* * *
2- and the “Teneke Kamyon” goes to Reha Erdem!…
3- Baki Nedim Baltacı: “[Terrace-Lido kaçak inşaatı davasında] Gelinen noktada; bir avuç Adalı’nın verdiği mücadeleyi, gelişmeleri kuzuların sessizliği içinde izleyen Adalılara ithaf etmekteyiz!…”
4- Şükrü Abanoz: “Adalılar, Baki Nedim Baltacı’ya sahip çıktı…”
5- Fulya Erkan: ” Eski iğrenç görüntüden [Lido] herkes memnundu anlaşılan. Çünkü o zaman kimse yıkılsın demiyordu…”
6- Arif Çağlar: “Adalar’a heyula gibi kabasaba kasaba estetiğinde oturtulmuş beton yığınında güzellik bulmak özel bir kültür, özel bir estetik eğitimsizlik gerektirir…”
7- Murat Başbay: “Toplantıyı izlemeye gelen sivil polislerden biri kulağıma eğilerek “Hepiniz bu kadarcık mısınız?” dediğinde sanki yerin dibine girmiş gibi oldum. Sevgili Adalılar; dedikodu, yalan, iftira, çamur atma, hava basma, yan gelip yatma, kıskanma, göz boyama, caka satma, adam satmayla uğraşacağınıza ilçenize ve değerlerinize sahip çıkın…”
8- Avni Kurtuldu: “Birileri tarafından “Adalı TKPliler” imzasıyla yazılmış bir garip yazıda ismim geçtiği için cevap vermek durumundayım…”
9- Baki Nedim Baltacı: “Aylar önce yazdığım Terrace-Lido’yu da kapsayan kaçaklarla ilgili yazımın [ADALAR POSTASI-2670/6(25.2.2012)]; AKP, CHP, MHP ve TKP’nin tavırsız kaldığını belirten bölümüne alınganlık gösteren bir kısım TKP yanlılarının cevap niteliğindeki yazılarının sorun haline geldiğini ADALAR POSTASI-2698/9(25.5.2012)‘ndan öğrenmiş bulunmaktayım…”
10- TC Kültür ve Turizm Bakanlığı İstanbul V Numaralı Kültür Varlıklarını Koruma Kurulu, İstanbul Adaları Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Derneği’nin 4.3.2012 tarihli başvurusu üzerine;
26- Kuşlar Âlemi‘nden…


and the
Reha Erdem’e Büyükada’da “Teneke Kamyon” ödülü!
Kentsel SİT Alanı Adalar’dan Büyükada’da
Peki ya 2000’de
Sinan Çetin’e Burgazadası’nda ne verildiydi?
Milliyet, 11.6.2000
)O(
)O(
İnanlar Şirketi’nin, Terrace-Lido kaçak inşaatıyla ilgili yazdığı yazı [ADALAR POSTASI-2670/6(25.2.2012)] dolayısıyla tazminat davası açtığı Baki Nedim Baltacı’ya “Biz de yazdık!” diye imzamızı vererek destek veriyoruz!…
From: SERAP UZUNLAR
Subject: ben de yazdım
Date: June 1, 2012 1:21:10 PM GMT+03:00
To: adalar.postasi@gmail.com
Ben de yazdım. Hem de Baki Nedim Baltacı’nın yazısına, yok olan 59 tane selvi ağacı için ağıtlar da ekleyerek yazdım.
____________________________________________
Adalılar, Baki Nedim Baltacı’ya sahip çıktı
_____________________________________________
Ada sahilinde ahlak ve estetik
_____________________________________________
From: MURAT BAŞBAY
Subject: [SON LİMAN GAZETESİ] HUUUUUUU MODALILARRRRRR(!)
Date: May 27, 2012 12:22:39 AM GMT+03:00
To: adalarpostasi@gmail.com
Son Liman Gazetesi, 27.5.2012
Murat Başbay
HUUUUUUU MODALILARRRRRR (!)
Bugün Büyükada Terrace-Lido önünde gazeteci Baki Nedim Baltacı’ya destek vermek ve basın açıklaması için toplandık. Toplantıya Adalı çevreciler, her fırsatta birilerini eleştiren ucuz kalemler, CHP, AKP, MHP ilçe başkan ve yöneticileri, STK’lar ve daha bilcümle gelmediler! Vesselam dostlar orada 15-20 kişi basın emekçisi arkadaşımıza destek verirken kendi adıma çok utandım.
Toplantıyı izlemeye gelen sivil polislerden biri kulağıma eğilerek “Hepiniz bu kadarcık mısınız?” dediğinde sanki yerin dibine girmiş gibi oldum. Sevgili Adalılar; dedikodu, yalan, iftira, çamur atma, hava basma, yan gelip yatma, kıskanma, göz boyama, caka satma, adam satmayla uğraşacağınıza ilçenize ve değerlerinize sahip çıkın.
SON SÖZÜM AKP ve ONUN BAĞINTILI ŞİRKETLERİNE;
Eleştirisiz bir Adalar özlüyorsanız, bileceksiniz ki yanlış yerdesiniz. Siz Adalar’da bir medya organını susturmaya çalışırsanız, bunun sonucunda o medya organından önce Türkiye’nin demokrasisi tahrip olacaktır. Türkiye, demokrasi ülkesiyse basını susturmaya gücünüz yetmez.
Günün sözü: Bir insanı, ancak gerçekten uyuyorsa uyandırmak mümkündür. Ama, eğer uyumuyor, uyku taklidi yapıyorsa, dünyanın bütün gayretlerini sarf etseniz, nafiledir.
Mahatma Gandhi
_____________________________________________
From: AVNİ KURTULDU
Subject: DEVEKUŞU
Date: May 28, 2012 11:29:29 PM GMT+03:00
To: adalarpostasi@gmail.com
DEVEKUŞU
Avni Kurtuldu

From: BAKİ NEDİM BALTACI
Subject:
Date: May 29, 2012 1:48:15 PM GMT+03:00
To: adalar.postasi@gmail.com
TKP YAZISI ÜZERİNE
BAKİ NEDİM BALTACI
_______________________________
Kurul, Terrace-Lido‘nun proje onayını iptal etti!…
From: İAKTVKD
Subject:
Date: May 28, 2012 4:00:48 PM GMT+03:00
To: adalarpostasi@gmail.com
İSTANBUL ADALARI
KÜLTÜR VE TABİAT VARLIKLARINI
KORUMA DERNEĞİ
Sayı : 113
Konu: Lido ve mahkeme sonucu
Büyükada, 16 Şubat 2012
İstanbul V Numaralı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu Müdürlüğü’ne,
İlgi: 26 Ekim 2010 tarih 2108 sayılı yazınız.
Anayasanın 138. maddesinde “Yasama ve yürütme organları ile idare, mahkeme kararlarına uymak zorundadır; bu organlar ve idare, mahkeme kararlarını hiçbir suretle değiştiremez ve bunların yerine getirilmesini geciktiremez.” Demekte ve buna paralel olarak;
Arif Çağlar
(Başkan)
Y. Bşk. Yardımcısı
Engin Damcı
Ekleri:
1) 26 Ekim 2010 tarih 2108 sayılı yazınız.
2) 4. İdare Mahkemesi karar sureti
Gereği için: Bilgi için:
V Numaralı Koruma Bölge Kuruluna
1) Başbakanlık Teftiş Kuruluna
2) Kültür ve Turizim Bakanlığına
Adres:
İSTANBUL ADALARI
KÜLTÜR VE TABİAT VARLIKLARINI
KORUMA DERNEĞİ
Güzeller Sokağı No. 30 Büyükada – İstanbul
e-posta: adalarkoruma@adalarkoruma.org
elektronik ağ: www.adalarkoruma.org
TC KÜLTÜR VE TURİZM BAKANLIĞI
İstanbul V Numaralı Kültür Varlıklarını
Koruma Bölge Kurulu Müdürlüğü
SAYI: B.16.0.KVM.4.34.00.13/891
KONU: Adalar, Büyükada, 21 Ada, 27 Parsel
İstanbul, 14 Mayıs 2012
İSTANBUL ADALARI
KÜLTÜR veTABİAT VARLIKLARINI
KORUMA DERNEĞİ
İlgi: a) İstanbul Adaları Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Derneği’nin 04.03.2012 günlü başvurusu
b) Kurulumuzun 7.2.2012 gün 335 saylı kararı
İstanbul ili, Adalar İlçesi, Büyükada 13 pafta, 21 ada, 27 parsele ilişkin ilgili başvuru incelenmiştir.
İlgi (b) karar ile parsele ilişkin İstanbul 4. İdare Mahkemesi’nin 2010/1707 Esas, 2011/2177 K. sayılı “İstanbul V Numaralı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu’nun 13.01.2010 gün 2260 sayılı proje onayına dair” kararının iptaline ilişkin kararından bilgi alındığına, Kurul kararını iptal eden adı geçen Mahkeme kararına uyulmasına, gereğinin ilgili Belediyesince yapılmasına, temyiz sonucuna göre konunun yeniden değerlendirilebileceğine karar verilmiştir.
Bilgilerinizi ve gereğini rica ederim.
Gökhan BİLGİHAN
MÜDÜR V.
DAĞITIM:
Gereği:
– ADALAR BELEDİYE BAŞKANLIĞI
– İSTANBUL BÜYÜKŞEHİR BELEDİYE BAŞKANLIĞI
İmar ve Şehircilik Daire Başkanlığı
Koruma Uygulama ve Denetim Müdürlüğü
Bilgi:
______________________________
Yaz Tarifeleri Başlıyor…
07:30 HEYBELİADA-BÜYÜKADA
08:45 BÜYÜKADA-HEYBELİADA
09:30 BÜYÜKADA-HEYBELİADA
10:30 BÜYÜKADA-HEYBELİADA
11:30 HEYBELİADA-BÜYÜKADA
12:30 HEYBELİADA-BÜYÜKADA
13:30 BÜYÜKADA-HEYBELİADA
14:15 HEYBELİADA-BÜYÜKADA
15:00 BÜYÜKADA-HEYBELİADA
15:45 HEYBELİADA-BÜYÜKADA
16:30 HEYBELİADA-BÜYÜKADA
17:00 BÜYÜKADA-HEYBELİADA
SAATLER GÜZERGAH
07:50 BURGAZADA-KINALIADA ***
16:30 BURGAZADA-KINALIADA
17:30 KINALIADA-BURGAZADA
20:00 KINALIADA-BURGAZADA
09:00 09:35 09:20
18:00 18:20 18:35
17:20 17:35 17:55
18:25 18:40 19:00
07:45 08:00 09:00
09:30 09:45 10:45
14:30 14:45 15:45
16:00 16:15 17:15
17:15 17:30 18:30
18:15 18:30 19:30
KABATAŞ KALKIŞ (DEPARTURE) HEYBELİADA VARIŞ (ARRIVAL) BÜYÜKADA VARIŞ (ARRIVAL)
09:30 10:30 10:45
10:30 11:30 11:45
11:50 12:50 13:05
13:30 14:30 14:45
16:00 17:00 17:15
18:15 19:15 19:30
HAFTAİÇİ UYGULANACAK TARİFE
BURGAZADA (KALKIŞ) KINALIADA (KALKIŞ) KABATAŞ (VARIŞ)
07:00 07:15 08:00
14:05 14:20 15:05
16:45 17:00 17:45
18:15 18:30 19:15
KABATAŞ (KALKIŞ) KINALIADA (VARIŞ) BURGAZADA (VARIŞ)
09:00 09:45 10:00
10:00 10:45 11:00
16:30 17:15 17:30
18:15 19:00 19:15
HAFTASONU UYGULANACAK TARİFE (PAZAR)
BURGAZADA (KALKIŞ) KINALIADA (KALKIŞ) KABATAŞ (VARIŞ)
07:15 07:30 08:15
08:15 08:30 09:15
14:00 14:15 15:00
15:00 15:15 16:00
16:55 17:10 17:55
18:15 18:30 19:15
KABATAŞ (KALKIŞ) KINALIADA (VARIŞ) BURGAZADA (VARIŞ)
09:00 09:45 10:00
10:00 10:45 11:00
11:15 12:00 12:15
12:15 13:00 13:15
16:15 17:00 17:15
18:15 19:00 19:15
http://www.mavimarmara.net/listele_yuk.asp
2012 BAHAR YÜK TARİFESİ ( PAZAR GÜNLERİ HARİÇ HERGÜN YAPILIR)
BOSTANCI KALKIŞ BÜYÜKADA VARIŞ HEYBELİADA VARIŞ BURGAZADA VARIŞ KINALIADA VARIŞ
08:00 08:45 09:10 09:35 10:00 *
09:30 10:15 10:40 11:05 11:30
12:30 13:15 13:40 14:05 14:30
14:00 14:45 15:10 15:35 16:00 *
* 19/03/2012 TARİHİNE KADAR YAPILMAZ.
Yük seferlerimiz ile ilgili ayrıntılı bilgiyi 444.20.39 nolu müşteri hizmetleri numaramızdan öğrenebilirsiniz.
KALKIŞ KALKIŞ VARIŞ
07:45 (M) 08:00 09:00
09:30 (M) 09:45 10:45
14:30 (D) 14:45 15:45
16:00 (D) 16:15 17:15
17:15 (D) 17:30 18:30
18:15 (D) 18:30 19:30
KABATAŞ HEYBELİADA BÜYÜKADA
KALKIŞ VARIŞ VARIŞ
09:30 (M) 10:30 10:45
10:30 (D) 11:30 11:45
11:50 (D) 12:50 13:05
13:30 (M) 14:30 14:45
16:00 (D) 17:00 17:15
18:15 (M) 19:15 19:30
Kişi başı 5 TL dir.
NOT : Yolcu sayısına ve ya hava muhalefetine bağlı olarak ek seferler düzenlenebilir ya da seferler iptal edilebilir. Seferlerle ilgili kesin bilgi almak için Dentur Avrasya Kabataş İskelesini Arayabailirsiniz İrtibat Tel : (0 212) 244 01 76
HAFTA İÇİ
Yalova 07:00 16:00
09:00 16:00
ADALAR – YALOVA
HAFTA İÇİ
Heybeliada 09:00 18:00
Büyükada 09:15 18:15
HAFTA SONU (Cumartesi, Pazar)
Heybeliada 11:00 18:00
Büyükada 11:15 18:15
Subject: Fwd: Büyükada’da Waldorf Pedagojisi-çocukların neye ihtiyacı var?
Date: May 29, 2012 12:13:18 PM GMT+03:00
To: adalar.postasi@gmail.com
Çocukların neye ihtiyacı var?
« Çocuğu saygıyla karşılamak, sevgi içinde büyütmek, özgürlük içinde bırakmak… »
Düzenleyen: Eğitim Sanatı Dostları adına,
Birgül TAŞTAN MERİÇ
Ada Dostları ne demişti?
Adalar’da #kentsuclari
Subject: [Heybeliada horon şenliği] haydin horona:)
Date: May 30, 2012 2:41:47 AM GMT+03:00
To: adalar.postasi@gmail.com
haydin horona:)
3 HAZİRAN HEYBELİADA HORON GÜNÜ
______________________________

@ADALARPOSTASI
Elif Sezgin:“[Heybeliadalı Mutantlar] Sevgi dolu ve yumuşacık canlılar, doğaya ve iyiliğe inanırlar,” http://www.milliyet.com.tr/bu-bebekler-oyuncak-degil/pazar/haberdetay/27.05.2012/1545560/default.htm
Milliyet, 27.5.2012
Aydil Durgun
http://www.milliyet.com.tr/bu-bebekler-oyuncak-degil/pazar/haberdetay/27.05.2012/1545560/default.htm
Bu bebekler oyuncak değil
Sanat yönetmeni olarak çalıştığı reklam ajansından “Benim yapmak istediği şey bu değil” diyerek ayrılan Elif Sezgin el emeği, göz nuru, her birinin hikayesi olan bebekler yapıyor. /Bu bebekler oyuncak değil
Kaşif Diego, araştırmacı ve müzisyen Moguu, hayatta kalmayı başarmış tek dinozor Dino, 499 yaşındaki denizler kaşifi Fuu… Bu röportajda bana eşlik eden, Elif Sezgin’in elleriyle hazırladığı ve her birine birer hikaye yazarak can verdiği mutantlar bunlar. Fotoğraf çekimi için onları çantalardan çıkarıp merdivenlere dizdiğimizde epey ilgi çekiyorlar haliyle. Belki de torunu için bir tane almak düşüncesiyle “Ne güzel oyuncak bunlar, Calliou’ya rakip olurlar vallahi!” diye yanımıza yanaşan amca yanılıyor. Çünkü bunlar birer oyuncak değil. Ama çocuğuna veya torununa almak isteyen varsa da hiç durmasın çünkü mutantlar yaratıcısı Sezgin’in sözleriyle “Sevgi dolu ve yumuşacık canlılar, doğaya ve iyiliğe inanırlar”.
“Taksim’de Haccopulo Pasajı’nda Aponia Store ve Kadıköy’de Vintage Records’dan satın alınabiliyor. Fiyatları 50-150 TL arası. Bunlar koleksiyonluk parçalar. Ben de isterim 10 liraya satayım ama maliyeti kurtarmıyor abla! (gülüyor).”
Böyle bebekler yapmayı nasıl başladınız?
İnternette gezerken ‘sockmonster’ denen çoraptan yapılan bebekleri gördüm. Çorapların içini doldurup üzerine düğme falan dikip yapılıyor. İlk onlardan yaparak başladım. Sonra baktım evde eski, pedallı bir dikiş makinası var, dikmeye başladım. Ayrıca bunların hepsine hikaye yazdıp birer kitapçıkta topladım. İllüstrasyonlarla hikayelerini anlatıyorum. Her birinin yaşadığını düşünüyorum ben hayal dünyamda. Öyle bir insanım ben hayal kurmayı seviyorum. Kendime kendime konuşurum, televizyonla, bilgisayarla konuşurum (gülüyor).
Çocuklar mı yetişkinler mi alsın istersiniz? Kimleri düşünerek yaptınız?
Benim gibi manyakları düşünerek yaptım (gülüyor). Aslında pek çocuk için değil. Zaten oyuncak değiller. Ben burada bir şey anlatmaya çalışıyorum. Bunlar dünyada yaşayan canlılar ve dünyaya, doğaya değer veriyorlar. İnsanların her şeye sahip olma isteğini, bencilliğini anlamıyorlar. /Nasıl tepkiler aldınız?
Herkes çok beğeniyor ama pahalı diyorlar. Çünkü herkes Çin’de üretilen şeylere 15 lira vermeye alışmış.
Türkiye’de çok yok değil mi o koleksiyonerlik kültürü. Mesela action figure’ler için de “Çok pahalı, oyuncağa o kadar para verilir mi?” denir…
Evet, maalesef öyle… Aslında internet üzerinden yurtdışına da satmak istiyorum. O yüzden İngilizceleri de var kitapçıkların. Türkiye’de el emeğine yeterince değer verilmiyor, el emeği iş yapan çok fazla insan var. Ne yazık ki Türkiye’de insana değer verilmediği gibi, insanın elinden çıkan şeye de değer verilmiyor. Yurtdışında ‘art doll’ diye bir sanat kategorisi var, sergilerini açıyorlar. Ben de ileride açmak istiyorum.
Karakterlerden seçmeler:
Moguu: Hikâyesini arkadaşımdan esinlerek yazdım. Ses ve müzikle ilgileniyor kendisi. Sesleri dinlemeyi seviyor. Çirkin olduğu için insanlar tarafından dışlanıyor. Tarihteki gerçek olaylar ve karakterler de var hikayelerde. Mesela Moguu, Della Suda Faik Paşa adlı meşhur bir kimyagerin eczanesine gramafon getirdiğini duyuyor. Gerçekten de böyle bir adam var. Bu kimyagerin eczanesinde çalışıyor. Sonra Eminönü’nde ses kaydeden Darby adında bir adamla tanışıyor. Bu adam da gerçekten İstanbul’da ilk ses kaydeden adamlardan bir tanesi.
Diego: Kristof Kolomb seyir halindeyken Bermuda Şeytan Üçgeni’nden geçiyor. Burada daha önce değişik olaylar olduğunu da biliyor. Kaptan köşkünde etrafa bakınırken önlerinde bir tane geminin battığını görüyor. Gemi batınca bir tane Diego çıkıyor suyun üzerine. Efsaneye göre Bermuda Şeytan Üçgeni’nde pararlel evrenler kesişirmiş ve her batan gemiye karşılık bir Diego dünyaya geliyor. Diego Kolomb ile birlikte dünyayı geziyor. Sonra batılılıların yerlilere çok kötü davrandığını görüp kendini bir adaya kapatıyor.
Orhan Boran da artık yok: Yuki’den kırk yıl sonra…
Biz ne bilelim o zamanlar, kimmiş Dr. Hikmet Boran. Ne bilelim, 14 Mart’ın Tıp Bayramı olduğunu ki, nedenini merak edelim. Biz heyecanla oturup radyonun başına, Orhan Boran ve Yuki başlasın diye bekleyen çocuklardık. Beklerken, nadiren Behice Boran adını duyduğumuz ajans haberlerine denk gelmişsek, sıkıntıdan patlardık. Birini duymamıştık bile, biri babamızın çıt çıkarmamızı yasakladığı ajans haberlerinin parçası olarak bir an önce bitmeliydi, üçüncüsü evimize en sevdiğimiz arkadaşımızın oynamaya gelmesiydi.
Biz ne bilelim o zamanlar, çocuklar da büyür, roller ve sıralamalar değişirmiş. Hele hele ne bilelim, her kuşağın çocukları, farklı büyürmüş.
Biz, yaşından çok fazla büyüyüp, ajans haberlerinde çıt çıkarttırmayan babasıyla yaşıt garip çocuklar olduğumuzda, Boran’lardan Behice’yi eleştirel gözle takip eder olacaktık. Boran’lardan Hikmet, biraz daha büyümemizi, tecrübe kazanmamızı, yeni yetme hovardalığından çıkmamızı bekleyecekti 14 Mart’ı anlamlandırabilmemiz için. Boran’lardan Orhan ise, bize küsecek, Yuki’yi elinden tutup gidecek, yeni çocukların arkadaşı da olamayacaktı.
Biz ne bilelim o zamanlar, büyüdükçe silinen izler, daha da büyüdükçe derinliklerden çıkıp gelirmiş, kendisini unutturan şeylerde bile payı olduğunu başa kakarmış…
Bir bayrak yarışı gibiymiş meğer Yuki. Ablamlardan devralmışım, daha küçüklere devretmişim ben örneğin. Ne ki, kötü bir takımmışız, bayrağı devralanla aynı koşuyu sürdürdüğümüzü unutuvermiş, yarıştan kopmuşuz. Çok yıllar sonra bir araya geldiğimizde, o hepimizin elinin değdiği bayrağı, o mükemmel koşuyu anarken bulunca kendimizi, anlamışız birşeyleri. Biz yaşlanmışız, Yuki hiç büyümemiş, hep o afacan kalmış. Biz yaşıyormuşuz ama, Yuki çoktan ölmüş. Geç kalmışız, çok geç. Teselliyi, Yuki dediğimiz an çocukluğumuza dönebilme becerimizde, o unuttuğumuz ama belli ki yitirmediğimiz şeyde bulmuşuz.
“Öyle Bir Geçer Zaman ki” dizisi için, küçük Osman’ın Yuki dinlerken gösterileceği sahnede kullanılacak bir ses kaydı aranıp bulunduğunda, o kısacık kaydın kırk yıl sonra ezberimizde olduğunu görerek şaşırmanın bir karşılığı olsa gerek. Nedir o?
Biz ne bilelim o zamanlar, çocukluğumuzu çatan atmosferin bütün bileşenlerini ayrıştırmayı.
Boran’lardan Behice yok artık. Onunla bir bilinç, bir mücadele, o büyük günlerin büyük savaşçısı, sosyalizmin taşıyıcısı ayrıldı aramızdan. Çok daha önceydi, Boran’lardan Hikmet’in gidişi. İstanbul işgal altındayken, okullarının yıldönümününde iki kule arasına astıkları bayrakla ayaklanmayı ilan eden Tıbbiye öğrencileri, Sivas kongresinde, Mustafa Kemal’e, mandayı kabul ederse onu da vatan haini ilan edeceklerini bildiren delegeleri Dr. Hikmet yok artık. O Boran’ın oğlu, Orhan Boran da bugün çekildi sahneden.
İlk iki Boran’ın, Türkiye için, siyasal saflaşmalar için, bir halkın kaderi için taşıdığı önem, oynadıkları rol bugün için çok açık. Ya oğul Boran nedir ki, bu açıdan bakıldığında?
İlk iki Boran’ın, davalarını üstlenenler, sürdürenler, yaşamlarını rehber kılanlar var bugün. Ya Orhan Boran ne bıraktı ki?
Biz ne bilelim, nedir büyümenin, siyasal erginliğin diyalektiği…
Baktığınız zaman, bıraktık Boran’lardan Behice’nin yanından bile geçemeyişini, ondan hiçbir pay taşımazlığını, babası olan Boran’dan tevarüs etmiş bir niteliği de yoktur Orhan Boran olgusunun.
“Hanımefendiler, beyefendiler” hitabını hiçbir kitle karşısında dilden düşürmeyen zarafet, müthiş bir akıcı ve düzgün konuşma ustalığı, “talk-show”un, “stand-up”ın ülkemizdeki öncülüğü, bir büyük beyaz mendille sembolize edilmiş, peşkir geleneğinin temizlik duygusuyla buluşması…
Biz ne bilelim, bir gün, bu en ufak bir yanımızdalık siyasal tınısı içermeyen, bu yönüyle silik bir yaşam sona erdiğinde, gözü yaşaran koca koca adamlar, kadınlar olacağımızı…
Orhan Boran’ın ölümü, bize neredeyse 40 yıl önce ölmüş başka birini hatırlattığı için olabilir içimizin sızlaması. Yuki’li anılar üşüştüğü için. Şişko Nuri, Aferin Necdet, Salça Stelyo, Hatçanım Teyze, Tombik Can, mahallecek bir saygı duruşuna katılmaya çağırdığı için. Üzgün bir kayınbirader, bir kaynana için.
Orhan Boran’ın ölümüyle, çocukluğumuza döndüğümüzdendir, oradaki izlerin nakşedildiği zihnimiz diri olduğundandır, bu bir parçamız eksildi duygusu. Bunu yapamayanlar, ya da yaşamamışlar için, anlaşılamaması yazık ki çok doğaldır.
Alt tarafı, biraz hızlı döndürülen teyp bandıdır Yuki’ye can veren. Altan Erbulak usta eliyle resmedildiğinde, Orhan Boran tarafından imgelemi zorlayan bir tip olarak tarif edildiğinde bile yaşanmamış bir yabancılaşma dikildiyse çocukların önünde, belki bu yüzden, dergisi, programı kadar tutulmadıysa, her çocuk, o ince sesin sahibini kendisi gönlünce belirlediğinde onu daha yakın bulduysa, bunda bir mana vardır.
Ne kadar gerçeküstü olursa olsun, bir resmediliş, bir somutlanış, hayal edilenin kısıtlanması anlamına gelir. Bir teyp bandı marifetiyle, bir yaratık, bir mahalle canlandırılarak çocukluğumuzun hayallerini besleyen bir programın sahibi olarak Orhan Boran’ın, biyografik öyküsünün yabancılaştırıcı etkisi de budur.
Ama çocuk zihni uçucudur işte. Gözünü kulağını kapatır gerçekliğe, hayallerini onun yerine geçirmeyi becerir. Bir kırık dal parçasının şahlanan küheylan olmasıdır çocukluk. Bu yüzdendir bizim kuşakta Yuki’nin ardından gözyaşı. Orhan Boran değildir ölen.
Biz ne bilelim o zamanlar, Yuki, radyodaki bir program değilmiş. Annemiz, babamız, kardeşlerimiz, büyükannelerimiz, ailemizmiş bir radyonun cılız ışığına bizi çeken. Mahallemizmiş. Bayram sabahları, nohut akşamlarıymış. Galete yiyen kedimizmiş. Bakkala borç, kasaptan tartıya gelmez kıymaymış. Emekli maaşı, tezgâhtar kızlıkmış. Bilyelermiş, uçurtmalarmış. Burunda sümük, bir numara tıraştaki yarık çizgisiymiş. Kapkara ayakta beyaz plastik pabuç iziymiş Yuki meğer. Biz ne bilelim, Yuki, Aferin Necdet, Şişko Nuri, kanlı canlı sokak arkadaşlarımızdanmış…
Yuki, bizi maceralara sürükler, güldürürken, Orhan Boran da mahallemizin insanlarını güldürür, geçim gailesinden bir nebze olsun uzaklaştırırdı. Radyo öldü önce, sonra yüzler asıldı, “renklendikçe” dünya… Öldüler hep… /İşte ölümlerinden neredeyse kırk yıl sonra bir kez daha öldüler. /İşte ölümlerinden neredeyse kırk yıl sonra bir kez daha anımsandılar.
Biz ne bilelim ki, Boran’lara Yuki’lerden geçip gelen bir kuşak olarak, bugün bir biyografiye değil, artık yok bir çocukluğa ağlayacakmışız…
– Yuki, bak adamcağız kendi horultusundan uyanıyormuş, ne yapsın?
– Yan odada yatsın…
______________________________
Fayton kuyruğu nereye kadar?
İspark Atları Mikroçip ile İzleyecek
BAŞKAN FARSAKOĞLU’NA ÖDÜL
9. HRGL’LİLER GÜNÜ
için
HRGL Öğretmenleri tarafından hazırlanan slayt gösterisi…
Galatasaray Şampiyonluk Kutlaması’na davetlisiniz!…
Yeri: Büyükada Saat Meydanı’nda,
Saati: 3 Haziran 2012 Pazar, 20:45-23:45


Çapkın Fedon eşine döndü
Cumhuriyet- Dergi 20.05.2012
Murat İlem
Atina’da İstanbullu bir gazete
İstanbullu bir Rum olan Athinodoros Çukatos, 1964 yılında “Makarios’un casusu” suçlamasıyla sınır dışı edilir. Yunanistan’a gider Çukatos, ancak bu durumu hazmedemez ve kendisi gibi haksızlığa uğrayan Rumların sesini duyurmak için bir gazete çıkarmaya karar verir. “Politis” bugün sadece Yunanistan değil dünyadaki tüm Rumların Türkiye konusundaki gözü kulağı.
Evden çıkıp röportaj için Atina merkezine giderken bu tirajı küçük ancak etkinliği büyük olan gazetenin kaderini düşünüyordum. 1988’de Yunanistan’a ayak bastığımdan beri bu gazeteyi sürekli izler ve Rumların büyük ilgi gösterdiği gazetenin kimler tarafından çıkartıldığını, nasıl bu kadar etkin ve güçlü olduğunu düşünür dururdum. Zaman içinde tabii ki net bilgiler edindim. Şaşırdım dersem yalan olur, çünkü Yunanistan ve dünyadaki binlerce İstanbullu Rum’un Türkiye konusunda gözü kulağı olan “Politis” gazetesinin doğumunda göbek bağını yine Kıbrıs konusu kesmiş.
Athinodoros Çukatos, İstanbullu bir Rumdur. 1964 yılında Kıbrıs konusunun yeniden gerginliğe yol açtığı bir dönemde “Makarios’un casusu” suçlamasıyla sınır dışı edilir. Yunanistan’a gelen Çukatos, aylarca kendisi gibi sınır dışı edilen binlerce Rum’un uğradığı haksızlığı bir şekilde nasıl dile getirip, seslerini nasıl duyurabileceğini düşünür. Sonunda bir gece Markos Kalumeno ve Temistoklis Hacıdimitriu ile oturup gazete çıkartma kararı alırlar. İsim konusunda hiç sıkıntı çekmezler, onlara göre gazetenin adı bellidir; “Politis”. Kısa zamanda hazırlıklar yapılır ve 6 sayfalık siyah-beyaz gazete okurla buluşur. İmkânsızlıklar nedeniyle sadece sayfa sayısı az değildi, kâğıt ve mürekkep de ucuzundan kullanılıyordu ama gazete bir anda Yunanistan’daki Rumların Türkiye konusundaki gözü kulağı olmayı başardı.
Bağımsız, hür ve aşırı uçlara uzak
Sonraki yıllarda üç ortağın yolları ayrılır, ancak Athinodoros Çukatos bu gazeteyi yürütmekte kararlıdır. Büyük zorluklar içinde 1989 yılına kadar gelir, bu kez yardımına gelini Pepi Çukatos yetişir. Onun da dedeleri Anadolu’dan göç etmişlerdir. Kendisi Yunanistan’da doğmuş ancak Türkiye’ye olan ilgisini hiç kaybetmemiş. Kitapçılık ile uğraştığı için mesleğe çok da yabancı değildir. Pepi Çukatos, Politis gazetesinin bayrağını eline alır almaz sayfa sayısını ve gazetenin etkinliğini nasıl arttırabileceğini araştırmaya başlar. “İstanbullu değilim ancak bu insanlara daha fazla nasıl yaklaşabilirim sorusu günlerce beni meşgul etti” diye anlatıyor o günleri. Ve kısa zamanda İstanbullu Rumların sevgisini kazanmayı başarır. Sebebi basittir; ilk aşamada başına geçtiği gazeteyi Yunanistan’daki siyasi yelpazenin hiçbir yerine yerleştirmeme kararı alır. Bağımsız, hür, aşırı uçlara uzak, düşmanlık ve kin beslemeyecek yayınlarla hedefine kısa zamanda ulaşır. Rumlar, ilgilerini çeken Politis gazetesinin bu politikasına maddi anlamda destek vermeye başlarlar.
Gazetenin bugün 3 bin 500 abonesi var, ancak Yunanistan’daki kriz nedeniyle o da zor bir dönem geçiriyor. Neredeyse hiç kâr etmeden 5 çalışanı ile Rumlarla ilgili haberlerini vermeye devam ediyor. Bu noktada Pepi Çukatos, “Biraz maddi anlamda destek görsek, bugün 32 sayfa olan bu gazeteyi pırıl pırıl renkli hale getirip, haber anlamında daha da doldurabiliriz” diyor. Oğlu Dimitri Çukatos’un hedefi ise ilk aşamada gazeteyi internet ortamına aktarmak. Gazetenin bir diğer temel direği ise Stathis Arvanitis. O hem Rumlarla ilgili tüm etkinlikleri izlerken, diğer taraftan Türkiye’deki Rumları ilgilendiren tüm haberleri derleyip, Yunancaya çevirerek sayfalara aktarıyor. Diğer elemanlar ise tüm İstanbullu Rumlar. Kendilerini konu alan haberleri resimli ya da yazılı olarak gazeteye iletmekten büyük keyif alıyorlar. Üstelik bir eve giren gazeteyi okuyan kişi kısa zamanda diğer dostuna elden iletip onun da okumasını sağlıyor. Bu şekilde Politis gazetesinin okunma oranı on binleri aşıyor. Üstelik tüm dünyadaki abonelerine ulaşıp, bulundukları ülkelerde sesini ve gücünü arttırarak sürdürüyor.
Bugün artık Politis gazetesi duvarlarını süsleyen onlarca ödül ve destek şiltleri ile İstanbullu Rumların kalbinde yerini almış durumda. Gazetenin sahibi Pepi Çukatos ile oğlu Dimitri Çukatos ise bu desteğe layık olmalarının verdiği mutlulukla her gün yeni haberler peşinde koşarak, sayfalarını renklendirmeye çalışıyorlar.
Kısaca tirajı küçük, kendi büyük “Politis” gazetesinin yaşayabilmesi hem Türkiye için hem de Yunanistan için çok önemli. Ankara ve Atina’daki yetkililerin bunu kısa zamanda fark etmeleriyle dostluk bağının ipleri bir kez daha güçlenecek…
Milliyet, 30.5.2012 01:00
MUSTAFA SÖYLEMEZ HAYATINI KAYBETTİ
Sedef Adası’nda bir davetten Ataköy Marina’ya dönen içinde kaptan, yardımcı kaptan ve iki yolcunun bulunduğu tekne Büyükada Kurşunburnu mevkiinde kayalıklara çarptı. Çarpmanın etkisiyle alabora olan teknenin içinde bulunan Söylemezoğlu Meşrubat’ın sahibi ünlü işadamı Mustafa Söylemez hayatını kaybetti. Teknede bulunan Söylemez’in arkadaşı Ethem Karaoğlu, Tekne Kaptanı Alaattin Çağıral ve Yardımcı Kaptan Ali Aydın yaralandı.
Balıkçılar tarafından kurtarılan yaralılar hastanelere sevkedilirken, Söylemez’in cansız vücudu yaklaşık 1 saat sonra sahil güvenlik ekiplerince denizden çıkartılarak, morga götürüldü. Yaralılar Ethem Karaoğlu ve Alaattin Çağıral, Kartal Lütfü Kırdar Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne, Ali Aydın ise Büyükada Devlet Hastanesi’ne kaldırıldı. Yaralıların durumlarının iyi olduğu öğrenilirken, Karaoğlu tedavisinin ardından hastaneden taburcu edildi. Karaoğlu ve Söylemezoğlu’nun kaza olduğu sırada Ataköy Marinada bekleyen makam şoförü, süren soruşturma kapsamında Deniz Polisi Teknesiyle Büyükada’ya götürüldü. Teknenin suya gömüldüğü öğrenilirken, polisin kazayla ilgili incelemeleri sürüyor.
Mustafa Söylemez’in ölüm haberini alınca…

Twitter, 25.5.2012 18:13
@ozcanyuksek
Burası Heybeli dizifilm arabaları her yerde. Oldu mu simdi!
http://pic.twitter.com/SlgKEjEH
ADALAR POSTASI tarafından retweetlendi
Twitter, 25.5.2012 6:22
@mehmetesen
BURGAZADA’DA YOLLAR ÇÖKÜYOR, BELEDİYE DUYARSIZ!
Ada’da yollar denize kayıyor, büyük çukurlar tehlike saçıyor.
http://pic.twitter.com/t320eM7i
Twitter, 26.5.2012 0:31ADALAR POSTASI
@ADALARPOSTASI
@mehmetesen Evvel zemandan beri kanun hükmüyle motorlu araç seyrinin yasak olduğu Ada sahillerinde otoban asfaltının işi ne? Hele de işçiliğe kitakse!
)O(
Twitter, 26.5.2012 8:08Jale Özgentürk
@jaleozgenturk Adada sabah…
@ Burgazada Vapur İskelesi http://instagr.am/p/LE9kT8J1V0
ADALAR POSTASI tarafından retweetlendi
Twitter, 26.5.2012 14:11selimkesen
@selimkesen
Adalar’da kentsel dönüşüme hayır! Aslında hiçbir şeyi dönüştürmeseler daha iyi ya! #adalaradokunma ADALAR POSTASI tarafından retweetlendi
Twitter, 27.5.2012 15:17
@mujdemisirli
Heybeliada sahilden 1 torba dolusu plastik atık toplayan kızımın,tabiat anadan tek istegi pembe ve mor renkli kelebek görmek.Umut doluyuz :)
ADALAR POSTASI tarafından retweetlendi
Twitter, 27.5.2012 18:10İdilSivritepe
@Hahuhu14
Adalar’dan dönüyoruuz.. @vccanbolat @ Heybeliada
http://instagr.am/p/LInbxWBRSI
ADALAR POSTASI tarafından retweetlendi
Twitter, 28.5.2012 1:27
ADALAR POSTASI
@ADALARPOSTASI
Yılın ilk ateş böceği!…
Yağmurdan kaçmış, dolanıyor evin içinde…
)O(
Twitter, 28.5.2012 14:07fug design-fg
@sufidelya
Just posted a photo @ Heybeliada
http://instagr.am/p/LKwUTJOiJb
ADALAR POSTASI tarafından retweetlendi
Twitter, 28.5.2012 18:37İstanbul Büyükşehir
@istanbulbld
Adalar’ın atları kaderine terk edilmeyecek.. Atların sağlık durumlarından çalışma koşullarına kadar herşey artık mikroçiple takip edilecek.
ADALAR POSTASI tarafından retweetlendi
Twitter, 28.5.2012 18:44kedi
@martikedi
Yılların Nevruz Mevkii sokağı, olmuş Bahar sokak…
ADALAR POSTASI tarafından retweetlendi
Twitter, 29.5.2012 1:06fug design-fg
@sufidelya
Just posted a photo @ Heybeliada Değirmen Burnu
http://instagr.am/p/LL70oqOiNZ
ADALAR POSTASI tarafından retweetlendi
Twitter, 29.5.2012 3:29semih tugay aydin
@smhtgyAYDIN
from büyükada http://instagr.am/p/LL-kr2n8V8
ADALAR POSTASI tarafından retweetlendi
AlpAcr
@istanbulbld @ADALARPOSTASI 07:35 Büyükada-Heybeliada-Kabataş ekspres vapurumuzu geri istiyoruz. Bizim işçi vapurumuzu kimse alamaz!
Twitter, 29.5.2012 15:57
@mozturk34
Adalar at ahırlarında hummalı bir çalışmamız var atların aşıliyor. Saglik taramasından geçiriyor ve mikroçip takiyoruz
http://pic.twitter.com/TO3rMLtO
Twitter, 29.5.2012 16:14
@ADALARPOSTASI
Kapı önünü mesken tutan diğerleri misali KaraKız da AKPartili! Ne doğum kontrolü ne kürtaj, 4+4+4’le yandık aman aman!
http://pic.twitter.com/AFLHWchN
Twitter, 29.5.2012 21:31
@ozlemkocan
Heybeliada http://instagr.am/p/LOH_eayrfI
Bir Cevap Yazın