* * *
2- Adeta Nisan 1 şakası! 7 yaşında ADALAR POSTASI…
3- Buket Uzuner‘den ADALAR POSTASI’na bir armağan!…
5- Emre Zeytinoğlu: “İDO şaşırtmaya devam ediyor —aslanım İDO, kim tutar seni— Bostancı vapur iskelesinden bir hikâye…”
6- İpek Ceylan Ünalan: “İstanbul Ulaşım Koordinasyon Merkezi (UKOME), Adalar’ın simgesi faytonların bir kısmının kaldırılarak yerine elektrikli faytonların faaliyet göstermesine karar verdi. Ancak faytoncuların, esnaf ve Ada halkının yürüttüğü ‘Faytonlarımıza Dokunmayın’ kampanyası, elektrikli fayton projesini rafa kaldırmış gibi görünüyor…”
7- Zeynep Semiha Sarıgül Avcılar: “Kampana ve nal sesi susmasın!…”
8- Hıncal Uluç: “Adalar benim için faytondur… Kordon’un fayton olduğu gibi… Viyana’nın fayton olduğu gibi… Büyük Ada’da fayton yasaklanamaz…”
9- Balçiçek İlter: “Evet, teoride ‘Baş edemediğini yasakla’ anlayışı doğru değil, kesinlikle katılıyorum. Ama pratikte durum hoş değil…”
10- Cengiz Semercioğlu: “Atlar adanın yokuşlarını çıkamıyor…”
11- Son Haberler: “Elektrikli fayton…”
12- Yakup Barokas: “Anlaşılan, kebap kokularından rahatsız olmayanlar eski Adalılar’ın alışkın olduğu at pisliği kokusundan tedirgin oldular. Hayırlısı olsun elektrikli faytonla yaşam kalitesi yükselecekse pek çoğumuzun Büyükada’yı anılarımızın bir köşesine yerleştirmesi gerekecek…”
13- Show Haber: “Adalar’a akülü fayton…”
14- Esra Boğazlıyan: “Adam’ı böyle isyan ettiriyorlar!…”
15- Bülent Mısırlıoğlu: “Adalar’da faytonların sorunları…”
16- Ahmet Kemal Şenpolat: “Adalar’daki faytonlar kademeli olarak kakmalı!…”
17- Ece Ayhan: “İntihar karası bir faytonun ağışı göğe atlarıyla birlikte…“
18- Gökhan Karakaş: “Heybeliada’da bir GSM firması tarafından izinsiz olarak kurulmak istenen baz istasyonu, ada halkının uzun süreli direnişi sonucunda mühürlenirken iskelenin de kaçak olarak inşa edildiği ortaya çıktı…”
19- Son Dakika: “Bir kısmı Hayat Cihangir’de bir kısmı da Burgazada’da çekilen ve merakla beklenen klip Dağüstün’ün sevenleri tarafından büyük beğeni topladı…”
20- Kuşlar Âlemi‘nden…
21- Yüzler Defteri‘nden…

Adeta Nisan 1 şakası!
7 yaşında ADALAR POSTASI…
><((((º> UKOME çok yanlış bir karar aldığını itiraf etti! Adalar’da faytonlarımız dün, bugün ve daima!
><((((º> Adalar da “citta slow/sakin belde” oldu!
From: EMİNE ÇİĞDEM TUGAY
Subject: ADALAR POSTASI
Date: April 1, 2005 12:13:21 AM GMT+03:00
To: Angela-Korhan Berzeg, Arif Çağlar, Ayşe Çağlar, Aysel Özakın, Behiç Ak, Canan ve Mete Alioğlu, Deniz Kandiyoti, Dilek Bektaş, Dilek Zaptçioğlu, Emine Çiğdem Tugay, Emre Zeytinoğlu, Fatma Artunkal, Gündüz Vassaf, Huricihan İslamoğlu, İdil Özsöyler, Jurgen Gottschlich, Leyla Çağlar, Leyla Özalp, Mehmet Selim Tugay, Nilgün Mısırlı, Orhan Bursalı, Osman Bahadır, Özlem Yüzak, Panoyati Nikolaidis, Rıfat Kandiyoti, Şebnem Selışık Aksan, Selçuk Esenbel, Talat Hıtay.
ADALAR POSTASI
29 Nisan 1905 İkdam
(Hazırlayan: Emel Seyhan), Osmanlı Basınında Yüzyıl Önce Bu Ay, Toplumsal Tarih 136 (Nisan 2005)110.
_____________________________________________
Vaktiyle Buket Uzuner tarafından
ADALAR POSTASI’na verilen
bu pek manidar armağanla hatırasını paylaşmak istedim
ADALAR POSTASI’yla yeniden…
)O(
ADALAR POSTASI-1141(26.12.2006):
From: BUKET UZUNER
Subject: YENİ YIL ARMAĞANI
Date: December 26, 2006 6:56:39 PM EET
To: operad@e-kolay.net
YENİ YIL ARMAĞANI
ADALAR POSTASI-1165(2.1.2007):
From: EMİNE ÇİĞDEM TUGAY
Subject: ADALAR POSTASI-1165: yeni yilin ilk kahvesi…
Date: January 2, 2007 7:27:41 PM GMT+02:00
To: ADALAR POSTASI
yeni yılın ilk kahvesi…
Yeni yılın ilk kahvesini hep birlikte* yudumladık günlük güneşlik Ada sahillerinde… Martılar da katıldı bu keyifli sohbete…
1 Ocak 2008’de Büyükada TURİNG İskele Kahve’de bulusmak üzere…
* Canan Alioğlu, Mete Alioğlu, Batu Boylu, Burcu Boylu, Orhan Bursalı, Gülseren Doydum, Lale Göral, Teoman Göral, Kurşat, Eren Sagay, Emine Çiğdem Tugay [fotoğraftaki gölge], Buket Uzuner, Dicle Sema Yılmazkardeşler, Ethem Yılmazkardeşler, Özlem Yüzak… ve de martılar…
)O(
_____________________________________________
Akıllı bilet! Akılsız millet!
_____________________________________________
ADALAR POSTASI-2307/2(17.10.2009):
ido şaşırtmaya devam ediyor (aslanım ido, kim tutar seni)
bostancı vapur iskelesinden bir hikâye:
Faytonlarımıza dokunmayın
_____________________________________________
Subject: Zeynep Semiha Sarıgül Avcılar senin bağlantına yorum yaptı.
Date: March 31, 2012 2:24:48 PM GMT+03:00
To: adalar.postasi@gmail.com
Kampana ve nal sesi susmasın!
Yıllardan beri gelen fayton geleneği sona eriyor ve biz Adalılar olarak da buna göz yumacağız öyle mi? Yazıklar olsun o zaman “Biz Adalıyız” diyenlere…
Hani “faytonlar Ada’nın simgesiydi” hani “Atatürk’ün imzası vardı kaldırılamazdı” ne oldu?
Arkadaşlar şimdi bizim atlardan ne farkımız kaldı taktık at gözlüklerini dediklerini paşa paşa yapacak mıyız?
Adalar elden gidiyor, şehirleşiyor ve biz de sessiz mi kalacağız?
Hayvan hakları diyorlar; Büyükada’daki barınağı hiç mi kimsenin gözü görmedi hani nerde hayvanseverler?
Bugün akülü fayton getirirler, yarın havaalanı yaptırırlar.
Seferoğlu’nun orada yapılan koca binaları kimse görmüyor, turizme katkı amacı altında yapılan oteller, pansiyonlar da cabası! Adalar artık ‘sayfiye yeri’ olmaktan çıktı! Sağolsun bu kadar otel ve pansiyonlar sayesinde Polenzköy’e döndü!
Adalı olmak ayrıcalıktır, faytonuyla, temiz havasıyla, deniziyle, güneşiyle…
Sonuna kadar ben de sizlerleyim, “Faytonlarımızı Vermiyoruz, Akülüleri İstemiyoruz!”
Kampana ve nal sesi susmasın!
_____________________________________________
Sabah, 30.3.2012
Hıncal’ın Yeri
http://www.sabah.com.tr/Yazarlar/uluc/2012/03/30/yasak-hemserim
Yasak hemşerim!..
Adalar benim için faytondur.. Kordon’un fayton olduğu gibi.. Viyana’nın fayton olduğu gibi..
Büyük Ada’da fayton yasaklanamaz..
Biliyorum, Balçiçek (İlter/ Pamir) şimdi kıyameti koparacak. “Bekara karı boşamak kolay. Ayda yılda bir kere Ada’ya gelip keyif yapan Hıncal Ağabeye kolay. Ya benim gibi, hele yazları iyice bok kokan adada yaşıyorsan?. İkiz çocuklarını her sabah o at pislikleriyle dolu sokaklarda büyütmeye çalışıyorsan?..” Aynen haklısın Balçiçek.. Aynen haklısın.. Ama çözüm “Yasak” değil.. Baş edemediğin her şeyi yasaklamak bu ülkede moda oldu.. Çözümün en kolay yolu “Yasak” demek.
Peki, her sorunu “Yasak”la çözmenin adı ne?
Demokrasi değil herhalde?
Ada faytonlarının sokakları kirletmesi önlenecek. Dünya nasıl önlüyor? Faytonların atlarına iyi bakılacak. O atlar da tertemiz ahırlarda yaşayacaklar. Dünya nasıl başarıyor?
Adalar’da belediye yok mu? O belediyenin yetkileri, gücü yok mu?.
Onu yasakla, bunu yasakla.. Dünyada güzellik bırakmayacağız!..
_____________________________________________
HaberTürk, 31.3.2012 13:01:05
http://www.haberturk.com/yazarlar/balcicek-ilter/729758-mevcut-fayton-guzel-degil
Mevcut fayton güzel değil!
Hıncal Abi, “Adalar benim için faytondur, Kordon’un faytonu olduğu gibi, Viyana’nın faytonu olduğu gibi… Faytonların sokakları kirletmesi önlenecek. Dünya nasıl önlüyor? Faytonların atlarına iyi bakılacak. Adalar’da belediye yok mu? Onu yasakla, bunu yasakla dünyada güzellik bırakmayacağız” diye yazmış! Sonra da “Balçiçek kıyameti koparacak” diye eklemiş!
Herhalde yazdıklarım anlaşılmıyor. Tekrarlıyorum. Bugün Büyükada’daki faytonlar Viyana’daki faytonlar gibi değil… Mevcut fayton güzel değil! Hayır merak ediyorum, kırk yılda bir gelseniz de nasıl sağlıklı at buluyor da biniyorsunuz? Hepsinin durumu acınası halde…
Yani sorun sadece pislik değil.
Özetleyeyim…
1- Atlara işkence ediliyor… Hepsi bir deri bir kemik!
2- Faytoncular adalılara işkence ediyor!
3- Fiziksel ve sözlü saldırıya maruz kalıyoruz!
4- Kafalarına göre ücret tarifesi uyguluyorlar!
5- Ve ada, at pislikleri yüzünden b.k kokuyor
Evet, teoride “Baş edemediğini yasakla” anlayışı doğru değil, kesinlikle katılıyorum. Ama pratikte durum hoş değil. At pisliklerini temizlemekle yükümlü olan Adalar Belediyesi… Faytoncuların bağlı bulunduğu yer ise İstanbul Büyükşehir Belediyesi… Bu arada deli gibi hızlı fayton kullananlara trafik polisi de lazım, onu da bildireyim…
Ezcümle, “Fayton yasaklansın” demiyorum… 20-30 tane fayton kalsın. Arabaları şatafatlı olsun, faytoncular şık giyinsin, atlar sağlıklı olsun, tüyleri parıldasın. Mevcut fiyattan 3-4 kat fazla fiyat konulsun, nostalji yapmak isteyen Hıncal Uluç da gelsin adayı tıngır mıngır fayton üzerinde gezsin… Ama bizleri, adada en az üç-dört ay geçirenleri bu fayton sefaletine mahkûm etmeyin, nostalji uğruna… Üstelik atların çalışma koşullarını düşündükçe, binesim yok, çok acıyorum o hayvanlara… O yüzden elektrikli faytonları destekliyorum, hatta dolmuş yapılmasından yanayım.
Not 1- Hıncal Abi, soyadımı İlter/Pamir yazmışsın. Ben vazgeçtim “Pamir”den, yıllar oldu, sen vazgeçemedin bir türlü. Gerek yok soyadına, yaz “Balçiçek” diye, olsun bitsin.
Not 2- Bu yaz artık adaya bekliyoruz. Aya Yorgi’de gün batımı, sahilde yemek, ilerleyen saatlerde “Chansonlar”dan seçmeler, sokak dansı… Her şeye rağmen ada çok güzel… Dönüşte “Lokumlu Kurabiye” hediyesi de cabası…
Not 3- “Baş edemediğin her şeyi yasakla” anlayışından bahsetmişken… Diyorum ki bu hesapla örneğin kumarhaneler de yeniden açılabilir. İlle de ahlak bozulmasın diyorsanız, Türkler girmesin, yabancılar girsin. Hatta Ortadoğu’ya yakın bir merkez kurulsun. Doğu’da, Güneydoğu’da bir Las Vegas Modeli… Bildiğim kadarıyla Vegas’taki kumarhaneler krallarından biri, Maraşlı bir Ermeni… Bir işaret yeter kanımca. Acayip para girer memlekete. Ne dersiniz?
[…]
_______________________________
Hürriyet, 31.3.2012
http://hurarsiv.hurriyet.com.tr/goster/printnews.aspx?DocID=20242794
[…]
Şaka gibi haber
“Biz kaldırmaya çalışıyoruz, ABD faytonları el üstünde tutuyor” başlığıyla Milliyet-Cadde’de bir fotoğraf: Bembeyaz, tertemiz bir fayton, sağlıklı gözüken harika atlar ve buraya dikkat; papyonlu bir faytoncu… Şaka gibi bir haberdi… Bu habere ancak şu denir; “Adada böyle fayton vardı da biz mi binmedik?”
Şaka gibi örnek
Viyana’nın faytonunu örnek verip duruyorlar. Hıncal Uluç da aynı şeyi yazdı. Viyana’da yokuş mu var Hıncal Abi? “Atlar adanın yokuşlarını çıkamıyor,” diyorum. Sağlıklı olsalar da çıkamazlar. Çıksalar da eziyet hayvanlara. Bu yüzden akülü fayton olmalı, atlı faytonlar da adanın düz bir güzergahında sembolik olarak hizmet vermeli.
[…]
Yahudi kanına susamış bir cani, Yahudileri öldürmek isteyince önce bir Yahudi okuluna gider ve ilk hedef çocuklardır.
Bu hep böyle oldu: Mısır’da Firavun’un yaptığı buydu, Hitler’in yaptığı da budur. Fransa’da, Toulouse’daki trajik olayın gerisinde gerçekleşen de aynen budur.
(…)
‘Ada’mı böyle isyan ettiriyorlar!
BİLİYORSUNUZ… Geçen hafta İstanbul Büyükşehir Belediyesi Ulaştırma Koordinasyon Merkezi, Adalar’daki faytonların sorunlarıyla ilgili bir rapor hazırladı ve 86 faytonun kamulaştırılmasına, 40 adet de elektrikli faytonun hizmete alınmasına karar verdi. İşte bu kararla birlikte de ortalık karıştı. Faytonların çevre kirliliğine neden olduğunu, atların da kötü koşullarda yaşadığını kabul eden faytoncular, “İptal değil ıslah olsun,” diyor. Hatırlarsanız faytoncuların düşüncelerini birkaç gün önce bu köşede duyurmuştum. Ancak ada sakinleri ve yazın adayı sık sık ziyarete gidenler faytoncularla aynı fikirde değil. Herkes çektiğini bilir diyor ve bu kez de sözü Adalılara bırakıyorum.
‘ISTIRAP ÇEKİYORUZ’
Yılın 6-7 ayı adada yaşıyorum ve ada nüfusuna kayıtlıyız. Evimiz Maden mevkiinde. Merkeze uzaklığı yürüyerek 30 dakika. Yazın artan turist nüfusu nedeniyle, evime gidip gelmek tam bir eziyet oluyor. Tabii benim gibi tüm Ada sakinleri aynı çileyi çekiyor. Akşam iş dönüşü, çarşı alışverişinden dönerken 40-50 dakika, elimizde poşetlerle fayton sırasında ıstırap çekiyoruz. Sıramız geldiğinde de faytoncular, tur yolcusunu kaçırdığı için söyleniyor, sanki suçluymuşuz gibi biniyoruz araca. Bir de fayton çağırdığımızda çift tarife uygulanıyor. Evimin ücreti 16 TL. Gidiş-dönüş 32 TL ödüyorum. Bu uygulamanın nedeni dönüşte yolcu bulamama riskiymiş! Diyelim ki eşyamız var. Bu rakamı göze alsak bile fayton bulamıyoruz çoğunlukla, gelmiyorlar (Turdan alacakları para daha çok olduğundan). Adalar Belediyesi’ne 2 yıl önce bu konuyu ilettiğimizde, ulaşımın İBB’nin sorumluluğunda olduğunu, yaptırımda bulunamayacaklarını söylediler. Ben elektrikli araçları destekliyorum. Uygulamada dolmuş sistemi de getirilse çok iyi olur.”
EZİYETLİ NOSTALJİ!
Şimdi de bir başka ada sakinine bırakalım sözü… “Yazın kalabalık nüfus nedeniyle faytonlar devamlı dolu. Evimizin önünden geçerken boş bile olsalar ada yerlilerini almak istemiyorlar. Faytonlar adanın nostaljisiymiş! İyi de bu nostalji bizim bir işimize yaramadığı gibi bir de eziyet çektiriyor. Faytoncular, tehlikeli bir şekilde birbirlerini solluyor, çoluk çocuk risk altında kalıyor. Hijyen ve atların sağlığını hiç sormayın. Caddeler at pisliği içinde. Atların çoğu hastalıklı. Ben böyle nostaljiyi ne yapayım! Elbette fayton adayla özdeşleşmiş. Ancak günümüzde gezi aracı olarak değil, toplu taşıma aracı olarak kullanılıyor. Adanın dokusuna uygun bir toplu taşıma aracı hizmete girmeli. Bunun yanında da faytonlar, bir nostalji aracı olarak kalmalı. Tabii özel eğitimli kişiler tarafından kullanılmalı ve çevre kirliliğine de neden olmamalı…”
______________________________



07.09.2009 Meclis Toplantısı-Fayton Sorunu-Bülent Mısırlıoğlu
Haytap, 10/02/2012
Adalardaki Faytonlar Kademeli Olarak Kalkmalı!
İstanbul’un İstanbul gibi beyefendisi Çelik Gülersoy’un 1997’lerde hazırladığı “Büyükada Programı”nda Adalar’ın kültürel ve doğal mirasının korunabilmesi amacıyla· önerileri arasında Adalar’da bugün gördüğümüz faytonlara da önemli bir yer vermişti. Gülersoy faytonların dış görünümlerinin yeniden tasarlanmasını, kış için kupa adı verilen modeller kullanılmasını, —tıpkı tarihi Avrupa filmlerinde gördüğümüz gibi— faytonların toplandığı meydanın yeniden düzenlenmesini, yolcuların kışın kullanması için kapalı bekleme salonu yapılmasını, faytonculara yazlık ve kışlık tek tip kıyafet verilmesini, ahırların ve faytoncuların prefabrike konutlarda yaşanmasının sağlanmasını önermişti.
Çelik Gülersoy’un ölümü ve Turing’le bağlantıların bitmesinden sonra olay estetik boyutundan çıktı ve başta HAYTAP olmak üzere hayvan haklarının ihlal edildiği, hayvanlara eziyetin durmadan ihbar edildiği, hatta insan sağlığını bile etkiler hale geldiğini görüyoruz.
İki sene önce Adalar Belediyesi’yle faytonların tamamen kaldırılması için başlattığımız çalışmalar, İZ TV’de BİR ADIM AT belgeselimiz ve devamında İBB Başkanı Kadir Topbaş’a da ısrarlı bir şekilde faytonların kademeli olarak azaltılmasını istediğimiz “Adalar’daki atlar konusu” sonunda patladı.
Kadir Topbaş ile yapılan görüşmeyi birebir dinlemek ve izlemek için lütfen buraya tıklayın
Üstelik Paris’te, Prag’da, Londra’da New York’ta gördüğümüz turistik ve gezi amaçlı kullanılan bakımlı atlar maalesef burada savaştan çıkmış garibanlar gibi. Yani bu atların bir tanesinde bile bakımlı güçlü kuvvetli sağlıklı yarasız beresiz birbiriyle uyumlu çift at göremeyecek miyiz? Eğer bu kafayla gidersek ve sırf insanlar işsiz kalmasın diye belirli bir rant kesimini doyuracaksa bu iş zaten başından yanlış. Adalar Belediye Başkanı’yla geçen sene yaptığımız fayton yönetmeliği taslağı yürürlüğe girmek üzere ki kıyamet kopmaya başladı.
Hani aklı başında nasıl her uygar insan şehir içinde hiçbir kurala uymayan minibüsleri, yolları istediği gibi kullanıp geri kalan vatandaşa misafir muamelesi nasıl yapıyorsa, Adalar’daki faytonlar da bizim gözümde odur. Minibüsçüler de biliyorsunuz milyonlarla oynarlar. Hatlarının ciddi rant değeri vardır. Kazalara neden olurlar. Hatlarının kapanmasını istemezler. İstediği şeride girip çıkarlar. Adalar’ın mahzun talihi de sınırlı sayıda plaka olmasından dolayı belirli kesimin bu faytonlara sahip olması ve onları kullananların da istihdam edilenden öteye gitmeyen hemşeri dayanışmasıdır. Hatta faytonları iptal ettirmek isteyenlere malum şahısların silahlı saldırıya uğraması, mekân basması hayvan sevgisi ya da turizm derdi asla değildir, asla da olmayacaktır.
Öte yandan, Adalar gibi trafiği olmayan bir yerde bu faytonlar gerçekten yıllar içinde bir başağrısı ve giderek kangren olmaya da başladı. Hiçbir ay yok ki o yüksek bayırı çıkamayan atlar, dinlendirilmeyen atlar çatlayarak ölmesin. Çünkü atların daha çıkış merkezinde en azından sefere çıkmadan önce denetleyecek uygun “eleman”yok. Zabıta-Veteriner-Güvenlik Görevlisi ve teknisyenin olmadığı dörtlü denetim sistemi olmadan yapılan iş bir kere başından yanlış. Hele küçük bir yerde herkes birbirinin toprağı, biribirinin hemşosu ise…
Sefere uygun olmayan at için muhakak sefere uygundur izni alınması bir göz kırpma işareti kadar yakın. Yazın sıcaktan atların çatlamaması için onlara verilen suyun ve yemin azaltıldığı da gözlemlerimiz arasında. Yani atların dili olmadığı için o bayırları çıkarken kendilerinin susadığını ya da acıktığını söylemesi de mümkün değil. Tek umutları gece olup dur durak bilmeyen luna park-sahil seferlerin bitmesi ve gece dinlenmeleri.
Sucuk salam olma hikâyesine gelince…. Kimsenin bilmediği ama rantın bu kadar yüksek olduğu bir yerde Adalar’a giren yıllık kaçak at sayısı 800’lerde… İnanılmaz bir rakam…Yani sucuk olmak için Ada’ya gelmiyorlar.. Sucukları çıkartılana kadar bilmem kaç yüksek rakımdaki kilisenin bulunduğu Lunapark bölgesine çıkmak için çektirilen işkence. Hatta gitmişken evliyalar için de birkaç çaput bağlamak sağa sola… Hele yaz sıcağında deneyin bakalım yürüyerek o yolu sırtınızda bir kilo dometesle… Dinlenmeden kaç tur atabilirsiniz?…
Peki ya Adalar’da denizde yüzen kişiler hiç dalış yapsalar ve on-yirmi metre derinlere dalsalar yarlardan atılmış at cesetlerinin üzerinde yüzdüklerini bilseler bir daha yüzerler mi? Denizin altı at iskeleti kaynıyor ve üstünde insanlar yüzüyor… Kim farkında? Atlar sucuk olmadan önce su böreği olmuş zaten!
Maalesef Adalar’ın zemini düz değil. Faytonlar Avrupa’da ve Amerika’dakinin aksine düz satıhta değil ciddi bir tepeyi ciddi bir yükle çıkmak zorundalar. Hem de tüm gün boyunca.
![]() |
UKOME bu işi kendi bünyesine almış ve zamanında 140 adet at için trilyonluk ahırlar yapılmış ama gidip ahırları gördüğünüz zaman paranın boşa harcandığını anlıyorsunuz. Ortada harcanan ve doğru yerde kullanılmayan para var. Klasik ülkemden klasik para harcama hikâyeleri…
Ya işsiz kalırsak? Ya aç kalırsak?
Akılcı bir planla yeni kurulabilecek alternatif sistemlerden teleferik, akülü tramvay gibi sistemlerle burada hali hazırda çalışan esnaf buralara tabii ki kaydırılabilir. Yeni iş sahibi yapılabilir. Nisbeten daha düz zeminin olduğu Burgazada gibi yerlerde ise rençberlik başta olmak üzere yan çalışma sanaayinde tabii ki bu kişiler çalıştırılabilir. Ancak tatlı rant tabii ki bu dediğimiz ince turizm işinde olmayacaktır.
Aslında Adalar’daki faytoncular yerel halkı da taşımak istemediklerinden yerel halk da ulaşım da faytonları pek kullan(a)mıyor. Çünkü Ada’ya gelen saf yerli turist kazıklanmaya daha elverişli..
Kural tanımayan faytoncular yerel idareyle de anlaşamadıklarında atların pisliklerini vatandaşın gözü önünde dökmeleri de bir minibusçü geleneği sanki.. Yani kurala uymam kendi kuralıma uydururum.. Sıkıştığım zaman da EKMEK PARASI diyip yumuşak karnınıza vururum..
Aslında ekmek parası mı, fırın parası mı? O da ayrı bir mevzu ya… Neyse…
Faytonların ulaşım olarak Ada halkına da hizmet etmediği kesin. Olsa olsa bu faytonların bir kısmı turistik olarak düz satıhta olmak kaydıyla kullanılabilir. Yani ulaşım ve turizm amaçlı iki ayrı kullanımı birbirinden ayırmak gerekiyor aslında. Faytoncuların taşımak istemedikleri Ada halkına, tramvay benzeri raylı hafif ulaşım alternatifi sunulmalı. Ta tepeye çıkmak isteyenler de belki teleferik daha sempatik olabilir. Ama atların o koca parkuru o yükle çıkması faytoncuların artık kendi sonunu hazırladı. Kademeli olarak ilk aşamada sayının düşürülmesi şart.
Diğer yandan, insanların toplu olarak yemek yedikleri yerlere hemen yakınlarında aslında atların idrarlarının dışkılarının havadan karıştığını tahmin ederseniz değil dönere kebaba, sebzelere bile dokunmazsınız ama herkes görmemeye alışmış bu memlekette, varsa yoksa atlar sucuk olmasın.
Kardeşim sen sucuğu o pislik içinde yiyorsan ve şikâyet etmiyorsan bize de zaten hayvan haklarını anlatmaktan, uygar turizmden· şık dükkânlardan, temiz ve yeşil bir çevreden konuşarak laf söylemek düşmez. Sen atların dibinden geçtiği idrar ve bok kokusu içinde hijyen var diyorsan şikâyetçi değilsen bana ne!
Ancak bilinmesi gerekir ki ne Adalar’daki faytonlar, ne İzmir’deki güneşin altında kavrulan faytonlar bu halleriyle pespaye görünümleri ve çektikleri eziyetle hiçbir zaman HAYTAP tarafından onay almayacaktır.
Karşınızda bunların kalkması için artık hep mücadele eden bir kurum olacak ve bunları tümden kaldırmak isteyen yerel yönetimlere STKlara daima destek olacaktır.
Ahmet Kemal Şenpolat
Haytap Yönetim Kurulu Başkanı


Ece Ayhan: Fayton…
FAYTON
Erol Gülercan’a
O sahibinin sesi gramofonlarda çalınan şey
incecik melankolisiymiş yalnızlığının
intihar karası bir faytona binmiş geçerken ablam
caddelerinden ölümler aşkı pera’nın
Esrikmiş herhal bahçe bahçe çiçekleri olan ablam
çiçeksiz bir çiçekçi dükkanının önünde durmuş
tüllere sarılmış mor bir karadağ tabancasıyla
zakkum fotoğrafları varmış cezayir menekşeleri camekânda
Ben ki son üç gecedir intihar etmedim hiç, bilemem
intihar karası bir faytonun ağışı göğe atlarıyla birlikte
cezayir menekşelerini seçip satın alışından olabilir mi ablamın.
Ece AYHAN
______________________________
Heybeliada’da baz istasyonu gerginliği
______________________________

“Keşke Hiç Bitmeseydi”
Twitter, 31.3.2012 23:40
@dengeproblemi
büyükada’da… taze papatyalardan elleriyle yapıyor çocuk… :)
http://instagr.am/p/I2a9q-Gvhu
Bir Cevap Yazın