Adalar İlçesi 1/1000 ölçekli imar planı masaya yatırılmıştır…
Askıya çıkmadan önceki son aşamada “İstanbul V Numaralı Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu”nda ve “Çevre ve Şehircilik Bakanlığı”nda masaya yatırılmış Adalar İlçesi 1/1000 ölçekli imar vs. planı, Adalar’ı korumaktan çok Adalar’ı turizm, inşaat ve motorlu araç serbestisiyle yağmaya açma planı olduğu 1/5000 ölçekli plandaki yanlışlar ve son beş yıldır bu planı dahi aratacak imar ve uygulama ihlalleriyle “koruma” yerine “korumayı kaldırma” gidişatını göstermektedir. İşin trajik yanı Adalar İlçesi olabilecek her türlü statüde SİT alanı ilan edildiği günden beri her türlü tahribata kurban gitmektedir.
Her türlü SİT konumuyla Adalar’ı korumak ancak büyük bir titizlikle ilgili yasa ve kuralları uygulamak kültüründe olabilecek bir uygarlık düzeyi gerektirirken siyasi partilerin tümünün kültür ve uygarlık yerine, en hızlı yoldan kamuya ait herşeyi paraya çevirmek tutkusuyla SİT alanlarını da yağmaya açmak dışında bir zihniyeti yoktur ve işte CHP yönetimindeki ilçe belediyesinin meclisinden bu 1/1000 ölçekli planın geçmiş olması da niyetin, hedefin ve harekâtın aynen bu olduğunu göstermektedir.
Şimdiden ucu görünen plan not ve hükümlerinin, hatta kimi paftaların bütününün ne olduğu ancak bu plan askıya çıkıp da tüm dosyaları ve paftalarıyla birlikte görülünce anlaşılacaktır. İBB ve Adalar İlçesi’nin belediye meclislerinin onayladığı ve bugün artık Koruma Kurulu ve ÇŞB’nın onayı aşamasında bulunan planın hazırlanışında Adalar İlçesi halkının, bu ilçeyle ilgili dernek, vakıf, meslek odaları ve benzeri kuruluşların hiçbirinin hiçbir şekilde bu planla ilgili bilgisi ve katkısı olmamıştır. Türkiye’deki tepeden inme baskıcı, uyutmalı aldatmalı yönetim anlayışı ve icrası açısından ne siyasi partiler arasında, ne de iktidar ve muhalefet arasında fark olmadığını İstanbul’un bu en küçük ilçesi Adalar’daki yerel siyaset seyrinde mükemmelen görmek mümkündür.
Adalar Belediyesi’nin “katılım sağlanmıştır” iddiası
Basın ve medyada çıkan haberler üzerine Adalar Belediyesi Başkanlığı yayımladığı bir duyuruda (bkz. Adalar Belediyesi, Basına ve Kamuoyuna Duyurulur, 27.8. 2017.)
[…] Planlama sürecine halkın, sivil toplum kuruluşlarının ve uzmanların katılımının sağlanmadığı ve görüşlerinin alınmadığı iddiaları kabul edilemez […] Adalarda yaşayan halkın, meslek odalarının ve sivil toplum örgütlerinin görüş ve önerilerinin alınması amacıyla planlama çalışmasının iki farklı aşamasında, sınırlama olmaksızın katılıma açık, ilan edilerek duyurulan katılım toplantıları, 22.01.2014 ve 26.11.2015 tarihlerinde gerçekleştirilmiştir. Bu toplantıya bütün adalar halkı, sivil toplum kuruluşları, meslek odaları ve üniversiteler davet edilmiş ve katılım da sağlanmıştır. Plan yapım süreci devam ederken de plan hakkında bilgi almak için Belediyemize gelerek gerek akademisyen olsun gerek sivil toplum kuruluşu gerekse adalı vatandaşımız her zaman kendilerine bilgi verilmiştir. […]
Kötü bir belediye müsameresi
Adalar Belediyesi, Adalar 1/1000 ölçekli Koruma Amaçlı Nazım İmar Planı’nı (KANİP) iki kez (22.01.2014 ve 26.11.2015 tarihlerinde) aldatmaca olarak halka sunmuş, bu sunumların ikisi de olması gerektiği gibi yasa ve mevzuatın zorunlu kıldığı şekilde olmamış ve hiçbir şekilde ilgili mevzutta tanımlandığı gibi ciddi bir davet, çağrı, bilgilendirme, incelemelere olanak tanıma ve ancak bunlardan sonra yapılabilecek bir toplantı, tartışma, karar, tutanak ve sonuçları ilan şeklinde yapılmamıştır.
Yasaların ve ilgili mevzuatın zorunlu kıldığı şekil şudur:
Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından hazırlanan ve 26.07.2005 tarihinde yürürlüğe giren “Koruma Esaslı İmar Planları ve Çevre Düzenleme Projelerinin Hazırlanması, Gösterimi, Uygulaması, Denetimi ve Müelliflerine İlişkin Usul ve Esaslara Ait Yönetmelik”in “Plan Hazırlama Esasları” başlıklı 6. maddesinin (f) bendi gereğince:
[…] f) Plan hazırlama süreci içerisinde idarelerce plan yapılacak alanda ilgili meslek odaları, sivil toplum kuruluşları, üniversitelerin ilgili bölümleri, koruma alanı içinde yaşayan hane halkları ve faaliyet gösteren işyeri sahipleri ve etkilenen hemşerilerin katılımı ile plan kararlarının oluşturulmasından önce sorunlar, olanaklar, vizyon, hedefler, araçlar, stratejilerin oluşturulması üzerine ve taslak planın oluşturulmasından sonra taslak planın görüşülerek koruma bölge kuruluna sunulacak son şeklini alması için asgari iki toplantı düzenlenir.
Bu toplantıların halka duyurusu idarece köyler ve belde belediyelerinde mahalli anonslar ve ilan panoları ile, büyükşehir olmayan belediyelerde mahalli anonslar, ilan panoları ve yerel yazılı yayın kuruluşları aracılığıyla, büyükşehir belediyelerinde ise koruma alanında mahalli anonslar, ilan panoları, yerel yazılı ve görsel medya kuruluşları aracılığıyla yapılır. Ayrıca bu toplantılar ilgili meslek odalarına, üniversitelerin ilgili bölümlerine ve sivil toplum kuruluşlarına idarece toplantılardan onbeş gün önce toplantılara ait dokümanlar ve gündem yazılı olarak da bildirilir. Bu toplantılarda dile getirilen görüşler toplantıya katılan ilgili kurum, kuruluş ve kişilerce ayrıca yazılı olarak idarelere sunulur. Bu görüşlerin belirtildiği tutanaklar koruma bölge kuruluna sunulmak üzere koruma bölge kurulu müdürlüğüne iletilir. Müdürlük bu tutanakları arşivleyip, saklamakla sorumludur. […]
Adalar Belediyesi’nin düzenlediği her iki toplantı da yukardaki kiriterlere uygun yapılmamıştır. Nerede kaldı ki:
- Toplantı davetinin planlama alanı ile ilgili tüm meslek odalarına, sivil toplum kuruluşlarına, üniversitelerin ilgili bölümlerine toplantıdan en az 15 gün önce yazılı olarak bildirilmiş olması gerekirdi.
- Hazırlanan planın (hükümleri, notları, paftaları) tüm gerekçeleri ve raporlarıyla birlikte eksiksiz olarak en az 2 ay öncesinden katılımı sağlayacak bölge halkının ve davet edilen kuruluşların incelemesine sunulmuş olması gerekirdi.
- Toplantının mutlak şekilde bir divan heyeti tarafından yönetilmesi, tartışma şekli ve kayıtların, toplantı kararlarının bir tutanakla kaleme alınması gerekirdi. Bunların hiçbiri yapılmamıştır.
- Toplantıdan çıkarılan sonuçların belediye meclisine incelemeye ve oylanmaya sunulması ve bunun sonucuna göre planda gerekli değişikliklerin yapılması; toplantı sonucunda ortaya çıkan gerekli değişikliklerin (önerilerin) halka duyurulması ve belediye meclisinde oylaması işin ciddiyeti açısından zorunludur.
- Toplantılarda tutanak düzenlenmemiş ve toplantı sonucunda ortaya çıkan gerekli değişiklikler (öneriler) halka ilan edilmemiş ve belediye meclis oylamasına sunulmamıştır.
Bunlar yasal yükümlülük ve sorumluluğu olan her türlü meclis ve kurumun ciddi bir karar toplantısında yerine getirmesi gereken asgarî şartlardır. Adalar 1/1000 ölçekli imar planını bu ilçenin yurttaşlarıyla, ilgili kurum ve kuruluşlarıyla tartışılarak hazırlanması şimdiye kadarki uyutma pratiğini dayatan Belediye’nin sandığı ve sahnelediği gibi üstünkörü iki toplantıyla geçiştirilecek basit bir iş değildir.
Kısacası 1/1000 ölçekli planla ilgili toplantıların ikisi de olması gerekli ve yasal zorunluluklara uygun şekilde yapılmamıştır. Özellikle tertiplenen ikinci bilgilendirme toplantısında bu yanlışlıklara birçok kişi söz alarak işaret ve itiraz etmiştir ve İAKTVKD (İstanbul Adaları Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Derneği) bu toplantıdan hemen sonra 249 sayı ve 30.11.2015 tarihli dilekçeyle, bu dilekçenin Belediye tarafından yanıtlanmaması üzerine aynı içerikle 272 sayı ve 03.02.2016 tarihli dilekçeyle incelenmesi için 1/1000 ölçekli planı ayrıntılarıyla istemiş ancak Belediye’nin 3 ay sonra verdiği zoraki yanıt olumsuz olmuştur (dilekçe ve yanıt için bu yazının EK’ine bkz.):
[…] İller Bankasınca ihale edilen ve tüm çalışmaları ihaleyi alan Yüklenici Egeplan Planlama Ltd. Şti. tarafindan gerçekleştirilen ve halen onaylanmak üzere ilgili Kurumlarda (İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı ve İstanbul Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğünde) incelemelerine devam edilen Adalar İlçesi l/1000 ölçekli Koruma Amaçlı Uygulama İmar Planı kesinleşmemiş ve alenileşmemiş durumda olduğundan 3194 sayılı imar Kanununun 8. Maddesine göre ilgi dilekçenizle talep edilen hususlar hakkında bu aşamada tarafınıza ayrıntılı bilgi verilmesi imkanı bulunmamaktadır. İlgili Kurum onayları tamamlandıktan sonra planlar Belediyemizde askıya çıkarılacak ve herkese açık hale getirilecektir. […]
Kısacası Belediye Başkanı’nın “isteyen herkese bilgi verilmektedir,” dediği şey planın içeriği değil planın hangi resmi kurumlar tarafından görüşülüp ihale edildiğiyle ilgilidir. Bilgi isteyen tarafa bilgi veriyormuş gibi yaparken bilgi saklamak böyle birşeydir.
Dolayısıyla ortada böyle bir gerçek varken Belediye Başkanı’nın “Plan yapım süreci devam ederken de plan hakkında bilgi almak için Belediyemize gelerek gerek akademisyen olsun gerek sivil toplum kuruluşu gerekse adalı vatandaşımız her zaman kendilerine bilgi verilmiştir.” iddiası nazik bir ifadeyle doğru değildir.
Yönetmeliği değiştirmişler
Bir gecede torba yasa eylemiyle çıkartılan 644 sayılı KHK ile Koruma Kurulları’nın yetki ve etkileri nasıl budanmışsa yönetmeliklerde yapılan hızlı değişikliklerle halkın yaşadığı bölge için yapılacak planlara katılımı da olanaksız hale getirilmiştir.
Adalar Belediyesi’nin 1/1000 ölçekli planla ilgili yaptığı göz boyama toplantılarında geçerli ve yürürlükte olan ve yukarda sözü edilen “Koruma Esaslı İmar Planları ve Çevre Düzenleme Projelerinin Hazırlanması, Gösterimi, Uygulaması, Denetimi ve Müelliflerine İlişkin Usul ve Esaslara Ait Yönetmelik”ten 05.01.2017 tarihindeki bir değişiklikle (Plan hazırlama esasları Madde 6 — Değişik:RG-5/1/2017-29939) idareler halkın planlamaya katılımını sağlayıcı yükümlülükten kurtarılmış, yukarda sözü edilen “Madde 6”nın “f” bendi tamamen iptal edilmiştir. Adalar Belediyesi bu değişiklikle, iki toplantıyı yaptığı tarihte geçerli olan yükümlülük ihlalinden kendisini kurtaramaz elbette.
Bu değişiklikten sonra halkın katılımı olarak geriye sadece başka bir yönetmelikte yer alan zayıf, pek zayıf ve her türlü manipülasyona açık bir paragraf kalmıştır. Planlamanın yapıldığı bölge halkının katılımını sağlayacak idarelerin yasal yükümlülüğü olarak sadece Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın 14.06.2014 tarihle yayımladığı (Resmî Gazete Sayı: 29030) “Mekânsal Planlar Yapım Yönetmeliği”nin “Üçüncü Bölüm”de “Mekânsal Plan Kademelenmesi ve Genel Esaslar” başlığı altında “Genel planlama esasları – MADDE 7”de bölge halkının yaşam alanını planlamaya katılımıyla ilgili olarak sorumlu idarelere getirilen muallak yükümlülük:
[…] j) Planların hazırlanmasında plan türüne göre katılım sağlanmak üzere anket, kamuoyu yoklaması ve araştırması, toplantı, çalıştay, internet ortamında duyuru ve bilgilendirme gibi yöntemler kullanılarak kurum ve kuruluşlar ile ilgili tarafların görüşlerinin alınması esastır. […]
şeklindedir.
Askı süreci içinde dikkat edilmesi gereken
Aynı yönetmelik planların ilgili idare tarafından (yani Adalar Belediyesi tarafından) onaylandıktan sonraki askı süreci için idareye getirdiği yükümlülük “Onikinci Bölüm”de “Planların Aleniyeti ve Denetimi” başlığı altında:
[…] MADDE 34 – (1) Bu Yönetmelikte adı geçen her tür ve ölçekteki planlar, plan notları, açıklama raporları ve ekleriyle birlikte alenidir. Bu aleniyeti sağlamak planı onaylayan idarenin görevidir.
(2) İdareler; mekânsal strateji planları, çevre düzeni planları ve imar planlarının tamamını veya bir kısmını kopyalar veya kitapçıklar halinde ya da sayısal ortamda çoğaltarak, tespit edilecek ücret karşılığında isteyenlere verir. Ayrıca idareler, internet sayfasında sürekli yayımlamak suretiyle de planlara aleniyet sağlayabilir.
(3) Planların aleniyetini sağlamak ve toplumu bilgilendirmek için, medya ve elektronik haberleşmenin yanı sıra seminerler, konferanslar, sergiler ve toplantılar gibi araçlar da kullanılabilir. […]
şeklindedir.
Ada halkının hiç değilse askı süreci içinde Adalar Belediyesi’nden isteyebileceği bilginin niteliğine dikkat etmesi gerekir.
CHP’nin Adalar’ı tahribe açıcı eylemleri
CHP’li belediye yönetiminin Adalar’ı tahribe açıcı eylemleriyle ilgili önemli birkaç örnek olarak şunların da bilinmesinde yarar vardır:
Büyükada’daki kaçak Terrace-Lido inşaatının projesinin iptal edilmesine, inşaatın ruhsatsız ve iskan izni olmamasına rağmen, hatta Belediye Encümeni’nin yıkım kararına rağmen bu kaçak bina Belediye’nin ve Adalılar’ın gözü önünde iskan edilmekte, satışa sunulmakta ve kiralanmaktadır. Belediye Başkanı inşaat sahibinin Danıştay’dan kaçak binanın yıkılması halinde Belediye’nin suç işleyeni tazmin etmesi gerektiği kararı çıkarttığını iddia etmektir. Danıştay’ın tam aksi yöndeki bir kararını İAKTVKD, Belediye’ye vermiştir: Danıştay’ın bu kararına göre imar suçu işleyen inşaatçı kaçak binasını yıkıp molozuyla birlikte alıp gider, tüm masrafı da kendisi karşılar. Geçenlerde Belediye Başkanlığı’na, iletilen bu önemli kararı öğrendikten sonra ne yapmış olduğu soruldu, bakalım ne yanıt gelecek?
Şimdiki Belediye Başkanı seçilmesinin hemen ertesinde ne Terrace-Lido’nun ne de Seferoğlu felaketinin kaçak olmadığını iddia etmiştir. Mahkeme kararıyla Seferoğlu’nu mühürlemek zorunda kalınca bu işi koşullu olarak yapmış ve inşaatın mühüre rağmen devam ettiğini pekâlâ bilmesine rağmen “çevre düzenlemesi ve moloz tahliyesine izin verdik,” gibi bir gerekçe bulmuştur.
Büyükada çarşı camisi inşaatı CHP’li Belediye Başkanı’nın başka bir yüzünü de gösterir: İmar yasasına ve 1/5000 ölçekli plana aykırı olduğunu bilmesine ve Mimarlar Odası’nın uyarısına rağmen ısrarla yapılması istenen caminin mimarisi için açılan yarışmaya jüri başkanı olmuştur. Ama bununla da yetinmemiş eski elektrik idaresi binasının ibadet için kullanılmasına izin vermiş, bunun üzerine müftülük olmayan camiye imam tayin etmiştir. Belediye imar yasası ve 1/5000 ölçekli koruma planına aykırı cami yapma girişime karşı dava açmış ama daha bilirkişi raporunun sonucunu beklemeden davadan feragat etmiştir. Niye acaba? İAKTVKD davayı sürdürmektedir, dava istinaf mahkemesindedir. Zamanı gelince bu davanın ayrıntıları Ada kamuoyuruna sunulacaktır. Büyükada çarşı camisiyle ilgili olarak şunu eklemekte yarar var: İmar yasasına ve 1/5000 ölçekli plana aykırı olmasına rağmen İBB’den icazetli plan tadilatına olumlu karar veren Koruma Kurulu’na, yani kendi kurallarını ve kendi onayladığı 1/5000 ölçekli planı çiğneyen böyle bir kurula nasıl güvenilebilir? Büyükada’ya inşa edilen cem evi başka bir örnektir ve bilindiği gibi İAKTVKD bu konuyla ilgili olarak Ada halkını bilgilendirmiştir. [Arif Çağlar, “Adalar Belediyesi Büyükada ‘Cem Evi’ İnşaatında Hayalle Hakikat Arasında”, Adalar Postası (7.5.2017).]
Fayton ve atlara gösterilen hesaplı ilgisizlik, kasıtlı denetimsizlik ve şimdi dört koldan Adalar’ı motorlu araç trafiğine açmak için girişilen “elektrikli fayton” zırvası da CHP’li belediye yönetiminin icadıdır. Dikkat: “elektrikli fayton” zırva olmanın ötesinde herşeyden önce motorlu araçtır. Adalar’ı bilmemekte ve anlamamakta direnenlerin kavrayamadığı şey Adalar’da fayton ulaşımının basit bir nostalji, bir eskiye özenti konusu olmadığıdır. Kötü iktidarla, kötü muhalefetin ikisi de yağmaya giderken halkı “nostalji” romantizmiyle uyutmaya çalışmaktadır. Bunun en önemli boyutu olarak CHP belediye yönetiminin iki dönemdir yarattığı, giderek artan ve tahammül edilemez hale gelen her türlü motorlu araç, motosiklet ve kiralık bisiklet karmaşası da aynı zihniyet ve Adalar’ı yağmalatma hedefinin eseridir ve bu karmaşanın Adalılara motorlu araç trafiğini dayatmak için çıkarıldığı da âşikârdır.
23 Eylül 2017 tarihinde yeni bir müsamere varmış
8 Eylül 2017 tarihiyle Adalar İlçesi belediye başkanı 23 Eylül 2017 tarihinde 1/1000 ölçekli planlanla ilgili “halkı bilgilendirme toplantısı” yapacağını duyurmuş. Duyuru facebook’tan ilan edilmiş, belediyenin resmi internet sayfasında yok. Yapılacak bu toplantıda Belediye Başkanı’nın halka gerçeklerden haber vermek yerine penguen gösteren medyada söylediklerinden farklı birşey söyleyeceğini sananlar yanıldıklarını en geç bu monolog toplantısından sonra anlar, penguen gösterisinden sonra tebrikatta bulunanlar hariç.
Arif Çağlar
_________________EK:
Konu: Adalar İlçesi için hazırlanan “1/1000’lik plan”la ilgili
Büyükada, 03.02.2016
T.C. ADALAR BELEDİYESİ BAŞKANLIĞI’na
Altınordu Caddesi No:21 – Büyükada – TR-34970 İstanbul
Tel.: 0 216 382 3 382 iletisim@adalar.bel.tr
Adalar Belediyesi’nin hazırlatmış olduğu “İstanbul İli Adalar İlçesi için Koruma Amaçlı 1/1000 Ölçekli Nazım İmar Planı”yla (aşağıda kısaca “1/1000’lik plan”) ilgili olarak 26.11.2015 tarihinde düzenlediği Adalar İlçesi halkını bilgilendirme toplantında halkın dikkatine sunduğu
1. tüm sesli, görsel ve yazılı belge ve bilgileri ve toplantının tutanaklarını;
2. bu toplantıda sunumu yapılmış olan tüm “1/1000’lik plan” çalışmalarını;
3. “1/1000 plan”la ilgili yapılmış olduğu ilan ve iddia edilen tüm tespit ve anket çalışmalarının dökümünü ve bu konuda yapılmış olan çalışma sürecinin ayrıntılı bilgisini;
4. “1/1000’lik plan” çalışmalarında SIT ya da planlama sınırları içine dahil edilmiş ama halihazırda ruhsatsız ya da yasal olmayan yapılaşma alanlarının “Ada Pafta Parsel” olarak hangileri olduğunu ve ayrı ayrı bu plana dahil edilme gerekçelerini;
5. “1/1000’lik plan” çalışmalarında bu planın hazırlandığı tarihteki halihazır tüm yapılaşmayı içine alarak yapılmış olmasının ve SIT kanununa aykırı olarak gerçekleşen mevcut yapılaşmaların plana dahil edilerek meşrulaştırılmasının gerekçe ve dayanaklarını;
6. ve yine “5. madde”dekinin tam tersi bir uygulama olarak fiilen gerçekleşmiş bulunan ve halihazırda kullanılan bazı mevcut yapılaşmalar üzerine yeni yapılaşma kararlarının işlenmiş olmasının dayanak ve gerekçelerini;
7. halihazır mevcut yapılaşma ve fonksiyonlar üzerinde “1/1000’lik plan”da yapılan tüm fonksiyon değişikliklerinin (örneğin konut alanından konut+ticaret, yeşil alandan “ticaret”, kıyı ve bostan alanlarının ve diğer değişikliklerin) “Ada Pafta Parsel” olarak gerekçeleriyle birlikte
8. özellikle derneğimizin “1/5000’lik plan”larla ilgili itiraz ve dava dilekçelerindeki konuların “1/1000’lik plan”da ne şekilde dikkate alınmış ve değerlendirilmiş olduğunu
eksiksiz olarak derneğimize ivedilikle bildirmenizi diliyoruz.
Saygılarımızla,
Ek: Yetki Belgesi
İSTANBUL ADALARI
KÜLTÜR VE TABİAT VARLIKLARINI KORUMA DERNEĞİ
adalarkoruma@adalarkoruma.org / www.adalarkoruma.org
Güzeller Sokağı No. 34, TR-34970 Büyükada – İstanbul
Temsiliyet konusunda yanlışlıkla yayımlanan bir cümle
17.09.2017 tarihinde Adalar Postası’nda yayımlanan yazımın sonundaki:
[…] Belediye Başkanı facebook’tan ilan ettiği toplantıdan bir gün öncesi “başkasını tanımam” dediği hileli seçimli “kent konŞeysi” çalışma grubunu ve temsil yetkisi olmayan temsilcileri belediye temsilcileriyle toplantıya çağırmış. […]
cümlesi müsveddede yazdığım ama yayımlanmasından vazgeçmiş olduğum bir cümledir; benim yazıyı Adalar Postası’na iletimimdeki bir hata sonucu yayımlanmış ve dağıtılmış oldu, düzeltmek isterim. Bu cümleyi yazımdan çıkarmış olmamın bir nedeni olduğu gibi yazımın ilk halinde, müsveddede, bulunmasının da bir nedeni var.
Birincisi, özel ve tüzel kişiler arasında temsiliyet meselesi her iki tarafın kabulüne bağlıdır. Kimin kimi ne şekilde temsil ettiği konusu eğer ben taraf değilsem beni ilgilendirmez, ilgilendirmemelidir ve bu konuda kimseye akıl vermek de bana düşmez. Dolayısıyla bu cümlenin benim yazımda olmaması gerekir.
Temsiliyet her zaman hukukî bir dayanak olması halinde daha sağlamdır ve özellikle taraflar arasında bir yükümlülük ya da çatışma halinde rücu edilecek tek temel hukukî bağlayıcıdır. Bu ise özellikle kamu kurumlarıyla olan ilişkilerde özellikle dikkat edilmesi gereken bir konudur çünkü aksi halde yapılan konuşma, yazışma ve anlaşmaların bağlayıcılığı, herhangi bir yükümlülüğü, kısacası geçerliliği yoktur.
Yine de yukardaki nedenle yayımlanan yazımda olmaması gereken ve benim de yazının son halinden çıkartmış olduğum, temsiliyetle ilgili bu cümle yazının ilk halinde, müsveddesinde vardı çünkü resmi her türlü kaydı bulunan ve kamu yönetimlerinin internet üzerinden kolayca bu kayıtlara ulaşabiliyor olmasına rağmen derneğimiz İAKTVKD’den tüm yazışmalarda “yetki belgesi” istenmekte ve bu belgenin olmaması halinde dilekçelere yanıt verilmemektedir. Birkaç yıl öncesine kadar olmayan böyle bir “yetkini göster” titizliği sadece bizim derneğimizle ilgili keyfî bir uygulama olamayacağına göre dikkatimiz yetki konusuna da çevrilmiş oluyor ve ayrıcalıklı uygulamalar tepkimize neden oluyor. Yukardaki cümlenin yazının müsveddesinde bulunuyor olmasının nedeni budur.
Bu yazıyı yanlışlıkla yayıma girmemiş son haliyle ve bu notla birlikte, okurları gereksiz yere yormuş olmanın özürüyle Adalar Postası’nın yayımlamasını rica ediyorum.
Arif Çağlar
Plan sürecini özetleyen bu anlamlı yazının sonundaki “temsil yetkisi olmayan temsilciler” ifadesi, eğer Adalar Koruma Koordinasyonu Grubu adını verdiğimiz oluşumu da kapsıyorsa hiçbir bakımdan hoş olmadığını kendi adıma söyleyebilirim.
By: hcozdil on 17 Eylül 2017
at 02:16
Temsiliyet konusunda yanlışlıkla yayımlanan bir cümle
17.09.2017 tarihinde Adalar Postası’nda yayımlanan yazımın sonundaki:
[…] Belediye Başkanı facebook’tan ilan ettiği toplantıdan bir gün öncesi “başkasını tanımam” dediği hileli seçimli “kent konŞeysi” çalışma grubunu ve temsil yetkisi olmayan temsilcileri belediye temsilcileriyle toplantıya çağırmış. […]
cümlesi müsveddede yazdığım ama yayımlanmasından vazgeçmiş olduğum bir cümledir; benim yazıyı Adalar Postası’na iletimimdeki bir hata sonucu yayımlanmış ve dağıtılmış oldu, düzeltmek isterim. Bu cümleyi yazımdan çıkarmış olmamın bir nedeni olduğu gibi yazımın ilk halinde, müsveddede, bulunmasının da bir nedeni var.
Birincisi, özel ve tüzel kişiler arasında temsiliyet meselesi her iki tarafın kabulüne bağlıdır. Kimin kimi ne şekilde temsil ettiği konusu eğer ben taraf değilsem beni ilgilendirmez, ilgilendirmemelidir ve bu konuda kimseye akıl vermek de bana düşmez. Dolayısıyla bu cümlenin benim yazımda olmaması gerekir.
Temsiliyet her zaman hukukî bir dayanak olması halinde daha sağlamdır ve özellikle taraflar arasında bir yükümlülük ya da çatışma halinde rücu edilecek tek temel hukukî bağlayıcıdır. Bu ise özellikle kamu kurumlarıyla olan ilişkilerde özellikle dikkat edilmesi gereken bir konudur çünkü aksi halde yapılan konuşma, yazışma ve anlaşmaların bağlayıcılığı, herhangi bir yükümlülüğü, kısacası geçerliliği yoktur.
Yine de yukardaki nedenle yayımlanan yazımda olmaması gereken ve benim de yazının son halinden çıkartmış olduğum, temsiliyetle ilgili bu cümle yazının ilk halinde, müsveddesinde vardı çünkü resmi her türlü kaydı bulunan ve kamu yönetimlerinin internet üzerinden kolayca bu kayıtlara ulaşabiliyor olmasına rağmen derneğimiz İAKTVKD’den tüm yazışmalarda “yetki belgesi” istenmekte ve bu belgenin olmaması halinde dilekçelere yanıt verilmemektedir. Birkaç yıl öncesine kadar olmayan böyle bir “yetkini göster” titizliği sadece bizim derneğimizle ilgili keyfî bir uygulama olamayacağına göre dikkatimiz yetki konusuna da çevrilmiş oluyor ve ayrıcalıklı uygulamalar tepkimize neden oluyor. Yukardaki cümlenin yazının müsveddesinde bulunuyor olmasının nedeni budur.
Bu yazıyı yanlışlıkla yayıma girmemiş son haliyle ve bu notla birlikte, okurları gereksiz yere yormuş olmanın özürüyle Adalar Postası’nın yayımlamasını rica ediyorum.
Arif Çağlar
By: adalarpostasi on 17 Eylül 2017
at 20:14