🔘 “Büyükada Cinayeti”, Akşam, 07.4.1942.

Büyükada cinayeti
Suçlu Sedat dün adliyeye verildi, cürmünü itiraf etti, mahkeme tevkifine karar verdi
[📷: Sedat dün adliyeye götürülürken (köşede maktul Fatma)]
Beraber yaşadığı Fatma Kılıç adındaki kadını [5 Nisan 1942] Pazar günü Büyükada’da Güvercinlik [Muhtemelen Büyükada’nın güneyinde Büyüktur Yolu’nda Eskibağ (Viranbağ) Koyu ile İnciburnu arasındaki Güvercin Mağarası’nın yer aldığı mevkii dolaylarında olmalıdır.] denilen yerde bıçakla öldüren Sedat Ağaran dün adliyeye verilmiş ve sorguya çekilmiştir. Sultanahmet Üçüncü Sulh Ceza Mahkemesi’nde sorguya çekilen Sedat büyük bir soğukkanlılıkla suçunu itiraf ederek vakayı şöyle anlatmıştır:
— İstanbulluyum, 332 [1916/17] doğumluyum, bekârım, şimdi bir iş yapmıyorum. Bundan üç ay evvel Mersin’de Yerli Mallar Pazarı muammelât şefliğine tayin edildim. Oraya gidince barlarda artistlik yapan Fatma Kılıç’la tanıştım. Fatma 24 yaşında ve güzel bir kadındı. Kendisini sevdim. Bir müddet orada beraber yaşadık. Bütün kazancımı Fatma’ya harcadım. Bu vaziyette Fatma ile daha uzun müddet yaşayamayacaktım. Bu yüzden istifa ederek İstanbul’a geldim. On beş gün sonra da Fatma geldi. Burada evvalâ kendisiyle konuşmak istemedim. Fakat ısrarla üzerime düştü. Tekrar görüşmeye başladım. Onun ısrarı üzerine Tarlabaşı’nda Kilise Apartmanı’nın 5 numaralı dairesini kiraladım ve Fatma ile orada oturmaya başladım.
Fatma’nın bazı hareketlerinden şüpheleniyordum ve bu yüzden aramızda kıskançlık münakaşaları geçiyordu. Kendisini bir defa Ada’ya götürüp gezdirdim. Bu ayın ikinci Perşembe günü [2 Nisan 1942] Fatma yine âsabi idi. Kendisini alıp Büyükada’ya götürdüm. Cebimde 117 lira vardı. Akasya Oteli’nde bir oda kiraladık. Yine Fatma’nın ısrarı üzerine dört gün Ada’da otelde kaldık. Pazar sabahı saat 10 sıralarında gezintiye çıktık. Paskalya münasebetiyle araba bulamadığımız için yürüyerek Nizam Caddesi’nden Güvercinlik denilen yere kadar geldik. Orada Fatma sol taraftaki kayalıklara çıkmamızı söyledi ve kendisi bir kayanın en yüksek yerine çıktı. Ben de biraz gerisinde oturdum. Orada Fatma bana: “Biraz daha yaklaş. Sana şimdiye kadar söylemediğim sırlarımı anlatacağım. Benim Mersin’de tanışıp beraber yaşadığım bazı erkekler İstanbul’a geldiler. Burada yine beraber yaşamamız için ısrar ediyorlar. Bu vaziyette senden ayrılmak mecburiyetindeyim.” dedi ve benim cevap vermeme vakit kalmadan şunları ilâve etti:
“Beni bu kadar seviyorsun. Böyle sevdiğin vücudumun başka erkeklerin kolları arasına atıldığını görünce sen hayatta nasıl mesut olacaksın? Mesut olmana imkân var mıdır?” Bu sözler fena halde asabıma dokundu. Hemen ceketimin cebinde kılıfsız duran tabancamı çekip Fatma Kılıç’ı nişan alarak ateş ettim. Şarjör geriye fırladı. İkinci ateşimde de tabanca yine ateş almadı.
O sırada Fatma yerden aldığı büyük bir taşı bana fırlattı fakat isabet ettiremedi. Bu defa sol cebimde bulunan karaca bacağından saplı avcı bıçağını çekip Fatma’nın üzerine atıldım. Kaçmak istedi ise de yakaladım. Mektepte biyoloji okuduğum için insanın ensesinde ukde-i hayat olduğunu biliyordum. Fatma’nın sesi çıkmaması için elimdeki bıçağı ensesinde ukde-i hayatın üzerine sapladım. Bıçak vazifesini görmüş, Fatma ses çıkarmadan yere yuvarlanmıştı. Benim de gözlerim karardı. Bıçağı ensesinden çıkarıp vücudunun on beş yirmi yerine sapladım. Hiç kımıldamadığını görünce bıçağı çalıların arasına atıp otele geldim. Bir polis çağırtarak teslim olacaktım. Fakat diğer yolcuların rahatsız olmamaları için bundan vazgeçtim. Tıraş oldum, yüzümü yıkayıp otelin lokantasına indim. Hazırlanan yemeklerden birer lokma aldıktan sonra karakola gittim ve cinayetimi anlatarak teslim oldum.
Mahkeme, Sedat’ın tevkifine karar vermiştir.
Öğrendiğimize göre Sedat mütekait B. Rıza’nın oğludur. Kendisi bu defa İstanbul’da tekrar Fatma ile birleşince babasına, Bursa’da memuriyete tayin edildiğini ve gidip yerleştikten sonra onları da Bursa’ya aldıracağını söylemiş ve orada ev hazırlamak bahanesiyle evinden eşya almıştır. Bu eşyayı Sandal Bedesteni’de sattıktan sonra eline geçen parayla Fatma’ya pansiyon kiralamış ve paraları beraber yemeye başlamıştır. Sedat zabıtada verdiği ifadede cinayet esnasından cebinde bulunan 117 liranın orada düşüp kaybolduğunu, bu yüzden otele olan 90 lira borcunu ödeyemediğini söylemiştir.

* * *
🔘 “Tabanca, Bıçak”, Akşam, 16.4.1942.

Tabanca, bıçak
Büyükada’da sevgilisini kayalıklara çıkarıp öldüren âşıktan sonra bir sinemada rakibini öldüren adamda da aynı öldürme tekniği görüldü:
Evvelâ tabanca, sonra bıçak!..
İki silâhın birden bir şahıs üzerinde bulunmasına bakarak bu işlerde bir tasarlama olup olmadığı hakimlerin hükmüne bağlı…
Bizi, bu mevzua dokunmaya sevk eden sebep, silâh taşımanın devlet iznine bağlı olduğu bir memlekette herhangi bir vatandaşın üstünde hem tabanca, hem bıçak taşıyabilmesidir.
Bu bakımdan, suçlular adam öldürmekten cezalandırılırken bir de devlet yasağına, memleket örfüne karşı geldikleri için cezalandırılmalıdırlar.
Bu münasebetle şöyle bir soru da akla geliyor:
Acaba silâh yasağı daha sıkı ve şiddetli tatbik edilse, öfke ve hiddetle meydana gelen bu çeşit cinayetler azalmaz mı?..
Bazı katillerin sonradan duydukları pişmanlığa bakılırsa bir öfkeli adam, yanında silâh bulunmadığı takdirde katil olmaktan pekâlâ kurtulabilecek.
* * *
🔘 “Büyükada Cinayeti”, Akşam, 06.8.1942.

Büyükada cinayeti
Beraber yaşadığı Fatma Hayat adındaki kadını Büyükada’da Güvercinlik denilen yerde bıçakla öldüren Sedat’ın muhakemesine ikinci ağır ceza mahkemesinde devam edilmiştir. Şahit olarak dinlenen komiser İbrahim, polis Fazıl ve Seyfeddin, maznun Sedat’ın karakola gelip: “Ben metresimi öldürdüm, teslim oluyorum” dediğini, beraber vaka yerine gidince Sedat’ın cesedin bulunduğu yeri tespit edemediğini ve uzun bir aramadan sonra cesedi bulduklarını, o civarda Sedat’ın iddia ettiği gibi tabanca bulamadıklarını ve Sedat’ın Fatma Hayat’ı öldürmek üzere oraya götürüp cinayeti bıçakla ve teammüden işlediği kanaatinde bulunduklarını söylemişlerdir.
Diğer şahitlerin dinlenmesi için muhakeme başka güne bırakılmıştır.
___________________________________________
“Büyükada Cinayeti”, Akşam, 07.4.1942.
“Tabanca, Bıçak”, Akşam, 16.4.1942.
“Büyükada Cinayeti”, Akşam, 06.8.1942.
künyeli gazete kupürlerini Adalar Postası’yla paylaşan
Tekin Deniz’e 1001 teşekkürlerimizle…
)O(

)O(
Gök, bulut, gün, güneş, deniz, ağaç, çiçek ne varsa, yaşanan o vahşeti 78 sene sonrasında dahi anımsıyor hâlâ…
?Güvercinlik, Büyüktur Yolu, Büyükada, 03.4.2020.
)O(
Güvercinlik: Muhtemelen Büyükada’nın güneyinde Büyüktur Yolu’nda Eskibağ (Viranbağ) Koyu ile İnciburnu arasındaki Güvercin Mağarası’nın yer aldığı mevkii dolaylarında olmalıdır.

1973’den günümüze sualtında geçen yılların şahidi Serco Ekşiyan – Büyükada Güvercin Çatlağı ve Sargoz Taşı Dalış noktasını anlatıyor…
Serço Eşkiyan, Büyükada Güvercin Çatlağı ve Sargoz Taşı Dalış Noktası, 14.7.2019.
Bir Cevap Yazın