Geldikleri Gibi Gidiyorlar-2: Bu arada olan da Adalar’a oluyor!

Her zamanki gibi geldiler, geldiler de herhalde fikren hazır olmadıklarından bocalayıp durdular… Aday oldukları seçilmiş coğrafyaya hiç de uygun bir hal ve tavra mâlik değillerdi. Ham gelip çürüyerek gittiler… O kadar basit düşünüyorlardı ki geçmiş ile bağları pek zayıf olduğundan olacak, tepeden inme geldikleri yerlerde kalıcı olabilmenin çaresizliğini yaşamanın telâşıyla da kendilerine yandaş yaratmanın gayrı meşrûluğuna düşmekten kurtulamıyorlardı.
Siyasi parti olarak tabelâ asmışların alayı, tepeden inerek gelenlerine “ayakçılık”, tepeden inenler ise “ayakçıları”na güya “kıyakçılık” yapıyorlardı… Fakat hayat acımasız, siyaset ise daha da acımasız… Gün geldi “kıyakçılığın sonu ayakçılık” oldu.
Bu arada olan da Adalar’a oldu!
Kendilerine “yandaş”, “goygoycu” mangaları kurmaya kalkışan o biçim belediyehaneciler kamusal alanlarda görüntü kirliliği ile gürültü kirliliğini de yaratmaya muvaffak (!) oldular. Adalar’ın sâkin ve dingin atmosferinde görülmemiş ve de hayal dahi edilemeyecek raddede anarşi yaratan salaş, çapaçul ve müptezel işporta tezgâhlarıyla bütün mûtenâ köşeleri işgal ettirildi. Bunları gören çarşı esnafı dahi çığrından çıkarcasına dükkânlarının dışına taşarak belediyehanecilerin himâyesinde —arabeskin de arabeski alâturka bile denilemeyecek— denetimsiz işportalarını kurdular. Tepeden inmeyeceğini sanan son tepeden inen belediyehanecinin ise çarşı esnafını, kaldırımları şeffaf bırandalarla kapamaya teşvik etmesiyle; —partisine mi, kendisine mi, sigaracılara mı bilinmez— sözüm ona hizmetin “elenikası” da böylelikle gösterilmiş oldu!
Karadaki işgal ve kamuya tecavüzler yetmiyormuş gibi küstah korsanların ve kayıkçıların biçimsiz tekneleriyle palamar atarak bu kerre de ezelden beru seyir ve temaşaya açık kıyı ve sahillerimizi kapatmalarına diğer partilerle ortaklaşa göz yumuluyordu. Sahillerimizin en olmadık yerlerine korsan iskelelerin yapılması için sahte izin tabelâlarıyla resmiyet bile kazandırılmaya çalışıldı.
Adalar’ın dışında örgütlenmiş kooperatifler Adalar’ın sivil toplum kuruluşuymuş gibi kabul edip Kent Konseyi seçimlerinde işbirliği içinde, korsan oy kullandırılarak Kent Konseyi diye bilinen STK oluşumunun halk arasında itibar kaybına uğramasına sebeb olunup “Kent KonŞeysi” gibi komik ve işlevsiz bir duruma düşürülmesi de sayelerinde oldu.
Belediye’nin başı ve meclisini teşkil edenlerin, muhalif ve muvâfık olanlarının âdeta birbirilerini ağırlıyarak geçirdikleri son dört yıllık çalışma döneminin ne Adalar’a ne de Adalılar’a hayırlı ve huzurlu olmuş olduğunu söyleyemeyiz… Bu itibarsızlıkla olsa gerek, geldikleri gibi gidiyorlar vesselâm.
Engin DAMCI
Bir Cevap Yazın