
Biz belediyeye başkan seçtik sanırken muhterem taşeron çıktı. “Toplu elektrikli taşıtların” pazarlanmasına pek hevesli. Kanunla düzenlenmiş kurulların ve kuralların üzerinden zıplayıp kırk yıllık Adalı’nın bile tereddüt ettiği konuda fetvayı vermiş: “Artık Ada’daki ulaşımı değiştireceğiz,” demiş. “Hayvanlar [atlar demek istiyor olmalı] bakımsız, hayvan haklarını sağlayacak koşullarda değil,” demiş. Sanılır ki, atlara bakmış da, hayvan haklarını sonuna kadar savunmuş da, ciddiye alan olmamış. “Çok fazla belirsizlik var ama,” diyor, “Net olan, faytonların ulaşım dönemi bitiyor,” diyor.
“Kimsenin ekmeğiyle oynamayız” derken; atların ekmeğiyle oynadığını, hayvanların çalışma haklarına tecavüz ettiğini dahi fark edemiyor. Kasaba giden hayvanatın etini tükettiğinden bihaber çalışan beygirlerin alın teriyle kazandıkları yemlerine göz dikerken, İBB’de ve UKOME’de her tür motörcüleri “proje” haline getirenlerin taşeronluğuna yelteniyor.
Turizm acentalarına yaranma amacı güden bir edâyla, “Adalar’da sürdürülebilir bir turizm oluşturulduğu takdirde,” diyor. AKP’nin Yassıada’sına öykünerek, “Ada’da biraz daha uluslararası faaliyette bulunmak gerekiyor,” diyor.
Feylesofkâri sakalından mülhem olmalı ki; “En büyük eksikliğin düşünme ve eleştiri olduğunu, Adalar’da kalıcı olarak uluslararası felsefe etkinliği düzenlemek,” istediğini, ayrıca “Düşünen insanların Ada’ya gelmeleriyle turist kalitesi artacak,” derken, Adalar’ın kadim sekenesinin ve ada soylularının ev ve barklarını satarak devamlı bir göç halinde Adalar’ı neden ve de niçin terk ettiklerini bilmediği gibi bilmek de istemiyormuş gibi davranıyor.
“Benim yaptığım iş de siyasettir,” demiş, “Ben Adalar’da inşaat yapmayacağım, yol yapmayacağım,” derken medyadan bahisle, medyada da işini yapamadığını, meslektaşları üzerinden îmâ ederek Adalar Belediyehanesi’ne neden aday gösterildiğini de siyasete bağlayarak siyasetin hokkabazlığına özenmiş. Öyle ya, bir belediyenin karar organı olan meclisinde bir oyu varken, Belediye Meclisi üyelerinin oylarına ipotek koymuş gibi onların, karar ve düşüncelerini yok saymak yok göstermek nezaketsizliğini de pek fark etmiyor.
Sakala güvenip her söylediğini dikkatle dinlesek de her sakallı, Sakallı Celâl olmuyor.
Engin Damcı
Bir Cevap Yazın