.2012).
Seferoğlu’nun eski hali…
Seferoğlu’nun yeni hali…
― EY ADALILAR,
EY BÜYÜKADA HALKI!
Seferoğlu Korusu’nu tarumar eden
imar canavarını
hakikaten “sevinçle” mi karşıladınız?
― HİÇ ŞÜPHESİZ Kİ HAYIR!
O halde haydi adınızı-soyadınızı yazın da yollayın

Emine Çiğdem Tugay, Handan Altıneller, Arif Çağlar (Dr.), Nezih Bayraktar, Gürsan Ergil, Hayati Önel, Semiha Baltacı, Baki Nedim Baltacı, Hülya İşbilir Behramoğlu, Uğraş Salman, Mehmet Selim Tugay, Mürsel Polat, Mehmet Tevfik Özkartal, Zafer Ataylan, Cengiz Karataş, Rabia Irmak Tanış, Aki Alfons Gizelo, Ender Eren, Sevil Selin Sezer Aygün, Atilla Özgener (Prof. Dr.), Mahire Tanış, Melek Kızıldağ, Keklik Kızıldağ, Aziz Kızıldağ, Arif Kızıldağ, Deniz Kızıldağ, Abdullah Onay, Semih Aygün, Banu Akçaoğlu, Avni Kurtuldu, Birsen Kurtuldu, Funda Lena, Erendiz Özbayoğlu (Prof. Dr.), Baki Çokneşeli (Dr.), Mehmet Selahattin İnal, Nalan Altınışık, Nesrin Çokneşeli, Ferhan Özenen Salman, Deniz Toprak, Taylan Karaduman, Zeynep Alpar, Bülent Mısırlıoğlu, Meral Çelik, Serap Uzunlar, İlkay Kurdak, Selah Özakın, Ayşe Pakkan, Nazlı Pakkan, Kebir Ünal, Nesibe Günalp Kal, Nükhet İpek Deriş, Yalçın Saner, Nesrin Yazıcı, Mükerrem Atıcı, M. Burak Çetintaş, Irmak Erdem, Nazife Akgün, Nermin Çeliktemel, Dinçer Kaya, Ayşegül Bayraktar, Dikran Dülgeryan, Tunç Üner, Alp Aker (Dr.), Murat Kerimi, Ali Lütfü Yüğnük, Şükrü Abanoz, Süheyl Açıkel, İpek Bozkurt, Osman Bozkurt, Fatma Bozkurt, Cem Dilan, Emre Yalçın, Meltem Toksöz, Orhan Bursalı, Meryem Koray (Prof. Dr.), Altan Kılınç, Sedat Turkan (Prof. Dr.), Güneş Turkan, Esen Çamurdan, Çeli Levent, Nur Çakmak, Neşe Kıldacı, Mehmet Avni Arıduru, Baki Akpolat, Gülten Türkoğlu Akpolat, İlkay Şenoldu, Ahmet E. Şenoldu, Emine Şenoldu, Hatice Karakaş, Şükran Gürpınar, Buket Uzuner, Ayşe Çağlar (Prof. Dr.), Yalım Eralp, Habib Kent, Engin Damcı, Metin Karadağ, Bahar Nergiz, Abdurrahman Küçüksarı, Ugo Antonio Corintio, Ulaş Gürpınar, Pınar Gürpınar, Bilge Özgener (Prof. Dr.), Tarık Konal, Emel Budak, Emir Berker, Davut Berker, Betül Karaca, Nuran Ataylan, İlhan Eksen, Ali Şenalp, İsmail Serdar Demir, C. Sami Yılmaztürk (TMMOB Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şb. Yön. Kur. Sekr. üyesi), Ali Fuat Tolga, Hilmi Tanık, Halil Çolak, Eser Atalay Ertuğrul, Selen Koca, Zeynel Karataş, Cüneyt Kurtuldu, Nilgün Kurtuldu, Hikmet Eliz, Hamit Serdar Okyay, Gülce Güleycan Okyay, Olcay Başeğmez, Güzin Yılmaz, Yasemin Kökten, Gonca Baviker, Momo Kohoner, Mehmet Fuat Tönük, Erol Özdoğan (y. mimar), Hera Kızılyan, Alev Tersakyan, Selma Bora, Erol Bora, Nusret Elgin, Seda Zobaroğlu, Mustafa Altıneller, Emir Behice Kocadereli, Hikmet Yasemin Sönmez, Hakan Satıoğlu, Pınar Satıoğlu, Gülşen Çayır, Begüm Yavuz, Yaşar Özürküt, Talin Etyemez, Murat Seçkin (Doç. Dr.), Ester Patramilo, Cevahir Karabulut, Nurhan Tersakyan, …
Seferoğlu Korusu tahribatından
ola ki “sevindirik” olan Büyükadalılar
Zati bu meyanda o “sevindirikler” de çıkıyor ortaya!
_______________________________


Date: March 22, 2012 4:19:15 PM GMT+02:00
Ya da inan…
Derler ki; ağaç olan yerde mutlak biz varız;
Ağaçların mülkiyetleriyle ilgili orman kanunu uygularız
Başvurun bize, kontrol eder, sarar, saklarız
Mesela Seferoğlu’nda da yine biz varız…
_______________________________

Subject: TC Kadıköy Cumhuriyet Başsavcılığı – Soruşturma No: 2012 /11570 gereği yayımdan kaldırılmıştır!
Date: March 22, 2012 4:15:10 PM GMT+02:00
Demek ki neymiş?…
Subject: FW: Sevgili Adalılar Oyuna Gelmeyin
Date: March 16, 2012 2:05:05 PM GMT+02:00
TC Kadıköy Cumhuriyet Başsavcılığı – Soruşturma No: 2012 /11570 gereği yayımdan kaldırılmıştır!
Toplumda en büyük güveni, her şeyin sonunda adil bir mahkemenin bulunabileceği inancı sağlar. (Anonim)
_______________________________


From: BEGÜM YAVUZ
Subject: bir kayıp…
Date: March 22, 2012 4:58:21 PM GMT+02:00
Büyük bir üzüntüyle bildiriyorum…
Birkaç yıldır kışı ATİNA’da geçirip yazları koşa koşa Büyükada’ya gelen canımız MARO TEKVORYAN teyzemizi kaybettik, canım kızkardeşim kızı ANNA ve eşi VAHRAM amcamıza sabırlar diliyorum, bir yıldız kaydı ve yeri asla doldurulamayacak. Yattığı yeri ışıklandıracaktır. Dayanışma dileklerimle,
Begum Yavuz
* * *
Büyükada sakinlerinden MARO TEKVORYAN
Ailesi ve yakınlarına sabırlar dileriz.
ADALAR POSTASI
)O(
_______________________________

Adalar Belediyesi, 21.3.2012
http://www.adalar.bel.tr/haberler/hbr237.asp
ADALAR’I NEVROZ ATEŞİ SARDI
Yeni yılın ilk günü ve baharın başlangıcı olarak kabul edilen 21 Mart Nevroz Bayramı Burgazadası ve Büyükada’da türküler ve halaylarla kutlandı.
Adalar Belediyesi’nin gerçekleştirdiği etkinliklerde Nevroz ateşi ilk olarak Burgazadası’nda Deniz Otobüsü İskelesi karşısında yakıldı. Yakılan ateş etrafında Adalılar’ın halay çekerek türküler söylediği kutlamalarda; Ali Kemal Özdemir, Burak Çiçek ve Mehmet Ali Gülal’dan oluşan grup müzikleriyle bayrama renk kattı. Adalar Belediye Başkanı Dr. Mustafa Farsakoğlu, Meclis Üyesi ve Başkan Vekili Hıdır Uvaçin’in de katıldığı kutlamalarda, Belediye Başkanı Dr. Mustafa Farsakoğlu baharın müjdeleyicisi anlamına gelen 21 Mart Nevroz Bayramı’nın ülkemize ve insanlığa sevgi, barış ve hoşgörü getirmesini dileyerek Nevroz Bayramı’nı kutladı.
Burgazadası’ndaki kutlamaların ardından, Nevroz ateşi bu defa Büyükada’da Atatürk Meydanı’nda yakıldı. Adalar Belediye Başkan Yardımcısı Ali Tokdemir, CHP İlçe Başkanı Dündar Tıraş’ın da katıldığı kutlamaları, Büyükada’ya gelen turistler de ilgiyle izledi. Kutlamalar, yakılan ateş üzerinden atlanması ve halay çekilmesiyle son buldu.
_______________________________

Adalar Belediyesi, 22.3.2012
http://www.adalar.bel.tr/haberler/hbr238.asp
PATRİK BARTHOLOMEOS VE ATİNA BAŞPİSKOPOSU İERONİMOS BÜYÜKADA’YI ZİYARET ETTİ
Atina Başpiskoposu İeronimos, Ortodoks Cemaatinin Ruhani Önderi olan Patrik Bartholomeos’un daveti üzerine İstanbul’a gelmişti. 21 Mart 2012 günü Patrikhane’yi ziyaret eden İeronimos, 22.03.2012 Perşembe günü Büyükada’ya geldi.
Adalar Metropoliti İakovos’un davetiyle gelen Başpiskopos İeronimos’a Patrik Bartholomeos ve Fener Rum Patrikhanesi yetkilileri de eşlik etti. Patrik Bartholomeos ve Atina Başpiskoposu İeronimos; Adalar Rum Ortodoks Cemaati ileri gelenleri ile Adalar Belediye Başkan Yardımcıları Ali Tokdemir ve Mürsel Ayrancı tarafından Belediye iskelesinde karşılandı.
İlk olarak Aya Dimitri Kilisesi’ni ziyaret eden konuklar, daha sonra Aya Yorgi ve Aya Nikola Manastırlarını ve Adalar Kent Müzesi’ni ziyaret ettiler. Adalar Kent Müzesi’nde, Belediye Başkan Yardımcısı Mürsel Ayrancı, Adalar Vakfı YK Başkanı Halim Bulutoğlu ve Adalar Kent Müzesi Müdürü Hülya Kurt tarafından karşılanan konuklar, müzeyi ilgiyle gezdiler. Patrik Bartholomeos müzeden çok etkilendiğini belirterek emeği geçen herkese teşekkür etti.
Patrik Bartholomeos, Başpiskopos İeronimos ve beraberindekiler Panaiya Kilisesi’ne geçerek burada Belediye Başkanı Dr. Mustafa Farsakoğlu ile sohbet ettiler. Adalar Metropoliti İokovos tarafından Panaiya Kilisesi salonunda onurlarına verilen öğle yemeğine katılan heyete, Adalar Belediye Başkanı Dr. Mustafa Farsakoğlu ve eşi Hatice Farsakoğlu da eşlik ettiler. Samimi bir ortamda geçen keyifli sohbetin ardından konuklar Belediye iskelesinden uğurlandılar.
______________________________


From: TEVRAT BAŞ
Subject:
Date: June 22, 2012 10:32:13 AM GMT+03:00
To: adalar.postasi@gmail.com
Böyle oldu!…
______________________________

Bir Cevap Yazın