* * *
2- Adalar’daki tarihi fayton kıyımı…
3- Kadir Topbaş: “Halk ne istiyorsa o olur. ‘Adada fayton azaltılmasın’ deniyorsa veya ‘elektrikli olmasın’ deniyorsa, evet…”
4- Rahşan Gülşan: “Artık atlar görevden çekilip yerine elektrikli faytonlar gelecekmiş. Bu haberin ardından internette ciddi bir homurdanma yaşanıyor. Kalabalık biri insan grubu, bu hareketin adaların ruhuna zarar vereceği…”
5- Cengiz Semercioğlu: “Hafta sonu Büyükada’da “Atlı faytonların yerine akülü faytonlar gelsin mi, gelmesin mi?” tartışmasının üzerine düştüm…
6- Adalar Toplum Sağlığı Merkezi ve İlçe Tarım Müdürlüğü işbirliği çerçevesinde 23 Mart Cuma günü Adalar Belediyesi Meclis Salonu’nda faytoncu esnafına “Ruam Hastalığına Karşı Korunma ve Mücadele” başlıklı bilgilendirme toplantısı yapıldı…
7- Özcan Yüksek: “Yıkık bir araba, at ve ada…”
8- Ayşegül Bayraktar: “Kampanyada imzası olanların niyeti sahip olunan değerleri koruyup kollamaktır. Hiçbirimiz sadist veya canavar değiliz. Güzelim atları, pırıl pırıl, sağlıklı; terbiyeli ve temiz giyimli sürücüsüyle bakımlı arabalar görmek istiyoruz.Yerel, kentsel ve ülke çapındaki seçilmişlerden de bunu bekliyoruz…”
10- Serap Uzunlar: “Neden çam keseyle mücadele yapılamıyor, görev değişikliği olacak da gelene enkaz bırakmak için mi? Yoksa turizm, iş merkezi, rezidansa yer açılması için ağaçların kurumasına göz mü yumuluyor?…”
11- Deniz Toprak: “Değil Adalar’da, gerçekte bile var olmayan uydurma bir hikâye…
12- Selin Aygün: “Hiç tanımadığım birileri, bir şeyler yazmıştı ya hani —neden özellikle burasıyla ilgilendiğine anlam da verememiştim bu kişinin— vasisi olduğum annemin tapulu mülkiyetine el koymuşlar habersizce, sonra da işgalci filan demişlerdi ya hani; hani ben de dava yargı sürecinde demiştim ya…”
13- Mustafa Albayrak: “Büyükada Nizam Caddesi’nde No: ?76, ?78, ?86…”
14- Yusuf Bahar: “2012 Avrupa Spor Başkenti seçilen Adalar İstanbul’un tüm ilçelerine spor kompleksleri yapılırken, bu anlamda tesis ve stad fakiri olarak giriyor. Adalar’da bulunan amatör takımlar tüm maçlarını yabancı saha da oynamak zorunda kalırken, taraflar ise tesisin olmamasına isyan ederek,’’Sesimizi duyun’’ diyorlar…”
15- Kayıp!… Aranıyor!…
16- Kuşlar Âlemi‘nden…
17- Yüzler Defteri‘nden…

Trafik Canavarının
Usulsüz Seyrine
Seyirci Kalmayacağız!…
Faytonlarımızı da Vermeyeceğiz!…
_____________________________________________
Kadir Topbaş: Faytoncu esnafını mağdur etmeyiz
_____________________________________________
Nostaljiniz batsın, atlar ölüyor!
Körü körüne muhalefet
Meğer faytonları başkan istemiş!
_____________________________________________
Adadan bildiriyorum
Hatta “Kesinlikle akülü faytonlar gelmeli” diyorum…
Çünkü adada tam bir fayton ve faytoncu rezilliği yaşanıyor.
Şimdi bana kızacaklar, adanın geleneğinden, atların ne olacağından bahsedecekler. Ben gördüğümü yazayım, kararı siz verin…
Hafta sonu hava daha yeni ısınmaya başlamıştı ama adayı leş gibi bir at pisliği kokusu kaplamıştı bile… Bir de yaz aylarını düşünün…
Belediye ne kadar temizlerse temizlesin, ne kadar yıkarsa yıkasın yüzlerce atın dışkısını, samanını, kokusunu yok etmesi mümkün değil. Edemiyor da… Ada resmen ahır gibi kokuyor…
Hadi bunu geçtim, yazın adada sayısı yüzlerce artan atlar kışın ne oluyor? Bir kısmı çöplerden besleniyor, çoğunluğu Adana’ya, Mersin’e satılmaya gönderiliyor. Yeni sezona yeni atlar geliyor. Atların neredeyse tamamı bakımsız, bir deri bir kemik.
O çelimsiz atların çektiği faytona binmeye utanırsınız, hayvana eziyet çünkü…
Bindiğimiz fayton yokuşu çıkamadı. Neden? Nalı düştüğü için…
Hayvanın nalını bile çakmayan bir faytoncu işte…
“Hayvanlara yazık, inelim” dedik, yürüyerek çıktık yokuşu.
Kaldığımız Köşk Orman butik bir otel, tepe bir yerde. Oraya çıkan fayton bulamadık…
Faytoncuların çeteleşmesini, kaba saba davranışlarını mı…
Hangi birini anlatsam…
Evet, Belçika-Bruges’da, Avusturya-Viyana’da da faytonlar var.
Ama atların her birinin bacağı benim boyum kadar. O kadar iyi bakılıyor, güçlüler ve besililer.
Ve daha da önemlisi; düz yolda gidiyorlar. Bizim zavallı çelimsiz atlar gibi adanın dik yokuşlarını tırmanmıyorlar.
Yaz ayları ada sakinleri için tam bir eziyettir.
Evlerine gidecek fayton bulamazlar.
İskelenin oralara kadar kuyruklar oluşur. Faytonlar her yeri kaplar.
Bu mudur modern şehircilik?
Böyle bir rezillik gördünüz mü Bruges’da, Viyana’da?
“Adada faytonlar kalkmasın” demek kolay!
Kalsın da bu pisliğin içinde yaşamaya devam mı etsin adalılar?
Günümüz şartlarında fayton dayatmasının anlamı kalmamıştır adada…
Fikir fabrikası
Adada hafta sonu ne yaptın diye soracak olursanız…
Fikir Fabrikası’nda işçi olarak çalıştık.
Medya üzerine lafladık, gazeteciliğin geleceği üzerine kafa yorduk…
Sabah kahvaltılarından, akşam yemeklerine uzanan saatler boyunca…
Medya dışında ikinci gündem maddemiz de yukarıda görüldüğü üzere faytonlardı zaten!
Faytonlar sembolik olmalı
Bu yüzden adada akülü faytonları destekliyorum.
Temiz, hızlı, çok daha modern olduğu için… Hayvanlara eziyet yapılmayacağı için…
Fayton çirkinliği biteceği için…
Adada eziyet sona ereceği için…
Elektrikli motorlara da izin yoktu bir süre öncesine kadar, fayton dışında sadece bisiklet vardı ulaşım aracı olarak.
Adanın yaşlılarını neden düşünmüyorsunuz?
Bugün bazı ada sakinlerinin kullandığı elektrikli motorların hiçbir zararı olmadığı ortaya çıktı.
Elektrikli faytonların da olmayacaktır.
Ama buna rağmen adada 15-20 tane sembolik fayton kalmalı.
Sahil tarafında gezinti yaptırabilecek, adanın kültürünün hatırlatacak faytonlar olmalı.
O faytonlar da denetlenmeli…
Atları bakımlı ve sağlıklı, sürücüleri güler yüzlü, bakımlı olmalı.
Adaya yakışan da budur.
Bunu Büyükşehir’e bağlı Ulaştırma Koordinasyon Merkezi’nden (UKOME) önce Adalar Belediyesi gündeme getirmeliydi.
_____________________________________________
Faytonculara Ruam Hastalığı Konusunda Bilgilendirme Toplantısı Yapıldı

Yıkık bir araba, at ve ada…
_____________________________________________
From: AYŞEGÜL BAYRAKTAR
Subject: İMZA KAMPANYASI
Date: March 27, 2012 1:28:53 AM GMT+03:00
To: adalar.postasi@gmail.com
İMZA KAMPANYASI…
Faytonlar ile ilgili başlattığınız kampanyaya teşekkürler yalnız önemli bir eksiği var. Kampanyaya katılanlara “hayvan düşmanı mısınız?” diye de bir soru yöneltmeliydiniz çünkü bir takım kişiler kampanyada imzası olanları bu şekilde itham edeceklerdir.
İstanbul Adaları, kimimizin idrak etmekten aciz olduğu üzere —oluşumu 8000 yıla, üzerinde yaşanan insan yerleşımi ve uygarlıklar bakımından 3000 küsur yıla dayanan İstanbul şehrinin sınırları içinde Bizans, Osmanlı ve Cumhuriyet dönemlerinden kalan eserleriyle— Dünya Mirası Listesi’nde yer alması gereken bir yerdir. Böyle bir yerin özelliklerine sahip çıkmak için tartışma açmak bile gereksizdir.
Kampanyada imzası olanların niyeti sahip olunan değerleri koruyup kollamaktır. Hiçbirimiz sadist veya canavar değiliz. Güzelim atları, pırıl pırıl, sağlıklı; terbiyeli ve temiz giyimli sürücüsüyle bakımlı arabalar görmek istiyoruz.Yerel, kentsel ve ülke çapındaki seçilmişlerden de bunu bekliyoruz.
From: adalar.postasi@gmail.com
Subject: Re: İMZA KAMPANYASI
Date: March 27, 2012 1:58:04 AM GMT+03:00
To: AYŞEGÜL BAYRAKTAR
Sayın Ayşegül Hanım,
Türlü hengame içinde onca iş arasında kara bulutlar görünür görünmez ufukta, senelerdir neredeyse ADALAR POSTASI’nın anayasası haline gelmiş hali hazırdaki bir metni aceleyle düzenleyip sefere çıkardıydım biçare lakin tesbitinizde haklısınız elbette zira ve zaten tam da bu minvalde konu kasten “sözde hayvan hakları”na çekilmek isteniyor; ne üzücüdür ki bu konuda asıl mahir kalemler sus pusken, üzerlerine vazife edinen magazin yazarlarının hayli şaşılası söylemleriyle nafile bir nümayiş sürmekte… FaceBook, Twitter üzerinden elden geldiğince seri bir biçimde —bir bakıma akıntıya kürek çekmek neviinden de olsa— bu minval söylemleri yanıtlamaya gayretle —ki biri ekte.
Topbaş’ın çevir kazı yanmasın açıklamasıyla evvelce vapurlarda sahneye konulan “halk ne derse olur,” oyunu da başlamak üzere!… Anımsayacağınız gibi bizler bu oyunu daha evvel “Vapurlarımızı Vermiyoruz!” dediğimizde de hayretle seyretmiştik! İDO Genel Müdürü, Ahmet Paksoy da vapurlar kaldırılacak dendiğinde kopan kızılca kıyamet karşısında derhal çark edip “Haydi İstanbul Vapurunu Seç!…” oyununu sahneye koymuştu. Nice kalem erbabı köşelerinden günlerce, uyduruktan çizilmiş —birisinin kapısı dahi olmayan— vapurları oylayıp oyalanmıştı. Seçmece, oylama, oyalama oyunu!… Dünya Tiyatrolar Günümüz Kutlu Olsun! Bu sefer de sahnelerde Adalar’da Fayton oyunu oynanmakta! Perde arkasında trafik, imar, turizm canavarları saklanmakta! AlkışlaMA!
Halbuki gayetle iyi bildiginiz gibi sadece dün, bugün değil hilafsız sittin senedir trafik, imar, turizm canavarlarının yağmasına açılmak istenilen Adalar’ın asıl değerlerine işaretle, tüm dünyada olduğu gibi kentsel korumaya dair mahir olanların söz söylemesi gerekirken; —kaldı ki hali hazırda Osmanlı’dan günümüze kanun hükmünde kararlarla Adalar’da neden motorlu araç olamayacağı, Kentsel SİT bütününün ayrılamaz bir parçası olarak da faytonla ulaşımın sağlanacağı bu denli katiyken— UKOME’nin geçerliliği dahi şüpheli kararı da yapılan tartışma da aslen abesle iştigal gibi!
Elbette gereğini gereği gibi yapmayan yani faytonların düzen-nizam-intizamını sağlamakla yükümlü kurumların da boşverişleri kasti!… Şimdi ilk firsatta daha net ifadeler içeren bir bülten de kaleme alınarak yayılacak bu minvalde…
Mektubunuzu da izninizle yayımlayalım mı POSTASI’nda ADALAR’ın…
Akil, fikir, ilgi ve bilgilerle desteğinize 1001 teşekkürlerimizle…
ADALAR POSTASI adına
Emine Çiğdem Tugay
)O(
https://www.facebook.com/adalar.postasi
Lütfen yorumlamadan evvel yorum yaptığınız mevzuya dair yazılanları dikkatlice okuyunuz!
Masal misal sözde değil özde hayvan haklarını savunuyorsak eğer faytonların düzen-nizam-intizamına dair asıl sorumlulara, İBB, Adalar Belediyesi, UKOME mesela… Gereğini gereği gibi yapmaları hususunda hiç değilse bu vesileyle kamuoyu baskısı oluşturalım. Yok UKOME’nin kararı minvalinde işin aslından bihaberlikle aslen umurlarında dahi olmayan “kültür ve tabiat varlıklarının korunması”ymış, “hayvan hakları”ymış kisvelerinin ardına saklanarak; hilafsız sittin senedir trafik, imar, turizm canavarlarının doymak bilmez iştahıyla, kabına sığmayan İstanbul’da görece yağmalayamadıkları son kaleyi de içten çökertmelerine müsaade etmeyelim!
Asıl mesele faytonların olması ya da olmaması değil, nasıl ol(durul)ması gerektiğidir ki… Bu minvalde akıntıya kapılıp sürüklendiğimiz, Osmanlı’dan günümüze kanun hükmüyle bağlanmış Adalar’da motorlu taşıtların seyredemeyeceği ve tek ulaşım aracı olan faytonların olması/olmaması nafile ‘sohbeti’ yerine olsa olsa her nedense-nasılsa asıl bu düzen ve intizamı sağlayamayanların, sorumluluğu taşıyamayıp topu birbirlerine atanların varlığı sorgulanmalıdır naçizane acizane fikrimce.
Anımsayacaksınız, Viyana’daki faytonların/faytoncuların fotoğraflarını ibret olsun diye ADALAR POSTASI’na göndermişti vaktiyle Arif Çağlar… Viyana’daki faytonlar/faytoncular ile Adalar’dakilerin kıyasından ziyade düzen, nizam, intizamı sağlaması lüzum edenlerin kıyaslanarak ivedilikle gereğini gereği gibi yapmaya davet olunmaları lüzum etmektedir!
Atlara dair haklı hassasiyet hakkında da evvela ve mutlaka:
ADALAR POSTASI-2687/4 (26.3.2012)‘de yayımlanan Emine Çiğdem Tugay: “Asıl mesele faytonların olması ya da olmaması değil, nasıl ol(durul)ması gerektiğidir!…” yazısı bilahare meraklısına ilgili kimi belge-bilge şu adreslerde:
ADALAR POSTASI-2687/1-8(26.3.2012)
Sahip olduğumuz asıl değerleri bilemezsek, kaybımızın ne denli büyük olduğunu da anlayamayız, son pişmanlık nafile kere nafileyken hüsranın bizleri beklekmede olduğunun farkındalığıyla bir kez daha önem ve özetle:
İstanbul Adaları’nı benzeri sayfiye yerlerinden ayıran emsalsiz özelliği motorlu araç trafiğinin dolayısıyla gürültüsü ve kirliliğinin olmayışıyDI! Ancak bilinmelidir ki “araba sevdası”ndan muzdarip olanların gidecekleri pek çok yer varken, motorlu taşıtsız bir yaşantıyı tercih eden bizlerin gidebileceği başka herhangi bir yer yoktur!
Haliyle İstanbul Adaları sakinlerinin de Yunanistan’daki Hydra Adası, Almanya’daki Baltrum Adası, Hollanda’daki Schiermonnikoog Adası, Fransa’nın güneyinde Toulon yakınındaki Ile de Porquerolles, Kanada’daki Torino Adaları, ABD’deki Mackinag Adası, Brezilya’daki Paqetá Adası, Çin’deki Gulangyu Adası ve benzeri çağdaş dünyanın motorlu taşıtsız yaşamı tercih eden tüm adalarının [http://www.carfree.com/carfree_places_old.html] mukimleri gibi motorlu taşıta izin vermeye hiç mi hiç niyetleri yoktur! Çağdaş dünyanın motorlu taşıtsız yaşamı tercih ederek cittaslow bayrağı altında birleşen kentleri yavaşlarken evvel zemandan beri haliyle bir cittaslow (sakin belde) olan Adalar’da da gaza basmanın âlemi yoktur!
Adalar’ın kentsel SİT dokusuna mugayyir öyle otomobille, akülülerle, tramvayla falan değil atsız ucube faytonumsularla hiç değil Kentsel SİT Alanı’yla bütünlüklü ayrılamaz bir kültürel değerle Adalar’da geleneksel bir yaşam biçimi olan ve sadece düzen-nizam-intizamının sağlanmasına muhtaç olunan faytonlarımızla seyretmek istiyoruz yalnızca!
11 Haziran 1996 günü HABITAT Konferansı’nda Büyükada sakinlerinden Korhan Berzeg’in (Doç. Dr.), sunmuş olduğu “Adalar: Motorlu Araçsız Yaşam ve Yapılanmanın Durdurulması” başlıklı bildirisiyle araba sevdasının altında yatan asıl tehlikeye dikkatleri çekmişliği böylelikle akla geliverdi:
[…] Şurası muhakkak ki, Adalar’ın geri kalan dörtte üçünü yapılanmaya açmanın yarattığı iştah, Adaları motorlu araçlara açma gayretinin altında yatan ana sebeptir. Adaları karşı kıyılardaki taş yığınına çevirecek bu olasılıktır ki herkesi büyük bir azimle —pilli araçlar, dar raylı trenler gibi havayı kirletmeyen araçlar da dahil— tüm çağdaş motorlu taşıtlara karşı koymaya ikna etmelidir. […]
Nilgün Cerrahoğlu, “Uygarlık mı, barbarlık mı?”, Milliyet(13.2.1997):
Venedik insanlığa bir tarih ve kültür mirasıdır. O baş döndürücü kültür ve tarih mirası içinde yaşamanın bir bedeli var: Her yere yürümek veya gerekirse, vaporetto adı verilen küçük vapurlara binmek. /Eski yapıların su altındaki temellerini sarsmamak için o vapurlar dahi kağnı hızıyla hareket ederler. Kentin yapısı ve güzelliği uğruna “zamanı hızlandırmak” tutkusundan vazgeçilmiştir, başka deyişle. Vakti dar olan özel motora biner. Avuç dolusu para vererek. /Şimdiye kadar kimse çıkıp da; “21. yüzyıla giriyoruz. Ulaşımı çabuklaştıracak, ucuzlatacak hızlı vapurlar yapalım. Kentin bazı yörelerine akülü araçlar koyalım. Uygarlık bunu icap ettirir,” dememiştir. Batı’da “uygarlık” adına hoşgöstermek mümkün değildir. Bunun adı “barbarlık”tır…
[…] birilerinin şimdi birden bire uyanıp, “medeniyet” adına insanın içine huzur, sükunet veren İstanbul’un son cennetini de mahvetmek ve kentin gerisi gibi beton yığınına çevirmek dürtüsünü anlamak mümkün değildir.
Ada’yı Disneyland’a dönüştürme projesine gönlümüz razı değil. “Adalar’ı korumak için gerekirse” UNESCO gibi uluslararası kuruluş ve örgütleri dahi harekete geçirebilecek bir imza kampanyası düşünebiliriz. /Sahip olduğumuz her kültür mirasını ayak altına almak bu kadar kolay olmamalı. Üstelik bu hoyratlık, gözümüzün içine baka baka ‘uygarlık’ adına zokalandığında…”
_____________________________________________
Çam Kese Böcekleri’nin dönüşü…
_______________________________
Çamlar gidiyor!…
DEĞİL ADALAR’DA, GERÇEKTE BİLE VAR OLMAYAN UYDURMA BİR HİKÂYE…
From: SELİN AYGÜN
Ada’daki ev…
II
______________________________

Büyükada Nizam Caddesi’nde No: ?76, ?78, ?86.
______________________________

ADALAR’DA SPOR KULÜPLERİ CAN ÇEKİŞİYOR!…
2012 Avrupa Spor Başkenti seçilen Adalar İstanbul’un tüm ilçelerine spor kompleksleri yapılırken, bu anlamda tesis ve stad fakiri olarak giriyor. Adalar’da bulunan amatör takımlar tüm maçlarını yabancı saha da oynamak zorunda kalırken, taraflar ise tesisin olmamasına isyan ederek,’’Sesimizi duyun’’ diyorlar.
Adalar Spor’un U-16 Takım oyuncuları olan 15-16 yaşlarındaki futbolcuları, katıldıkları liglerdeki müsabakalarına hazırlanmak için tesis olmamasından dolayı ormanda hazırlanıyor. Genç futbolcular, çam ağaçlarının altlarını soyunma odası olarak kullanıyor.
Şimdi Soruyoruz: Bu AYIP KİMİN?
İstanbul’un Avrupa Spor Başkenti seçilmesinin ardından, her ilçeye ikinci ya da üçüncü spor kompleksleri yapılırken, kötü talihini bir türlü yenemeyen Adalar yine kaderiyle baş başa terk edildi. İstanbul’un 39 İlçesi’nin yanı sıra Türkiye’nin tek spor tesisinin bulunmadığı ilçe konumundaki Adalar’da spor ayıbı yaşanıyor.
Adalar’ı birinci ve ikinci amatör küme’de temsil eden spor kulüpleri, her maçlarını yabancı saha da oynamak zorunda kalırken, takımlarını desteklemek için başka kulüplere ait stadlara gitmek zorunda kalan taraflar ise isyan etmeye başladı.
Büyükada İsa tepesi mevkiinde bulunan Koca Yusuf Sahası, atıl durumda dururken, bürokrasi ise bu konuyu yıllardan beri bir türlü aşamıyor. Seçilmişlerin önüne geçen bürokrasi, Adalar’a spor tesisi yapılmasının önündeki en büyük engeli oluştururken, bakanlıklar arasındaki anlaşmazlıkların cezasını ise Adalı gençler çekiyor.
TARİHLERİ ESKİ AMA TESİS FAKİRLERİ
İstanbul’un hatta Türkiye’nin en eski kulüplerinden 1946 yılında kurulan Adalar Spor Kulübü, esnafların zoraki destekleriyle ayakta kalırken, yıllık bütçelerinin yarıdan fazlasını ise idman için başka stadlara gitmek üzere yol parası olarak harcıyorlar. Adalar Spor Kulübü Başkanı Yusuf Bahar, Büyükada İsa tepesinde 1984 yılında dönemin Belediye Başkanı Recep Koç tarafından yaptırılan stadın atıl duruma getirildiğini ve bunun en büyük nedeninin ise kulübe çıkarılan ecrimisil olduğunu vurguladı. Koca Yusuf Sahası 1987 yılına kadar bazı müsabakalara ve yağlı güreş yarışmalarına ev sahipliği yaptığını, günümüzde ise yıllardan beri çamur ve atların pisliklerinin ve ölen hayvanların mezarlığı olduğunu dile getiren Bahar, Adalar Spor yıllarca kullanmadığı bu saha ile ilgili 2011’de yapılan ecrimisil yapılandırılması ile yapılandırma kapsamına sokulduğunu kaydetti.
AYAKTA KALAMIYORLAR
Adalar Spor’un yanı sıra Kınalıadaspor, Burgazadaspor ve Heybeliadaspor kulüplerinin de bulunduğunu bu takımlarında hiçbir tesisinin olmadığını dile getiren Bahar,’’Ne yazık ki; Spor Başkenti İstanbul’da Adalar’ı gören yok. Tesisin almadığı Adalar’daki spor kulüplerimiz birkaç kişinin desteği ile ayakta kalmaya çalışıyor. Spor tesisleri bulunan spor kulüplerini elde ettikleri gelirlerle büyük başarılar elde ederlerken, Adalar’’sportif’’ başarılardan yoksun durumda. /Adalar Spor Kulübü olarak bu sezon çıkarttığımız U-16 takımımız ve U-19 takımlarımıza 100’ün üzerinde sporcu kardeşimiz başvuruda bulunurken 40 ın üzerindeki kardeşimize lisans çıkarttık. Amaç, Adalar’daki gençlerimizi spora teşvik ederek, kötü alışkanlıklardan korumak olduğunun altını çizen Bahar, üst düzey yetkililerimizin bu konuya duyarsız kalmaları kanımıza dokunuyor’’ dedi.
Adalar Spor Kulübü Başkanı
Yusuf Bahar
Gsm: 0532 412 30 25
______________________________

kayıp!… aranıyor!…
______________________________

pek yakında…
)O(
Bir Cevap Yazın