Gönderen: adalarpostasi | 13 Ocak 2020

İzmir Büyükşehir Belediyesi’nden cevap geldi

İzmir Büyükşehir Belediyesi’nden cevap geldi

İstanbul Adaları Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Derneği’mizin (İAKTVKD), İzmir’de fayton ulaşımının yasaklanması üzerine çekim atlarının Büyükşehir Belediyesi’nce satın alınarak kısmen başka kişi ve kuruluşlara devredilmesine dair İzmir Büyükşehir Belediye Başkanlığı’na gönderdiği 23.12.2019 tarih ve 2019-70 sayılı resmî yazısına (bkz. Ek-1) cevap (bkz. Ek-2) geldi. Evlere şenlik denilebilecek bu cevap sırasıyla şunları söylüyor:

  • Seçimden sonra oluşan yeni Belediye Meclisi 30.05.2019 tarih ve 627 sayılı olağanüstü UKOME kararıyla faytonların trafiğe çıkmasını yasaklamıştır;
  • 31.07.2019 tarihinde de Sokak Hayvanlarını Koruma Komisyonu raporuyla çalışması önceden yasaklanan 32 at Belediye Meclisi’nce oybirliğiyle satın alınıp “Doğal Yaşam Parkı” denilen yere konulmuştur;
  • Muhtelif ırktan ve melez olduğu söylenen Equus domesticus türüne mensup bu 32 adet at daha sonra Sağlık Bakanlığı’na bağlı Ankara Halk Sağlığı Genel Müdürlüğü’ne belirsiz bir tarihte devredilmiştir;
  • Atların bakımı ve devirleri süresince hayvansever kişi ya da kurumdan “Belediye bünyesinde yeterli personel olduğundan” dolayı “zaten ihtiyaç da bulunmadığı için” herhangi bir yardım alınmamıştır;
  • İzmir’in medâr-ı iftiharı durumundaki ithal Haflinger takımlarının çektiği belediye faytonlarının akıbetine ise doğrudan cevap verilmeyip bu hususun İZULTAŞ denilen kurumdan sorulması lazım geldiği beyan edilmiştir;
  • Son olarak da bünyelerinde faytona koşulmuş ve bakımı kendilerince yapılan at kalmadığı ifade edilmiştir.

Bu cevap gibi gözüken ama izah ettiğinden çok daha fazlasını sanki saklıyormuş intibaını uyandıran resmî yazıyı gelin birlikte inceleyelim:

1) Tunç Soyer’in seçimden önce Haytap ile yaptığı faytonların yasaklanarak kaldırılması konulu protokolünden hiç bahsedilmemiştir. Halbuki kanaatimize göre seçimin hemen akabinde UKOME komisyonu raporuna dayanarak faytonların trafikten men edilip efektif olarak faytonculuğun yasaklanması konusu, yorumlanmaya muhtaçtır. Haytap bu protokole daha sonra basında da yer aldığı şekliyle atıf yapmış ve ana amaçlarının atlara fayton çekerken yapıldığını söyledikleri “zulüm”ün bitirilmesi olduğunu belirtmiştir. Seçim öncesi böyle düşünen bir seçmen zümresi ile protokol yaptığı söylenen aday seçildikten sonra bu kadar çabuk faytonları yasaklayarak acaba neyin karşılığını gecikmeden ödüyordu?

2) İki ay önce çalışmasını yasakladıkları atlara bu zaman zarfında faytoncu esnafının nasıl baktığı hiç konu edilmemiştir. Çoğu faytoncu atlarını beslemekte zorlanırken İzmirli gerçek hayvanseverler, İstanbul’daki dostlarıyla birlikte para toplayıp o atlara ot satın almıştır. Belediye’nin cevabında iki adet soğuk rakam olarak verilen trafikten men edilmek ile Belediye’ce satın alınmak tarihleri arasında upuzun 60 günlük bir süre vardır. Hayatında bir ata bir gün dahi bakmadığı âşikâr olanlara, bunun çok uzun bir bakım zamanı olduğunu hatırlatmak isterim.

O atların Belediye tarafından velev ki pek çok gecikmeyle satın alınması hususundaki gariplik bununla da bitmemektedir. Kendi beyanına göre İzmir Büyükşehir Belediyesi gerekli bütçe kararlarına ilaveten bu satın almayı bünyesindeki Sokak Hayvanlarını Koruma Komisyonu denilen bir yapının hazırladığı rapora dayandırmaktadır. At bilmez zihniyete mükemmel bir örnek, at hayvanını sokak hayvanı zannetmek olmalıdır. Bakmayın siz at hayvanının Latince tür adını cevabî metinlerinin en başına yazmış olmalarına, anlaşılan İzmir Belediyesi için at bir sokak hayvanıymış zâhir. Sahibi olan faytoncuların elinde çalışıp, bakılan o hayvanlar demek kurtarılması gereken sokak hayvanı imiş..! Teşhis baştan yanlış konulursa, tedaviden ümit beklemek abes değil midir?

3) Neredeyse teatral bir edayla faytondan kurtarıldığı (?) söylenen atların tıkıldığı tecrit alanı her ne kadar “Doğal Yaşam Parkı” diye adlandırılsa da gerçekte tel örgüyle çevrili bir boşluktan başka birşey değildi. Yazın güneş altında ve kışın da çamur deryâsı halinde bir nevi hapis alanıydı. Fayton çekerken kas yoğunluğu düzgün çalışan atlar bu tecrit alanında âtıl halde durduğundan günden güne bedenleri eriyip çökmeye devam etti. Özünde at-bilmez kişiler bu hali bile, atlar faytondan kurtuldu, artık çok mutlular nidâlarıyla görmezden geldiler. Atların durumu sorulduğunda Belediye yetkilileri “Haytapçı kardeşlerimiz ilgileniyor” diyordu. Aslında atların durumu devamlı kötüye gidiyordu. Hareketsizlik, insan temasından uzaklaşmak o hayvanları neredeyse lanetlenmişcesine etkiliyor ve gözle görülür şekilde eritiyordu.

4) Aralık 2019’da ise at nakliyesi yapan kamyonculardan aldığımız duyum üzerine yaptığımız araştırmada İzmir’deki “kurtarılmış” eski fayton atlarının partiler halinde gece yarısı operasyonlarıyla Ankara’ya serum imâlinde kullanılmak üzere gönderildiğini öğrendik. Zaten cevabî yazıda o atların Sağlık Bakanlığı’na bağlı Ankara Halk Sağlığı Genel Müdürlüğü’ne belirsiz bir tarihte devredildiği yazmaktadır. Bu resmî ifade nedense serum imâlâtından hiç bahsetmemektedir. Okuyan, o atların sanki İzmir’de başlayan harika (?) emeklilik hayatları şimdi Ankara’nın tarihî ve turistik yerlerini gezerek devam ediyor zannedecektir. Kurumlar arası devir diye ifade bulan tâbir, atların kanlarına türlü mikrop ve toksinlerin zerkedilip, üretilen antikorların da damarlarından çekilip alınmasını “kurtulan atların” tabii hâli zaten budur (?) doğallığıyla dile getirmektedir. Bu tam mânâsıyla bir eksik beyandır…

5) Sokak Hayvanlarını Koruma Komisyonu raporuna dayanarak sahipli fayton atlarını Belediye Meclisi’nin oybirliğiyle aldığı karara göre satın alan İzmir Büyükşehir Belediyesi, dört ay bile bakamadığı bu atları Ankara’ya gizlice göndererek atları (?) değil ama kendini o atlardan kurtarmayı başarmıştır.

Haytap bu süreçte atları hiç takip etmediği gibi yerlerinden yok oluşlarını da sonradan gazetecilerden öğrenmiş ve çok şaşırmıştır. Sonra gazetecilerin soruları üzerine yaptıkları açıklamada İzmir Belediyesi bu işte sınıfta kaldı demişlerdir.

Tunç Soyer sonunda çıkıp biz bu atlara zaten bakamazdık, personelimiz yoktu demiştir. Böylece yukarıdaki metinde yer alan, “hayvansever kişi ya da kurumdan yardım almadık, çünkü yeterli personelimiz olduğundan zaten gerek yoktu,” ifadesi “havada kalmıştır”. Bu talihsiz beyânatın gözlerden kaçmaması gereken bir başka yanı da İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin hayvansever kurum olarak tek bir isimden bahsediyor olmasıdır? O hayvansever kurum kimdir? Çalışma yasağıyla atların ve faytonların Belediye’ce satın alınmasına kadar geçen iki aylık sürede faytoncuların beslemekte zorluk çektiği atlarına ot yardımı yapmaları için kendilerine başvurulduğunda bu konuyla ilgilenmediklerini söyleyen Haytap herhalde değildir?

Velhasıl öyle bir cevap aldık ki akılda pek çok soru kaldı! Bunu bu şekilde kabul edemeyiz. Gördüğümüz olsa olsa İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin at aynasında görünen hal-i pür melâlidir. Bilindiği gibi eksik bilgi, yanlış bilgidir! Kamu yönetiminin saydam olması gerekirken; karar ve gerekçeleri ile karar uygulamalarının sonuçları burada, kamudan saklanmıştır. Bu yapılmaya çalışılana Türkçe’de, yönetimin kendini seçen halkı aldatması denir…

Emin Mâhir Başdoğan

İAKTVKD Yetkilisi At ve Atçılık Uzmanı

(12.01.2020)

🎬: İzmir’in atlarını “kurtarırken” kurban edenlere soruyoruz: Şimdi sıra İstanbul Adaları’nın 1700 atına mı geldi⁉️

_____________________________________________________________________

EK-1:

EK-2:


Bir Cevap Yazın

Please log in using one of these methods to post your comment:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s

Kategoriler

%d blogcu bunu beğendi: