Elvedâ Kanarya…
Kanarya Sokağı’nda “yol bakım onarım çalışmaları”, 25.9.2017.
Büyükada’da eski Macar yeni 23 Nisan Caddesi’nden yani Anadolu Kulübü’nü geçip de Çankaya Meydanı’na çıkarken sağ koldaki Bahçelerönü’nden sonraki ikinci sokak olan o cânım Kanarya Sokağı’nın girişine
ADALAR BELEDİYESİ
FEN İŞLERİ MÜDÜRLÜĞÜ
YOL BAKIM ONARIM
ÇALIŞMALARI
________________________________
ÇEVREYE VERDİĞİMİZ RAHATSIZLIKTAN
DOLAYI ÖZÜR DİLERİZ
yazılı iki ayaklı kuyruklu yalanlı uyduruk bir pano konulmuş!
Ne vakittir yazacağım yazmasına ya elim gitmiyor, yüreğim el vermiyor bir türlü, on iki senedir ADALAR POSTASI’nda durma bir bu minval yazıp okumaktan cümlemiz müzmin bedbaht olduk ya ne çare, yazsam tastamam kabullenmiş olacağım gibi geliyor nicedir tuhaf, oysa ki ne mümkün!
Kanarya Sokağı’nda yolun iki kenarı boyunca sıralanan o birbirinden güzel asırlık anıtsal ağaçların gövdelerinde “yol bakım onarım çalışmaları” dolayısıyla —her nasılsa Ada’ya çıkartılarak sokağa hücum eden devasa iş kamyonlarının hunharca çarpmasıyla— oluşmuş iç sızlatan derin yaralar! Kanarya ağaçlarının yüreği kanar ya…!
Sokağın kadim ağaçlarıyla imar ve trafik canavarları arasında çetin bir savaş geçmiş görünümünde, ağaçlarsa âdeta ağır yaralı neferler! Oysaki sittin senedir baharda açan çiçekleriyle insanın âdeta aklını başından alan harikulade rayihaları ve de yazın sıcağında imdada yetişen serin gölgeleri, hazanda serilen sarı yapraklarıyla yoldan geçen birine herhangi bir zarar ziyan fenalık şöyle dursun sayısız faydayla usul ve usluca yerli yerindelerse de bundan böyle asla haklarını helâl etmeyecekleri biline!
OĞLUM MEHMEDE
Ağaçlarımızı takdim ederim
Şu karşıki yeşil yumağa ağaç derler
O da senin gibi elimizde büyüdü
Yalnız ne altını kirletir
Ne de öksürürdü.
Biz bu ağaçları uzak ormanlardan getirdik
Meyveleri zehir zakkum,
Dalları diken içersinde,
Köklerini köstebekler kemirirdi
Biz bu ağaçlara evlât gibi baktık tosunum
Onlar da bizden hiç bir şey esirgemediler
Ne bir mevsim atladılar
Ne bir hasat gizlediler
Bir gün; gölgelerine evlerimizi kurduk
Dallarına salıncaklar,
Rengârenk kuşlar dadandırdık yuvalarına
Biz ölürken hakkımızı helâl ederiz ağaçlara
Onlar da arkamızdan kendi dillerince
Helâl olsun derler.
Bedri Rahmi Eyuboğlu, Yaradana Mektuplar, Ankara (1941)25.
Kanarya Sokağı’nda “yol bakım onarım çalışmaları”, 14.9.2017.
“Nasıl olur, Adalar Doğal SİT Alanı mı” dediniz, yok canım size öyle geliyor! Adalar’da motorlu araç yasağı var, kamyonun orada ne işi mi var! Bilmiyor musunuz ki a canım! Adalar’ın SİT kapsamında kısmen de olsa koruna gelen doğal, kentsel ve tarihî dokusunun har vurulup harman savrulup harcanması uğruna Adalar’ın tarihi boyunca olmazsa olmazı motorlu araç trafiği yasağına aldırılmaksızın o envai çeşit trafik canavarı son sürat gazlamakta Büyükada cadde ve sokaklarında…*
“Neredeydik nerelere geldik…” şarkısını terennümle lakin hiç de “boşvere boşvere bu hale geldik” denilemezdi zira son on iki sene süresince ilgili Kurul kararına aykırı olarak Ada yollarında turlamakta olan her bir araca tesadüf ettikçe sözüm ona ilgili yönetmelik uyarınca Ada’ya araç çıkartılmasından bizzat sorumlu sorumsuz o kurum ve kişilere şu şu plakalı aracın şu şu cihette neye istinaden seyretmekte olduğu minval arzuhallerle usanmaksızın sorulması yanı sıra ve asıl İAKTVKD’nin (İstanbul Adaları Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Derneği), “İstanbul İli, Adalar İlçesinin kentsel ve doğal sit alanı olması nedeniyle ilçede motorlu araçlarla akülü ve elektrikli araçlara ilişkin ruhsat verme işlemlerinde koruma kurulu kararlarına aykırı olarak çok sayıda araca ruhsat verildiği ve kurallara aykırı kullanım yapanlara karşı gerekli denetimin gereği gibi yapılmadığı yönünde”ki görevi ihmalle usulsüzlüğe dair gereğince hukukî mücadele verebilmek üzere tüm girişimlerine karşın alınan akla ziyan külliyen yalan dolan kararlardan Adalar’ın doğal ve kentsel SİT değerlerinin tahribi tarihine not düşülecek bir külliyat dahi tertip olunabilir günün birinde…
Nicedir herhangi bir yerleştirilmek sevdasıyla tüketilip tükürülecek kurbanlıklar listesinde Adalar! Trafik Canavarı’nın önüne de kırmızı halı niyetine otoban asfaltı seriliyor böylelikle! Yazıklar oluyor, yazıklar olsun bu içler acısı hal ve vaziyetin kanun tanımaz o değer bilmez müsebbiblerinin cümlesine!
Daha daha neler!?
Büyükada Kanarya Sokağı’ndaki evvel zaman Ada sokaklarının özgün kalan demir oksitli ada taşından kırma Arnavut kaldırımı şeklinde örgülü yegâne kaldırım döşemesi numunesini de Adalar Belediyesi söküp Adalar’ın kentsel dokusuna mugayyir olmakla herhangi bir yerleştirme sevdası çalışmaları kapsamında beton bordürleyivermiş! İki renkten desenli Çin granidi paket taşlarını da süratle döşemişlerdir bu arada… Elimde 2000’li yılların başında çektiğim bir yadigârı kaldı yalnızca Kanarya’nın, ona da baktıkça yüreğim kanar ya…
Kanarya Sokağı’nda “yol bakım onarım çalışmaları”, 15.9.2017.
Kanarya Sokağı’nda “yol bakım onarım çalışmaları”, 15.9.2017.
Kanarya Sokağı’nda “yol bakım onarım çalışmaları”, 17.9.2017.
Kanarya Sokağı’nda “yol bakım onarım çalışmaları”, 25.9.2017.
Kanarya Sokağı’nda “yol bakım onarım çalışmaları”, 25.9.2017.
Göz var izan yok görgü ise hiç yok! Döşediğiniz o kaldırımların, döktüğünüz otoban asfaltlarının Adalar’ın kentsel üstelik de sözüm ona SİT olarak tescillenerek korumaya alınmış dokusuyla yakın uzak bir âlâkası var da biz mi anlayamıyoruz aceba?!
Ekte bilmem kaçıncı defa yayımladığımız “Doğal ve Kentsel SİT Alanı Ada yolları nedir ne değildir“i bir kez daha okuyalım da o “akılsız merkepler” hangileriymiş iyice bir anlayalım bakalım!
Adalar Kentsel SİT alanı mı dediniz? Kanun tanımazlar diyarında kim takar ki SİT’i MİT’i! Kent KonŞeysi mi? Yasal mı? Asal mı? Kanun mu? Peşrevi mi? Etik mi? Etek mi? Hah hah hay huylu huyundan vazgeçer mi?
Bir kez daha ve bininci defa İstanbul Destanı’nın nihayeti olarak kulakların çınlasın Bedros Reis, “Ey! Benim dev memesinde cüceler emziren acayip memleketim.”
)O(
________________*
ADALAR POSTASI-2698/3, 5 (24.5.2012): and the “teneke kamyon” goes to…
/
T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı İstanbul V Numaralı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu’nun 25.12.2009 tarih ve 2232 sayılı kararı uyarınca “İstanbul ili, Adalar ilçesinde Motorlu Taşıt kullanımına ilişkin; bütün yolların prensipte yaya yolu olarak belirlendiğine, bu nedenle ilçenin kültür kimliği ve diğer özelliklerinin korunmasının bir gereği olarak Adalar genelinde motorlu taşıt trafiği olamayacağına ve Adalar’ın bu önemli özelliğinin kısmi bile olsa bozulamayacağına,” işaret edilmişliğine; “Bu karara uymayanlar hakkında 2863 sayılı kanun uyarınca yasal işlem yapılmasına, karar gereğinin Kaymakamlık ve Belediye tarafından yerine getirilmesine oybirliğiyle karar veril”mişliğine rağmen; […] bilahare ilgili karara “Adalar’da kültür ve sanat etkinlikleri için günübirlik [?!] araç çıkartılmasına müsaade edilmesi” minvalindeki ekler yanı sıra gayrikanunî akülü araç trafiğinin icad olunup Ada’yı istilasına göz yumulmasına isyanla…!
Doğal ve Kentsel SİT Alanı Ada yolları nedir ne değildir?
Sözü en iyisi mi evvel zamandan beri Büyükada sakinlerinden gerçek bir Ada sevdalısı Saygıdeğer Viktor Albukrek’e bırakalım…
Kimden: VİKTOR ALBUKREK
Kime: adalar.postasi@gmail.com
Tarih: 22 Nisan 2011 10:04:17 PM GMT+03:00
Konu: Adamızın toprağı
Viktor Albukrek’in 1931-1961 Büyükadası’ndan…
[…]
Adamızın toprağı…
[…] Ana yolların yalınız orta şeridi bir at arabası genişliği kadar asfaltlıydı ve bu lüks yol, bir silindir makinesiyle ezilmiş toprak üzerine fırçayla sürülen sıcak katran ve üzerine serpilen kumdan ibaretti. Yolun iki tarafı ise toprak kalırdı. Bu kırmızı toprağın demir oksitli çamur lekesi, kumaştan zor çıkardı.
f: “Kanarya Sokak’ta eski kaldırım döşemesi”, Büyükada, 200?. )O(
Tüm kaldırımlar ise, adamızın meşhur demir oksitli taşından, Arnavut kaldırımı şeklinde örülürdü. Döşenmiş taş aralarında kalan toprakta ve asfalt yolun iki yandaki geniş toprak yol şeritlerinde biriken at ve eşek gübresi sayesinde, envai türlü bitki, kök salardı. Her yağmur sonrasında yollarımız mis gibi lavanta çiçeği, yaban nanesi, adaçayı ve ıtır kokardı. Sayfiyede olmanın hazzıyla bu güzel kokuları daha iyi teneffüs edebilmek için biz çocuklar, merkepler gibi “iha, iha,” diyerek, asfaltın dışındaki bakir toprak yollarında, ayakkabılarımızın ucunu batırarak yürür, toz bulutu yaratırdık. Toprakla yaşar, topraktan zevk alır, toprak kokardık. […]
Büyükada Nizâm Caddesi, 1920’ler…
Evlerine yürüyerek gitmek istemeyen yorgun ‘çorbacı’ların, faytondan daha ucuz olan eşek sırtında yolculuk etme imkânları da vardı. Hatta ertesi sabah vapura gitmek için evinden alınacak müşterisine randevu veren eşekçiler vardı. Akıllı olan merkepler, orta şeritteki asfaltta kaymamak ve güneşten kaçınmak ve de bilhassa kaldırım kenarında biriken gübreli funda toprağında biten otların cazibesine kapıldıkları için, katranlı şeridin dışındaki toprak yollara basarak gitmekten hoşlanırdı. İşte o zaman, sırtında taşıdığı yolcunun kafası, çok kere kaldırım kenarında bulunan ağacın dalına kütlerdi. Hayvan hiç umursamadan, hatta yükünden hınç almışçasına, keyifle zıplayarak boynundaki mavi nazar boncukları arasında serpiştirilen küçük çanların “çin-çiç-çin,” sesi ve nallarının “glaga-gluga glaga-gluga,” tatlı vuruşların ritmiyle, fütursuzca yoluna devam ederdi. […]
ADALAR POSTASI 
Sevgili Çiğdem,
Çok güzel ama bir o kadar da dokunaklı bir yazı yazmışsın, fotoğraflarıyla birlikte. “Bir zamanlar Adalar vardı” dedirtmek için bize büyük gayret gösteriyorlar. Bu kadar hainlik düşmanda bile olmaz. Şunu bilmelerini isterim, bu hainliği yapanların hepsinin adları adresleri var, bu cahil ve çarıklı erkan-ı harp kurnazlarının hepsinin adı, adresi Adalar’ı bilerek sevenlerde kayıtlı. Unutulacaklarını sanmasınlar, sadece kötü insanlar olarak anılacaklar.
Arif
By: Arif Çağlar on 03 Ekim 2017
at 10:28
Elinize, kaleminize, aklınıza sağlık, her satırını keyifle okurken yazınızın altına imzamı atarım.Deniz Emin Tüfekçi
Samsung cihazımdan gönderildi
By: denizemin on 03 Ekim 2017
at 20:08