1902 senesi yaz mevsimini Adalar’da geçirmeleri mahzurlu görüldü…
[…] Şirketi Hayriye vapurları pek muntazam işliyordu. Bahriye Nezâreti’ne bağlı olan İdare-i Mahsusa vapurları Marmara sahilleri ve Adalar’a gidip geliyordu.
Vapurlar yandan çarklı idi. Elektrik tenviratı hiçbir yerde yoktu. Ezani saat kullanılmasının bir faydası vardı: Gezme saati değişmezdi. Karanlık basınca herkes evine avdet etmiş bulunuyordu.
[…] Erkekler, kadınlara nispetle daha sıkı bir baskı altında idiler. Birkaç kişi olurlarsa serbest toplanamazlardı. Vükelâ ve yüksek memurlar, makamlarından başka yere serbest gidemezlerdi. Yazın aileleriyle birlikte Boğaziçi’nde, Marmara sahilinde yahut Adalar’daki sayfiyelerinde ikamet ederlerdi.
1902 senesi yaz mevsimini Adalar’da geçirmeleri mahzurlu görüldü.
Vükelânın kimi kışlık konaklarında kaldı, kimi Boğaziçi’nde birer yalı kiraladı. Bu yasak üç sene devam etti. Bir rivayete göre hanımların Adalar’daki kıyafetleri fazla açık sayılmış… Evvelden beri, Adalar’da, Kadıköy ile civarında yeldirme ve başörtüsüyle gezerlerdi. Boğaziçi’nde çarşaflı gezilirdi. Yaşmak modası geçmek üzere idi. Ancak cuma ve pazar günleri, ilkbaharda Kâğıthane’de arabayla ve yazın Göksu’da kayıkla gezenler yaşmaklanırlardı. Sarayda yaşmak mecburi idi.
Hanımların çarşaflı ve yüzleri peçeli gezmelerinden dolayı Sultan Hamid’in canı pek sıkılmıştı; kat’i surette yasak etti. Yaşmak ve feracesi olmayan kadınlar, çarşafın pelerinini omuzlarına indirdiler, başlarını örttüler. Fakat modayla kim başa çıkabilir? Meşhur bir söz vardı: “Padişah yasağı üç gündür.” Dördüncü gün yüzler peçelendi, pelerin başa örtüldü. […]
Seniha Sami Moralı
_______________*
Seniha Sami Moralı, “Sultan Hamid Devrine Ait Hatırladıklarım”, ?, (?.?.19??)62-68.
Bir Cevap Yazın