Macar mı Mezar mı…? Peki ya nerede Çınar…?
Büyükada’da vapur iskelesinden saat kulesine doğru çıkarken saat kulesinin yer aldığı eski adıyla Aşağı Macar Meydanı’ndan başlayarak sağa doğru kıvrılan günümüzde 23 Nisan Caddesi vaktiyle Macar Caddesi (Grande rue Madjar) nihayetinde evvel zaman içinde Giacamo Oteli’nin sonraları Yacht Club’ın günümüzdeyse Anadolu Kulübü’nün girişine tekabül eden Yukarı Macar Meydanı olarak anılan ‘Macar’ mevkiinin isminin menşeine dair vaktiyle Aşağı Macar Meydanı’nda yer alan Büyükada’nın ilk mezarlık alanı ve 17. yüzyılda inşa edilerek 1852, 1856, 1903 yıllarında onarımlar gören Ayios İonnis O Prodromos (Vaftizci Yahya) Kilisesi / Aya Yani Mezarlık Kilisesi dolayısıyla “Mezar/Mezari” isimlerinin olası “Macar/Macari” şeklinde telaffuzu nedenli değişimiyle türemiş olduğuna dair yaygın bir inanış olduğu anlaşılmakta… Bahsi geçen mezarlıkta Macar asıllı bir kişinin mezarının bulunduğuna dair rivayete pek itibar olunmamakla birlikte Louis Eynault: “Vaktiyle burada Macar asıllı bir asilzâdenin mâlikanesi bulunduğundan bütün bölgeye ‘Macar’, ‘Macari’ adı verilmiştir,” der. Değişik kaynaklarda söz konusu ismin ‘Macar’, ‘Macari’, ‘Madjar’, ‘Mijar’, ‘Magiar’ türevlerine de rastlanılmakta…
Adalar Kaymakamı Nevzat (Tandoğan) Bey tarafından 1926 yılında Aşağı Macar’daki meydanın düzenlenmesi çalışmaları sırasında Aya Yani Mezarlık Kilisesi yıktırıldığındaysa zemininde bulunan pek çok mezar taşı ve iskelet de cemaat mezarlığındaki boş bir alana nakledilmişti. Aynı yerde İstanbul ve Adalar’ın fethinin 500. yılı anısına dikilen Baltaoğlu Süleyman dikilitaşını yerleştirmek için parkın tanzimi esnasında da birçok mezar bulunmuştu.
Ha keza 2006’da doğalgaz hattı kazılarında Baltaoğlu Süleyman Bey dikilitaşının bulunduğu küçük parkın hemen ardında günümüzde yerinde ‘kebap’ yelleri esen Aya Yani Kiliseciği’nin apsis ve batı duvarı ile hemen bitişiğinde az bir derinlikte, kesme taştan yapılı ağzına kadar kafatası ve insan kemiği dolu olarak bulunan gayetle geniş “kuyu ağzı” şüphesiz ki 1819 tarihli Antoine Ignace Melling’in Büyükada haritası da dahil birçok seyyah ve tarihçinin “Kızlar Kuyusu (Puits des Filles)” olarak işaret ettiği Karanfil Deresi’nden inen yağmur sularının toplandığı tarihi sarnıçtır ki 1745’te Richard Porocke’nin Ada halkının, bilhassa kadın ve kızların toplantı ve panayır yeri, Aegidius van Egmont’un ise “Büyük Sarnıç” olarak tarif ettiği mahal olsa gerektir.

Antoine Ignace Melling., Voyage pittoresque de Constantinople et des rives du Bosphore, Paris (1819).
1867’de Joseph Baudouy tarafından Çilenis Kalfa’nın teknik bilgisiyle yaptırılan rıhtım ve iskele inşaatları esnasında bu hizadaki alçak yarlar ve meyilli meydan doldurulurken Aşağı Macar’daki mezarlar kazıldığında ortaya çıkan kemikler de kilisenin bitişiğindeki işte bu sarnıca doldurulmuş olmalıydı.
1735-1737 yıllarında Hora’nın batı kısmında eski defin alanına bitişik, Mezar veya Macar mevkiinin yanında bulunan eski küçük bir kilisenin yerine inşa edilen Panagia Eleusa (Şefkatli Meryem Ana’nın Kutsal) Kilisesi ve tam Macar’ın ucundaki kayalıkların üzerinde yer alan keşiş odalarınınsa 19.yy’ın ortalarına değin denizin üstünde âdeta asılı gibi durduğunu canlandırınız havsalanızda….
Hora’nın batıya doğru yayılmasıyla muhtemelen 1793’te Panayia Kilisesi restore edilerek büyütülüp cemaat kilisesi mertebesine yükseltilmişti. 1861’de hayli masraflara girilerek kilisede esaslı bir onarım yapılmışken 1871 yılının kış aylarında sahilin toprakla doldurulması ve meyilli Aşağı Macar yamaçlarının tesviye edilmesi sırasında İhtiyar Meclisi’nin kilisenin kısmen toprak altında kalmış eski inziva odalarının yıkılıp bunların yerine taş, kireç ve tuğladan yeni dükkân ve inziva odalarının inşa edilmesi kararı uyarınca 1872 yılında bu beş kemerli kagir bina yapılmıştı. 1894 depreminde büyük hasar gören kilise 1926’da yeniden esaslı bir onarım görmüştü. Muganni Nikos Ksidas, 1926 yılındaki onarımlar sırasında kilise avlusundaki iki servi ağacının dibinde kazı yapılırken toprağın altında düzenli aralıklarla sıraya dizilmiş insan kafatasları bulduklarından ve hiç dokunmadan üzerini örttüklerinden bahseder.
Sahildeki kayalık yarlara paralel olarak uzanan ve ismi sonradan “23 Nisan Caddesi” olarak değiştirilen bir dem “Oteller Caddesi” ve evvelce de aslen “Macar Gezintisi” olarak bilinen Macar Caddesi’dir ki Aya Yani Çayırı olarak da anılan Aşağı Macar’dan ileride Yukarı Macar’daki “Giacomo Oteli”ne kadar uzanmaktaydı.
Eskiden Aloni yani Harman yeri olarak bilinen meydan da buralarda olmalıydı. 18. yy’da köylüler Harman yerinde toplanır, eğlence ve panayırlarını burada yaparlarmış. Momars’ın Osporomabia adlı eserinde sözünü ettiği suyu tuzlu ve ekseriyetle çamurlu olan “Yukarı Kuyu” da yine bu civarda olmalıydı.
Bu arada Grande rue Madjar boyunca Pera’dan ve Galata’dan gelerek yerlilerin arta kalan son bağ ve bahçelerinin de satın alınması suretiyle inşa edilen evler sayesinde yeni ve seçkin bir mahalle kurulmuştu ki Charles Mac Farlan “Bir zamanlar o kadar ferah olan bu yemyeşil çayır”ın arka arkaya inşa edilen ev ve kahvehanelerle daraltılmasından şikâyetçi olmakta pek de haksız sayılmazdı.
1821 yılının Ocak ayında İngiliz elçisi Lord Strangford’un refakatinde İstanbul’a gelerek Heybeli’deki Kamariotisa Manastırı’nda daire kiralayıp Büyükada’ya da ziyaretlerde bulunmuş olan İngiliz Elçiliği başrahibi Robert Walsh, “En kalabalık gezinti yeri ‘Macar’ adını verdikleri bölgeydi. Köyün batı tarafında, sahildeki yarlara paralel ve diğer adalarla, uzaktaki İstanbul’un karşısında uzanan, takriben yarım mil uzunluğundaki bir yolda geziniyorlardı. Bayram günleri [tatil günleri olan Cuma ve Pazar günleri kastedilmekte] bu yol çok kalabalık olurdu. O günlerde Rum kadın ve kızların güzelliğine ve zarafetine hayran kalırdım. Çok pahalı şık elbiseleri ve yapmacık tavırları dikkatimi çekerdi,” diye bahsetmektedir ki 1867 senesi evveli henüz Bauoudy tarafından yapılan iskele ve rıhtım inşaatıyla kıyılar doldurulmamış ve muhtemelen de iskele bugünkü yerinde değil ya Büyük Çınar Meydanı hizasındaki eski Mose Yani yeni Yel Üfürdü Sokağı veyahut kuvvetle muhtemeldir ki Küçük Çınar Meydanı hizasında eski Balık Pazar sonradan Berberoğlu yeni Çiçekli Yalı Sokağı’nın kıyısında (Pancos İskelesi) ya da günümüzdeki iskelenin gerisinde olmalıydı.
Amerikan Elçisi David Porter 28 Temmuz 1832 tarihli mektubunda: “Buradan sağa doğru sapınca Mijar veya Magiar [Macar mevkii] bir gezi yolu var. Ada’nın erkekleri, kadınları ve ziyaretçileri burada toplanırlar. Her akşam muhtelif gruplarla dolan çok sempatik bir promenade (gezi) yeridir. Ayrıca bir sıra bank da gezinenlerin emrindedir. Bu yolun ucunda küçük bir motel, bitişiğinde de dondurma ve meşrubat satan gayet sempatik birkaç küçük dükkân vardır,” diye anlatır.
Lady Hornby, Constantinople The Crimean War adlı kitabının 6 Eylül 1856 tarihli bölümünde: “Akşam saatlerinde İstanbul’dan buharlı geminin gelmesine yakın iskeleye doğru bir koşuşma başlar. Rum ve Ermeni kadınlar, gruplar halinde, ellerinde güneş şemsiyeleri ile kocalarını ve babalarını karşılamak için iskeleye inerler. Çoğu Batı taklidi elbiseleri ile en kötü Fransız modasının karikatürleri gibidirler. İskele yakınında Macari denilen açık hava gazinosu hep doludur. Kadınlar burada çocukları ile oturup limonata içerler veya kuruyemiş yerler,” diye bahseder ki Samuel Sullivan Cox (çev. Baki Çokneşeli), Prinkipo’da Tatlı Yaşam ve Prens Adaları 1887, İstanbul (2013)116-117’deki yazıda geçen Macar Oteli ve Macar Kahvehanesi’nin ise tam olarak yerleri ne yazık ki muallak…
Akillas Millas, Büyükada (Prinkipo, Ada-i Kebir), İstanbul (2014)74’te Hasiotis’ten aktarılan Apano Platos (Yukarı [Büyük] Çınar) meydanda [Çınar Meydanı’nda aynı isimli yokuşun bugün Şehbal Sokağı köşesinde] Pashalakis’in güzel oteli inşa edileceği ifadesinden Samuel Sullivan Cox’un “Ne güzel günlerdi, Macar kahvehanesinden yayılan müzik, yiyecekler ve eğlencenin büyük çınar ağacının çevresinde,” ifadesi yanı sıra “Macar oteli o hâlâ orada, iskeleden [o vakitler şimdiki Kantarocak İskelesi değil muhtemelen daha doğusundaki Pancos İskelesi kast ediliyor olmalı] çok da uzak olmayan yerinde duruyor. Ancak koca gölgesi tüm çevreyi saran ve dallarından sarkan lambalarla altındaki ahşap sandalye ve tabureleri hafifçe aydınlatan o devasa çınar ağacı artık yok. Buralarda tüm yaşlı ağaçlar için âdet olduğu üzere, kurumuş gövdesi ve kökleri çevresine örülen bir taş duvar ile korumaya alınmış,” ifadeleri Macar Oteli ve Kahvehanesi’nin vaktiyle muhtemelen Apano Platos (Yukarı [Büyük] Çınar) meydanında olduğuna mı işaret ediyor yoksa?
G. Hasiotis: “O meydanda [Çınar Meydanı], Ladas Mahallesi’nin girişinde, 1890’da kuruyan ve bugün yalnız adıyla hatırlanan koca bir tarihi çınar vardı. Bu yaşlı çınarın koca asırlık dalları ile gölgelediği sıra kahvehaneler, patırtılı-maytaplı Macar’daki gazinolar ve Pancos Meydanı’nın tavernaları, yerli Adalı ve Pera’dan gelen günübirlik ziyaretçilerin, hatta gün geçtikçe sayıları artan Avrupalı seyyahların öncelikle seçtiği, ısrarla tercih ettiği ada uğrak yerleri sayılabilir,” demekte…
Débarcadère toprakla doldurulmadan önce Aşağı Macar Meydanı’nın ortasında tam yarın üzerinde —sonraları Bonmarşe ve Ankara Palas’ın inşa edileceği yerde— birbirine paralel inşa edilmiş, birbirinden iki dar koridorla ayrılan çepeçevre büyük camekânlı terasları kocaman ahşap kazıklarla desteklenerek ta denizin üzerine kadar uzanan üç büyük ahşap kahvehane binası varmış ki bunlara o zamanlar ‘gazino’ denilirmiş. G. Hasiotis: “Burada ve Giacomo’nun meşhur lokantasında Avrupa’dan gelen müzisyenler, kimi zamanlarda Naum Tiyatrosu’nun orkestrası, kemanları ve duygulu şarkılarıyla orada toplananların kulaklarını okşardı,” diye bahseder.
Yine G. Hasiotis: “Paskal Oteli ise Aşağı Macar’da, bugün (1900) Belediye binasının bulunduğu yerdeydi. Geniş bir balkonu ve tam bitişiğinde koca bir çınar ağacı vardı,” der. Belediye’nin bu ahşap binada iskân edilip edilmediğini ve 1926’da yanmış ya da yıktırılmış binanın bu bina olup olmadığınıysa bilemiyoruz. Bildiğimiz, otelin zamanla bozulan haliyle “Küçük Çınar” mevkiine, adını 1930’lara değin koruyan yokuşun (Paskal Sokak-Şehbal Sokak) başına taşındığıdır.
1880-1913 yılları arasında Büyükada’nın Macari mevkiinde N. Spomades’in Romania Oteli yanı sıra dört yeni otel ismine rastlanır: Bunlar Splendid Palace Hotel, Hotel Beau Rivage, İskele’deki Prinkipo Palace, Cakomo Yolu’ndaki Bristol Oteli’dir.
1867’de İstanbul’un bir ilçesi haline gelen Adalar’ın ilk kaymakamı olan Mustafa Bey 1876 yılında göreve atanmıştır. Günümüzde Emniyet Amirliği’nin bulunduğu mahalde yer alan iki katlı ahşap kaymakamlık binası 1895’te onarım görmüş ancak 1927’de yanınca 1929’da Adalar eski belediye başkanlarından Kiryako John Hacopulos’un Köşkü’ne taşınmıştır.
İstanbul’un en kaliteli şaraplarını imal eden Antoine Sagredo içki fabrikasının 1918’de Aşağı Macar Meydanı’nda hem içkilerinin satış pavyonu hem de reklam amacıyla inşa ettirdiği kuleyse rüzgârlara açık olduğundan müşterilerini cezbedemeyip zamanla saat kulesine dönüşmüştür, gel zaman git zaman…
)O(
______________________Kaynakça
Samuel Sullivan Cox (çev. Baki Çokneşeli), Prinkipo’da Tatlı Yaşam ve Prens Adaları 1887, İstanbul (2013).
Akillas Millas, Büyükada (Prinkipo, Ada-i Kebir), İstanbul (2014).
Antoine M. Raymund, Plan de Prinkipo, Haziran 1912. / SALT Araştırma Arşivi.
Orhan Türker, Prinkipo’dan Büyükada’ya (Bir Prens Adası’nın Hikâyesi), İstanbul (2004).
Bir Cevap Yazın