Gönderen: adalarpostasi | 30 Ağustos 2020

PAYTON DEĞİL FAYTON

PAYTON DEĞİL FAYTON

Adalar Kent Konseyi Facebook sayfasında bir yazı yayımlandı 19 Ağustos tarihinde. Elleni (Lena) Gavuraki imzalı bir yazı. (bkz. Ek: Elleni (Lena) Gavuraki, “ADALAR’DA İÇ ULAŞIM MEVZUSU”, Adalar Kent Konseyi, 19.8.2020.) Konu Adalar ilçesindeki ulaşım sorunuyla ilgili. Ancak ulaşım sorununu geniş bir perspektiften incelemek yerine akülü araçlar ve bisikletlerin yaratmış olduğu olumsuzluklara şöyle bir değinip faytonlara ve faytonların Adalar’da yaşaması gerektiğini savunanlara esaslı eleştiriler göndererek bu düşüncenin savunucularına ağızlarının payını vermek istemiş aklı sıra.

Yazının bir tek satırında bile tutarlılık olmamasına karşın Adalar Kent Konseyi’nin sayfasında yayımlanınca yanıt verme gereğini hissettim.

Neden mi?

Ola ki ciddiye alıp da okuyanlar çıkmıştır diye.

Öncelikle şunu belirtmeliyim ki “tek körüklü, dört tekerlekli, genellikle çift at tarafından çekilen binek arabalarına FAYTON denir” PAYTON değil.

Yukarıdaki cümleyi yazmamın nedeni yazarın çok da uzun olmayan yazısı boyunca tam 21 kez PAYTON ifadesini kullanmış olması. Bu durum bilgisizlikten mi yoksa dikkatsizlikten mi kaynaklanmış? Bilemedim. Ancak yazının içerisindeki diğer yazım hataları ve ifade bozukluklarını da dikkate alacak olursak pek de titiz bir çalışma yapılmaksızın çalakalem yazılıp paylaşılmış bir çalışma olduğu derhal fark ediliyor.

Her neyse, maksadım bahse konu paylaşımın sahibine bir yazının nasıl yazılacağı konusunda ders vermek değil. Dilediği takdirde bu konuda faaliyet gösteren profesyonel kuruluşların kurslarına katılır ve eksiklerini giderir ben karışmam.

Gelelim asıl konuya:

Efendim, fayton taraftarlarının görüşlerini savunurlarken ileri sürdükleri argümanlar yüzeysel, içi  ve altı boş şeylermiş. Elbette fayton karşıtları da nitelikli ve dopdolu argümanlarla çıkmaktalar insanların karşısına değil mi ama?!

Şimdi bakalım şu fayton taraftarlarının “içi ve altı boş” argümanlarına:

– Atlarla insanların binlerce yıllık dostluk ve işbirliğini anlatmışlar.

– Dünyada yaban atlarının nerede ise kalmadığını binlerce yıldan bu yana insanlarla birlikte yaşayan bu hayvanların yılkıya salındıklarında yaşayamadıklarını anlatmışlar.

– Faytonculuğun sadece Adalar’da değil dünyanın dört bucağında korunup devam ettirilmek istenilen bir gelenek, bir kültür mirası olduğunu anlatmaya çalışmışlar.

Yazar haklı, bunların hepsi içi boş şeyler şimdi bir de fayton karşıtlarının kapsamlı (!) ve içi dolu (!) argümanlarına bakalım :

– Faytona binme atlar ölüyor.

– Fayton atlara eziyettir.

– Fayton isteyenleri koşalım arabalara bakalım ne yapacaklar?

– Arabalara koşup bir de kırbaçlayalım. (Kamçı ile kırbaç arasındaki farkı bilemedikleri için kusurlarına bakmıyorum tabi!)

– Fayton gitti koku bitti.

Görüldüğü gibi son derece içi dolu (!) ve zengin (!) içerikli argümanlar kullanmışlar, bu konuda takdir hakkı elbette bu yazıyı okuyanlara aittir.

Devam edelim, faytonlarla ilgili yapılan bir araştırmayı da eleştirmiş aklınca. Efendim 200 kişinin katılımıyla yapılan bir anket çalışması kışın bile 15.000 kişinin yaşadığı Adalar’ı temsil edemezmiş.

Yazarın İstatistik biliminden habersiz bir cahil olduğu derhal belli oluyor bu yazdığı cümleden.

Ayol 2000 denekle anket yapılıp 81 milyonluk Türkiye’nin eğilimi belirleniyor %1 hata payıyla. Eğer örneklem doğru belirlenmişse 200 anket yeterli hem de çok yeterli bir sayıdır aklınızda bulunsun yazar hanımefendi.

İşin ilginç yanı aynı kişi bir internet sitesinin Instagram hesabından yapılan anketi güvenilir bulup sonucunu da ilan edivermiş. Faytonlar kaldırılsın diyenler çoğunlukta diye. Neremle güleceğimi bilemedim bu açıklamaya! Yahu Instagram hesabından yapılan ankete güven mi olur? Esas sorun burada o anket sadece anketi yapan sitenin takipçilerinin eğilimini gösterebilir o da belki. Belki diyorum çünkü birden fazla hesabı olanların sahibi oldukları hesap sayısı kadar oy kullanmalarını engelleyecek bir önlem yok bu tür çalışmalarda.

İşte böylesine objektif (!) değerlendirmeler yaptıktan sonra da yazısına devam etmiş hanımefendi.

Efendim atlar gelişimlerini tamamlamadan faytona koşulmakta imişler. Yazarın iddiasına göre de yedi yılmış bu gelişim süresi.

Konu hakkında pek bir bilgi sahibi değildim ama yine de şaşırdım açıkçası. Sonuçta doğumunu izleyen birkaç saat içerisinde ayağa kalkabilen ve tüm ömrü 25-30 yılla sınırlı olan bir hayvanın gelişimini tamamlayabilmesi için yedi yıl çok uzun geldi. Konuyla ilgili kaynakları araştırdığımda ise bu sürenin maksimum dört yıl olduğunu gördüm. Yine de son sözü atçılık uzmanlarına bırakmak kaydıyla yazarın sözünü ettiği yedi yılın geçerli olduğunu varsayalım ve hemen kendisine soralım:

Konuyla ilgili bir kayıt var mı elinizde? Yoksa aklınıza geldiği gibi mi yazıyorsunuz?

Yazar bir de Heybeli’de dolaşırken yirmi dakika içinde aynı faytonun üç kez küçük tur yaptığına tanık olduğunu yazıyor.

Bu cümle bir faytonun küçük turu tamamlayıp  sıraya  girerek ikinci müşteriyi alması için 6  dakika 40 saniyesi olduğu anlamına geliyor. Tüm fizik kurallarını zorlasanız bile gerçeklemesi mümkün olmayacak bu durum bende yazarın halüsinasyon gördüğü izlenimini uyandırdı doğrusu.

Devamında da ilginç iddialar var, atlara yem ve su verilmiyormuş.

Eğer yem ve su verilmese kimilerinin kokusundan şikâyet ettikleri gaitayı ve idrarı nasıl ürettiklerini sormak geldi içimden. Şaka bir yana her canlının yaşamak için enerji gereksinimi olduğu üstelik çalışabilmek için daha fazlasına ihtiyaç duyduğu gerçeğinden yola çıktığımızda yazarın iddiasına göre beslenmeyen ve su içmeyen atların nasıl olup da yaşayabildiğini ve çalışabildiğini anlayabilmek için son derece titiz bilimsel çalışmalara gereksinme olduğunu düşünmeden edemiyor insan.

Bombanın büyüğünü en sona sakladım.

Efendim faytoncuların aşırı kâr hırsıyla atları koşturmaları hayvanlarda RAUM (dikkat Ruam değil) hastalığının nedeni imiş.

Hemen söyleyelim, eğer yeni bir hastalık keşfetmişse derhal bir veteriner fakültesine başvurarak bu keşfini tescil ettirsin. Dünya bilim tarihine geçer.

Yok eğer ruam hastalığından söz etmek istemişse hastalığın neden oluştuğu ve nasıl bulaştığı hakkında bol bol okumasını öneririm kendisine. Öğreneceği çok şey var.

Aslında yazıyı daha da uzatıp bu satırları kaleme almama neden olan sözkonusu yazıdaki tüm saçmalıkları gözler önüne sermek de var ama daha fazla vaktinizi almamak için sanırım burada kesmek en iyisi.

Adalar Kent Konseyi sayfalarında daha tutarlı  yazılar görebilmek dileğiyle…

Hakkı Taşdemir


Hakkı Taşdemir’in “Payton Değil Fayton” başlıklı yazısını zevkle okudum, gülümsemeden hatta gülmeden edemedim. Çok güzel kaleme alınmış bir yazı. Darısı nicesinin başına.

Yazının başındaki fayton/payton konusu bir âlem. Elleni (Lena) Gavuraki eğer bir takma isim değilse büyük olasılıkla kendisi Rum bir yurttaş olmalı, anadili ve belki de eğitimi Rumca’ysa fayton kelimesinin Yunanca’da ve Grekçe’de “pi” değil “fi” harfiyle yazıldığını ve telaffuz edildiğini biliyor olması gerekir. Eğlenceli bir konu tabii. Hakkı Bey haklı ama öte yandan eski kuşak İstanbullu’ların “payton” dediklerini de hepimiz duymuşuzdur. Bu “p” harfi merakı Frenkleşmeye meraktan yanlış Frenkleşme sonucunda ortaya çıkan bir Tanzimat ve Meşrutiyet hali olmalı ki Cumhuriyet’e de haliyle sirayet etmiştir zira Fransızca’da Grekçe’nin “fi” harfi ve sesi için “ph” yazılır, “p” okunmaz “f” okunur. Bizim ahali Fransız’dan çok Fransız olma heyecanı içinde konuya Fransız kalarak “phaeton”u (ki bazen “phatheon” da yazılır) “payton” okumuştur. Gavuraki Hanım’ın kulağında belli ki eski kuşağın sesi kalmıştır, eğer Fransızca’ya Fransız kalmadıysa.

Yazının geriye kalan kısmı pek eğlenceli. Diyecek sözüm yok. Yazının sonunda Hakkı Bey, Gavuraki’nin yazısının Adalar Kent Konşeyi (AKK) sayfasında neşredilmesine hayıflanmış. İlahi. Yahu, AKK’nın kendisi ne kadar uydurmaysa, sayfasında neşredilen zırvalar da o denli uydurma olacak elbette. Gavuraki Hanım’ın bu yazısı AKK’nın hal-i pür melalini pek güzel teşhir ediyor. Aman o sayfadan çıkarmasınlar. Benzerlerini bol bol koysunlar sayfalarına sayfalarca.

Arif Çağlar


Ek:

Adalar Kent Konseyi, 19.8.2020-23:52.

Elleni(Lena) Gavuraki Yazdı: ADALAR’DA İÇ ULAŞIM MEVZUSU Bu çalışma, İstanbul Gönüllüsü olarak görev aldığım ada grubunda, ulaşım ve payton problematiğini ele alarak bazı çözümler sunmak için hazırlanmıştır. Bilindiği gibi, adada payton ve at sorunu çok büyük bir sorun teşkil etmektedir. Adalarda atların kalmasını savunan bir metne cevaben hazırladığım ilk taslağı değiştirerek, dikkatlerinize sunmak istedim. Ciddiyetle değerlendirmeniz dileklerimle. http://adalarkentkonseyi.com/2020/08/19/ellenilena-gavuraki-yazdi-adalarda-ic-ulasim-mevzusu

Lena Gavuraki

Elleni(Lena) Gavuraki Yazdı: ADALAR’DA İÇ ULAŞIM MEVZUSU

ADALAR’DA İÇ ULAŞIM MEVZUSU

Bu çalışma, İstanbul Gönüllüsü olarak görev aldığım ada grubunda, ulaşım ve payton problematiğini ele alarak bazı çözümler sunmak için hazırlanmıştır. Bilindiği gibi, adada payton ve at sorunu çok büyük bir sorun teşkil etmektedir. Adalarda atların kalmasını savunan bir metne cevaben hazırladığım ilk taslağı değiştirerek, dikkatlerinize sunmak istedim. Ciddiyetle değerlendirmeniz dileklerimle.

Adalarda, maalesef, atların kalmasını savunan azınlığın sesi gür çıkmaktadır. Hazırladıkları raporlamalarda, adalarda paytonların kalmasını savunan bu grupların, düşüncelerini savundukları argümanlar, genel olarak yetersiz ve altı boştur.  Geniş bir perspektiften yoksun olduğunu gibi, tarafsızda değildir.

Örnek verecek olursak; elime ulaşan ve okuma fırsatı bulduğum son raporun, adada yaşayan 200 kişinin beyanlarına göre hazırlandığı belirtilmektedir. Ancak kışın bile yaşayanların sayısı on beş bin olan adalarda, 200 kişinin bu çoğunluğu temsil etmesi için yeterince sınırlı bir sayıdır. Ayrıca, araştırmaya katılanların sosyo-kültürel ve ekonomik yapılarının belirtilmemiş olması çalışmayı daha duru bir bakış açısıyla değerlendirmemizi engellemektedir. Yaz-kış devamlı olarak ikamet edenlerin beyanlarına göre mi düzenlendi, yoksa yazlıkçılar da söz konusu olan, iki yüz kişinin arasında mı? Yoksa hepsi aynı dernekte, birbiriyle sıkça temasta bulunan şahıslar ve onların tesiri altında kalanlar mı?

27 Temmuz 2019, Adalar Haber’in instagram’da paytonların kaldırılmasıyla ilgili yayınlanan ankette “Kaldırılsın” seçeneği %73 oranla önde olarak sonuç vermiştir… Aradaki fark çok fazla… Yani tarafsız bir mercide sosyal medyada açtığı bir ankette dört kişiden üçü paytonların kaldırılmasını istemektedir.

Bir kısım adalılar, atların varlığıyla adadaki trafiğin engellendiği ya da tam tersi atların yokluğuyla trafiğin artacağını gibi bir intiba uyandırmaktadır. Farklı söyleyecek olursak; atların varlığının trafiğin giderilmesiyle ile bağlaştırılma mantığını anlamak mümkün değildir. Adalarda şu an zaten kapasitesinin üstünde bir akülü araç istilası söz konusudur. Gerek atlı payton, gerek akülü araç ya da bisiklet trafiği terörü zaten mevcut durumda ve tüm adalarda hayatı yaşanılmaz kılmaktadır. Geçen hafta 15 Temmuz saat öğlen 12:00 civarı, Heybeliada’da yayan yaptığım küçük tur sırasında aynı faytoncuya 3 defa rastlamışımdır. 20 dakika içinde, üç defa küçük tur yapan atlar… Birbirini sollamaya çalışan faytoncular… Korku içinde, video çekmeye çalışan ben…

Adalarda gerek atlı payton gerek akülü araç kazaları çokça oluyor. Kazaların sebebi, eğitimsiz ve sadece kar amacıyla hareket eden paytonular ve görgüsüz halkın akülü araç kullanmasıdır. İki maddeyi de ayrı ayrı ele alarak konuyu daha ayrıntılı anlatmaya çalışacağım.

1- Faytoncular: Atlı payton kullanan faytoncular maalesef canlı bir varlığın atı sürdüğünü unutarak, sadece ticari kaygı içinde, daha fazla kar elde etmenin peşindedir. Bu uğurda atlar raum hastalığına kapılıyor ve muayene edilmiyor. Attın gelişimi beklenmeden (sanırsam yedi yaştır) payton sürülmeye koşuluyor. Şişmesin ve daha fazla koşun diye, yazın kırk dereceyi bulan sıcaklarda, tüm gün susuz bırakılarak eziyet ediliyor. Susuz ve aç tüm gün fazla mesai ile daha fazla müşteri alsın diye diğer paytonlarla yarıştırılıyor. Gereğinden fazla yük bindirilip, gerektiği saatlerden fazla çalışılıyor…

Adaya kaçak getirilen atlar kontrol altına alınamadığı için, ölü sayısı da net olarak belirlenemiyor. Sadece Büyükada da bir senede ölen atların 400 adeti bulduğu söyleniyor. Yani yaklaşık 229 paytonun olduğu adada, bir paytonun neredeyse her sene iki atı öldürdüğü sonucunu çıkarabiliriz. İşin kötüsü, ölen atlar genelde faytoncular arasında gizleniyor. Ölmeyen, hasta atlar da ölüme terkediliyor. Örneğin geçen sene bir kısrak, sırf kör olduğu için, ahırların dışına atılmıştır. Bunu gören noter hanım onunla ilgilenmiş atın sevk edilmesi için gerekli hazırlıkları yapmıştı. Faytonculardan, atın sadece bir akşam ahırlarda barınmasını istedi.  Ancak talebi ret edildi. Ertesi sabah atı almaya gittiğinde ekteki kareyle karşılaştı (Fotoğraflarda belgelenmiştir. Hassas içerik, vahşet için özür dilerim, ancak durumun önemini anlamanıza yardım edecek diye düşünüyorum.)

Bu gruplar ya da benzer grupların hazırladığı tek tip raporlarda,  Burgaz ve Heybeli’nin ahırlarının yenilenmesi gerektiğinden bahsediyor. Büyükada ahırlarını yeterli buluyorlar. Ancak bu bilgiler bile raporların yeterince araştırmadan, atlarla ilgili pek bir şey bilinmeyen insanlar tarafında yüzeysel bir bakış açısıyla yazıldığını ispatlamak için yeterlidir. At konusunda yeterince doğru araştırma yapmadan hazırlanan bu çalışmalar, her sene yüzlerce canlını ölümüne adeta çanak tutmakta ve yaşanan vahşeti göz ardı etmektedir. Kendi hallerinde ve gerçekten bakımsız olan Heybeli ve Burgaz ahırları, Büyükada’daki ahırlara oranla atlar için daha sağlıklıdır. Büyükada ahırlarında çok yakın zamanlara kadar, kaplı olan fayanslar atların doğal yaşam şartlarına uygun değildir. Yaralanmaları tetikleyici niteliktedir.

Bu tip kurumların savundukları diğer fikirse; ‘faytonların adaların Kültürel mirası olduğudur’ ancak ne yazık ki bu da doğru değildir.

Sizinle paylaştığım, belge niteliğinde olan Amerikalı diplomat Sumuel Sullian’ın 1887 de kaleme aldığı ‘Pringipo’ da tatlı yaşam ve Prens Adaları’ , adlı anı kitabında göreceğiniz gibi; söz konusu senelerde Büyükada paytonlar sadece bölgede ikamet eden ya da yazın sayfiyeye gelen zenginlerin özel ulaşım aracıdır. Özel mülktür ve ticari payton yoktur. Heybeli’de atlar ve eşekler ulaşım aracıyken özel kullanım amaçlı paytonlar bile, yasaktır. Burgaz’da tek ulaşım aracı eşekler ve kınalı adasında at ve eşekten söz etmiyor.

1940’larda çocuk olan annem, Büyükada’da dayılarının özel paytonundan söz ederdi…

“Faytoncu mesleğinin ‘en iyi şekilde’ korunması” ibaresini kullananlara karşın; gerçekçi olmak gerekirse mevcut faytoncular ve anlayışlarıyla bu mümkün değil. Faytoncuların kendileri değişmeyeceğine göre, onları daha duyarlı  ve yaşam hakkına saygılı bir donanıma sahip olmalarını sağlamak, çok ilerde bir gün uzun eğitimler sonucunda, belki mümkün olsa bile, atların zarar görmeyeceği duyarlılığa ulaşmaları için en az bir dekat gerekir.

1940’lu yıllar ve sonrasında hatta 1980‘lerin ortasına kadar faytoncular, o zamanki adadaki sosyokültürel yapıya uygun, saygılı, atlarına acıyan kişilerdi. Ancak bu durumun, 1990’dan sonra değişen Türkiye ile beraber değişiklik gösterdi. Aynı yıllarda, adalar sosyo-kültürel olarak çöküş yaşamaya başlamıştır. Özellikle son on sene durum daha da kötüleşmiştir.

Tam da bu noktada, ikinci madde olarak belirlediğim görgüsüz halkın akülü araç kullanması hakkında birkaç şeyin altını çizmek gerekirse; insanlar, adada yaşadığını unutmuş ve ada bilincinin dışında, kar etme, hatta bazıları haksız kar etme, faydalanma gibi bir eğilim içinde. Yani, adaya son zamanlarda yerleşenler, ‘ne koparırsam kardır’ zihniyetiyle hareket etmektedir. Sevmeden, ada zihniyetini, ruhunu anlamadan… Adada özellikle yazın sayfiyeye gelen yazlıkçılar olarak nitelendirmeyeceğimiz ikinci grup ise, onlar da hava atma ve gösteriş kaygısı içinde.

Yukarıda sözü geçen iki grupta her coğrafya için, çok tehlikelidir Birisi, akülü veya benzinli aracı; çiçekleri, asırlık çamları, yolda dolaşan kirpileri, kaplumbağaya, kedi, köpekleri ve hatta insanları düşünmeden, söz konusu canlılara zarar verecek şekilde aşırı hızla sürüyor. Diğeri de denize, tura, alışverişe, yemeğe, kocasını karşılamaya araçsız gitmiyor. 12-14 yaşındaki ergen çocukları bile rahatlıkla bu araçları kullanırken görebilirsin. Dikkatsiz ve hızlı olmaları yaşının gereği olarak pek normal…  Geçenlerde, HSSK’den çıkan bir baba direksiyonu 4-5 yaşlarındaki oğluna verdiğini gözlerimle şahit olmuşumdur.

Yine bu tip raporlarda aşağıdaki gibi çümlelerin kullanıldığını sıkça görmek mümkündür:

 “(atların ve emekçilerinin tüm haklarının en iyi şekilde korunması şartıyla) “

Ancak tek gerçek şudur ki; faytoncuları denetlemek imkansızdır. Atların sağlığının kontrol edilmesi mümkün olamaz. Kar kaygısı gütmeyen, idealist veterinerin bulunması zor olduğu gibi, faytoncuların işine gelmeyecek bir duyuru yapacak olursa tehdit edileceği kesindir. Mevcut faytoncuların, şiddette eğilimi adadaki herkes tarafından bilinmektedir ve kendilerinden korkulmaktadır. Tam da bu yüzden atların yaşadıklarının zülüm açıklanamamaktır. Adaya giren kaçak atların sayısı belirlenememektedir. Kaza yapan atı belgelemek için fotoğraf/video çekenler tehdit ediliyor. Kazalar, ölümler, gizleniyor… Büyükada’da her sene ölen atların 400 adet civarında olduğu kesin olan bir kaynaktan bana ulaşan bir bilgidir. Resimlerini paylaştığım kör bir tayın resimlerini bile paylaşabilmek için, noter hanım tayinini istedi.  Geçenlerde Heybeli’de fayton trafiğini belgelemek için video çekerken, bir paytoncu bana “niçin çekiyorsun?” diye çıkıştı.

Durumu basitçe özetledikten sonra çözümleri kendimce şu şekilde önermek isterim:

1- Atlı paytonlara derhal sol verilmeli. Faytonculara ekmek kapılarından yoksun kalmayacakları, kendilerine yeni kar alanları açılacağı anlatılmalı.

Adalarda atlı paytonlar yerine ulaşım iki şekilde yapılmalı:

I- Akülü araçlar. Payton yerine paytoncular, eğitim sonrasında, ehliyet sahibi olarak bu araçları kullanabilecekler. Sadece faytoncuların kullanmasına izin verilen, bir nevi taksi hizmetini verecek olan, akülü araçlara ise yasal hız aşımında sinyal veren gps takılırsa, aşırı hız ve kaza yapma ihtimali minimize edilmiş olur. Hız aşımı yapan araç merkeze sinyal yollamalı.  X sayı uyarı alan şoförün aracı veya ehliyeti elinden alınmalı.

II- Ring sefer yapan ve ada sokaklarının yanı sıra, adadaki, görülmeye değer bölgeleri  dolaşan, ya da turistik ve ikamet amaçlı iki farklı güzergahı dolaşan, minyatür tren veya tramvaylar… Resimde, yine benim görmek isteyebileceğim bir treni paylaşıyorum.

2- Şahsi akülü araçların hepsi yasaklanmalı. – Belki esnaf muaf tutulabilir. Yaşlılar ise, ikamet alanına ring sefer yapan araçları kullanırken, daha da muhtaç olanlara özel hizmet verilmesi söz konusu olabilir. Günümüzde, sözde yaşlılar için alınan akülülerin hiçbirini yaşlının kullanmadığını altını önemle çizmem gerekir.

3- Adadaki paytonlardaki atlar, yine adada kalarak ada ziyaretçilerin, daha nitelikli olmasını sağlayabilir. Ahırlar, at rehabilitasyon merkezine dönüştürülerek, ziyaretçilere ve bugüne kadar epey eziyet çekmiş olan atlara şifa verecek keyifli bir alan yaratılabilir. Ahırların çevresinde kurulacak olan, at cafe’ler ise, kar ederken, adayı ziyaret eden turistlerin de sosyokültürel olarak biraz daha nitelikli olmasına neden olurken, adanın kışın da aileler ve eğitim düzeyi biraz daha yüksek kitleler tarafından ziyaret edilmesini sağlayabilir.

Bu uygulanabilirse, işini kaybetmek korkusuyla olan faytonculara üç farklı alanda çalışma alanı tanınmış olacak. Ayrıca ek istihdam  yaratılacak alanlar;

 A- Beli bir eğitim ve sonrasında ehliyet aldıktan sonra akülü araç şöförleri,

B- Ring sefer yapan araç kullanımı için (tram, tren) için eğitim ve ehliyet aldıktan sonra araç kaptanları,

C- Ahırlardaki at rehabilite merkezlerinde, yine gerekli eğitimi aldıktan sonra, seyis, eğitmen ya da cafe personeli olarak çalışabilirler.

Ayrıca, at cafelerde adalı kadınların, mutfağından çıkan ürünler satışa sunlularak, adalı halkın hane gelirine katkısı sağlanması mümkün olabilir.

4- Araçlarla alakalı belirtilmesi gereken diğer konuysa motorlu taşıtların hız aşımıdır. Kızılay’ın, Belediye’nin, polis, askeriyeye ve sağlık ocaklarına ait benzinli araçlar hız aşımı yaparak çeşitli kazalara sebebiyet vermektedir. Mümkünse, itfaiye dışındaki tüm motorlu araçlar yasaklanmalı.

5- Bisikletlerin de adalar da trafik terörü yaratığı ayrı bir gerçektir. Adadaki tüm kiralık bisikletlere hız sensoru konulması hem adalılar hem de sıklıkla yaralanan ziyaretçiler açısından daha güvenli olacaktır. Ayrıca, günlük, kiralanan bisikletinin sayısı da bir üst limit belirlenmelidir.

6- Adalar’ın adalar arası ulaşımında deniz yolu mutlaka artmalıdır. Adalar arası ring sefer yapan vapurların olması hem İBB’yi kara sokar hem de adalardaki hayatı kolaylaştırır.  Ayrıca, İstanbul’dan ve İstanbul’a son vapur saatinin sinema, tiyatro ya da yemeğe katılabilir niteliğe uygun bir saate olması sağlanmalı diye de eklemek istiyorum. Yaz kış Cuma, Cumartsileri saat 02:00 de İstanul’dan ulaşım sağlanabilecek olursa adalarda hayatın daha çok canlanacağı kanısındayım.

Her canlı için daha yaşanılır bir ada umuduyla,

Elleni (Lena) Gavuraki

ADA, AT ve BİZ’e dair
Adalar Postası’nda yayımlanan yazılar…

• “İstanbul Adaları’nda Trafik Canavarının Usulsüz Seyrine Seyirci Kalmayacağız!… Faytonlarımızı da Vermeyeceğiz!…”, Adalar Postası-2684 (21.3.2012).
https://wp.me/p2Emvm-36E

• Emin Mâhir Başdoğan, “Ada, At ve Biz”, Adalar Postası-2756 (10.5.2014).
https://wp.me/s2Emvm-2756

• Ada, At ve Biz Çalışma Grubu, “At ve Faytondan Yana”, Adalar Postası-2766 (27.8.2014).
http://wp.me/s2Emvm-2766

• Emin Mâhir Başdoğan, “Hariçten Bir Gazel ve/ya Taaa İçten Bir Sesleniş”, Adalar Postası-2767 (5.9.2014).
https://wp.me/s2Emvm-2767

• Arif Çağlar, “Adalar’da Motorlu Araç Trafiği İcat Etmek İsteyen Kim?”, Adalar Postası-2794 (30.4.2016).
https://wp.me/s2Emvm-2794

• Hakkı Taşdemir, “Adalar’da Sürdürülebilir Ulaşım (mış), Adalar Postası-2796 (3.5.2016).
https://wp.me/s2Emvm-2796

• Ada, At ve Biz Çalışma Grubu, “Fayton Taşımacılığı Uygulama Esasları…”, Adalar Postası-2800 (27.6.2016).
https://wp.me/s2Emvm-2800

• Arif Çağlar, “İAKTVKD’nin Adalar’da Çalıştırılan Atlarla İlgili Güncel İki Girişimi…”, Adalar Postası-2801 (15.7.2016).
https://wp.me/s2Emvm-2801

• Tekin Deniz, “At”, Adalar Postası-2873 (15.9.2018).
https://wp.me/s2Emvm-2873

• Şahika Savran, “BirGün Gazetesi ÖDP’nin At Ölümlerine Dair Zırvasını Nihaî Hakikatmış Gibi Yayımlamış”, Adalar Postası-2881 (05.01.2019).
https://wp.me/s2Emvm-2881

• Arif Çağlar, “Adaları Motorlu Araç Trafiğine Açmak Hevesine Yeni Plan…”, Adalar Postası-2891 (12.2.2019).
https://wp.me/s2Emvm-2891

• “Fayton Yasağı Öğünülecek Bir Şey Değildir, ‘Atları Kurtarmak’ Hiç Değildir! (Yeşil Gazete’nin Sorularına Melda Keskin ile Mahir Başdoğan’ın Verdiği Cevaplar…)”, Adalar Postası-2900 (18.8.2019).
https://wp.me/s2Emvm-2900

• “İstanbul Adaları Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Derneği ile Ada, At ve Biz Platformu’ndan Kamu Oyuna Duyurulur!”, Adalar Postası-2901 (21.9.2019).
https://wp.me/s2Emvm-2901

• Mahir Başdoğan, “Ada Faytonlarındaki Atlar”, Adalar Postası-2902 (21.9.2019).
https://wp.me/s2Emvm-2902

• H. Cevad Özdil, “Adalar ve Faytonlar”, Adalar Postası-2903 (21.9.2019).
https://wp.me/s2Emvm-2903

• Arif Çağlar, “İki Belediyenin Operasyonu”, Adalar Postası-2904 (21.9.2019).
https://wp.me/s2Emvm-2904

• İAKTVKD Yönetim Kurulu Üyeleri ile At ve Atçılık Uzmanı Dernek Yetkilisi Emin Mâhir Başdoğan, “İstanbul’umuzun At ve Fayton Zenginliğini Bilelim ve Koruyalım”, Adalar Postası-2905 (21.9.2019).
https://wp.me/s2Emvm-2905

• “ADAm gibi ADAMLAR… ADA gibi ADALAR…”, Adalar Postası-2906 (23.9.2019).
https://wp.me/s2Emvm-2906

• “Adalar Belediyesi ve Kaymakamlığı İsterse Faytonlar da Adalar da Düzelir!”, Adalar Postası-2910 (27.11.2019).
https://wp.me/s2Emvm-2910

• Emin Mâhir Başdoğan, ”İstanbul Adaları Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Derneği’nin (İAKTVKD) Adalar’da Ruam Hastalığı Tespit Edilen Fayton Atlarının İtlafı Hakkında Kamuoyuna Duyurusudur!”, Adalar Postası-2914 (19.12.2019).
https://wp.me/s2Emvm-2914

• Melda Keskin, “Faytoncuları Korumadan Atları Koruyamazsınız ki…”, Adalar Postası-2916 (21.12.2019).
https://wp.me/s2Emvm-2916

• Emin Mâhir Başdoğan, “Faytonlara Dair 21 Aralık 2019 Tarihli İBB Toplantısı Hakkında…”, Adalar Postası-2918 (21.12.2019).
https://wp.me/s2Emvm-2918

• Engin Damcı, “Proje Taşeronu”, Adalar Postası-2919 (26.12.2019).
https://wp.me/s2Emvm-2919

• “Adalar’daki Atlar ve Faytonlarla da İlgili Bir ‘Meclis Araştırması Komisyonu’ Raporu’nun Eleştirisi – İAKTVKD (05.01.2020)”, Adalar Postası-2920 (07.01.2020).
https://wp.me/s2Emvm-2920

• Emre Yalçın, “Kafka Dingo’nun Ahırında Daha Doğrusu Adalar’da…”, Adalar Postası-2921 (10.01.2020).
https://wp.me/s2Emvm-2921

• “İAKTVKD Adalar’da Fayton Yasaklama Kararına Karşı Dava Açtı”, Adalar Postası-2922 (12.01.2020).
https://wp.me/s2Emvm-2922

• Arif Çağlar, “Adalar’da Atların Faytonlara Koşulmasının Yasaklanması Kararına Karşı”, Adalar Postası-2923 (12.01.2020).
https://wp.me/s2Emvm-2923

• Emin Mâhir Başdoğan, “İzmir Büyükşehir Belediyesi’nden Cevap Geldi”, Adalar Postası-2924 (13.01.2020).
https://wp.me/s2Emvm-2924

• Deniz Emin Tüfekçi, “Ben de Sizi Ada’da Yaşıyor Sanıyordum!?”, Adalar Postası-2925 (13.01.2020).
https://wp.me/s2Emvm-2925

• Hakkı Taşdemir, “Faytonun Yolculuğu”, Adalar Postası-2926 (13.01.2020).
https://wp.me/s2Emvm-2926

• H. Cevad Özdil, “Faytonların Kaldırılması Çoklu Cinayettir!”, Adalar Postası-2927 (13.01.2020).
https://wp.me/s2Emvm-2927

• Melda Keskin, “Adalar’daki Fayton Atları Özelinde, ‘Türcü’ Olmadığını Söyleyerek Yasak Peşinde Koşanlara ‘Tersine Sorular’…”, Adalar Postası-2928 (15.01.2020).
https://wp.me/s2Emvm-2928

• Arif Çağlar, “Adalar’da Fiili Durum”, Adalar Postası-2929 16.01.2020).
https://wp.me/s2Emvm-2929

• Arif Çağlar, “Adalı STK’lar İBB Yetkilisiyle Görüşecekmiş!?”, Adalar Postası-2930 (19.01.2020).
https://wp.me/s2Emvm-2930

• “İAKTVKD, İBB Başkanlığı ve TUHİM Kararlarına Karşı da Dava Açtı”, Adalar Postası-2931 (22.01.2020).
https://wp.me/s2Emvm-2931

• Engin Damcı, “Gel de Gülme”, Adalar Postası-2932 (23.01.2020).
https://wp.me/s2Emvm-2932

• Emin Mâhir Başdoğan, “Ahırda Kapalı Atlarda ‘Birdenbire’ Görülen Ölümler Hakkında”, Adalar Postası-2933 (25.01.2020).
https://wp.me/s2Emvm-2933

• Ada, At ve Biz Platformu, “Adalar Atlarını ve Faytonlarını Savunuyor! – I”, Adalar Postası-2934 (25.01.2020).
https://wp.me/s2Emvm-2934

• Ada, At ve Biz Platformu, “Adalar Atlarını ve Faytonlarını Savunuyor! – II”, Adalar Postası-2935 (25.01.2020).
https://wp.me/s2Emvm-2935

• Ada, At ve Biz Platformu, “Adalar Atlarını ve Faytonlarını Savunuyor! – III”, Adalar Postası-2936 (25.01.2020).
https://wp.me/s2Emvm-2936

• (Söyleşi: Siren İdemen), “Heybeliada’nın Atları ve Faytoncu Ailelerin Kadınları – Atların Adları Var”, Bir+Bir Forum, 25.01.2020.
https://birartibir.org/aidiyetler/578-atlarin-adlari-var
+ Adalar Postası-2937 (26.01.2020).
https://wp.me/s2Emvm-2937

• Aytekin Cengiz, “Adalar’da Arabaların Yerine Otomobiller Çalıştırılamaz…”, Dünya Gazetesi, 21.6.1963.
+ Adalar Postası-2938 (26.01.2020).
https://wp.me/s2Emvm-2938

• “Adalar’ın Özellikleri Minibüsle Bozulamaz”, Dünya Gazetesi, 31.8.1963.
+ Adalar Postası-2939 (28.01.2020).
https://wp.me/s2Emvm-2939

• “Adalar’daki Arabaları Kaldırmak İsteyenlere Napoli’den Bir Örnek”, Dünya Gazetesi, 05.12.1963.
+ Adalar Postası-2940 (29.01.2020).
https://wp.me/s2Emvm-2940

• Emin Mâhir Başdoğan, “Ada(lar) Topografyası Atlı Araba Çalışmasına Münâsip midir?”, Adalar Postası-2941 (09.02.2020).
https://wp.me/s2Emvm-2941

• Emin Mâhir Başdoğan, “Güven İslamoğlu’nun Fayton Atları Hakkında CNN-Türk’te Yayınlanan YEŞİL DOĞA Programı Üzerine Birkaç Söz…”, Adalar Postası-2942 (12.02.2020).
https://wp.me/s2Emvm-2942

• (Söyleşi: Siren İdemen), “Büyükadalı Faytoncu Mehmet Kurnaz’ın Gözüyle Atlar ve Faytonlar – Gerçeğini Konuşacağız Her Şeyin”, Bir+Bir Forum, 02.02.2020.
+ Adalar Postası-2943 (12.02.2020).
https://wp.me/s2Emvm-2943

• (Söyleşi: Siren İdemen), “Büyükadalı Faytoncu Hayko Belek’in Gözüyle Atlar ve Faytonlar – Ata Saygı Göstereceksin”, Bir+Bir Forum, 07.02.2020.
+ Adalar Postası-2944 (12.02.2020).
https://wp.me/s2Emvm-2944

• Emin Mâhir Başdoğan, “İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin Ada Faytonlarını ve Onların Atlarını Satın Alacağına Dair Basında Çıkan Haberler Hakkında Kamuoyuna Duyurumuzdur…”, Adalar Postası-2945 (15.02.2020).
https://wp.me/s2Emvm-2945

• “Aklî Meleke/Hukukî Ehliyet Raporsuz Bir Rapor ile Kararsız Kararı!”, Adalar Postası-2950 (27.02.2020).
https://wp.me/s2Emvm-2950

• Emin Mâhir Başdoğan, “At Sahiplendirmek, Padok Alanı Açmak ve Benzeri Konularda Bir Hasbıhal…”, Adalar Postası-2963 (15.4.2020).
https://wp.me/s2Emvm-2963

• Emin Mâhir Başdoğan, “Adalar’ın Fayton Atları da Serum İmalathanesine mi Gönderiliyor?”, Adalar Postası-2969 (12.5.2020).
https://wp.me/s2Emvm-2969

• Osman Furkan Aydın, “Adalar’ın Atları ve Önümüzdeki Fırsat (Yoldaş Türümüz Atlar)”, 1+1 Forum, 22.5.2020.
+Adalar Postası-2971 (23.5.2020).
https://wp.me/s2Emvm-2971

• Arif Çağlar, “CHP’li İBB Başkanlığı’nın Yüz Kızartıcı Bir Belgesi”, Adalar Postası-2974 (02.6.2020).
+ Emin Mahir Başdoğan, “İBB’nin Cevap Olmayan Cevabına Dair Cevabî Yazımızdır…”, Adalar Postası-2974 (02.6.2020).
https://wp.me/s2Emvm-2974

• Arif Çağlar, “TUHİM’in Satın Alınan Faytonlarla İlgili Cevap Olamayan Cevabı”, Adalar Postası-2975 (03.6.2020).
https://wp.me/s2Emvm-2975

• Arif Çağlar, “Heybeliadalı Deniz Tüfekçi’nin Mektubu”, Adalar Postası-2976 (03.6.2020).
https://wp.me/s2Emvm-2976

• Emin Mahir Başdoğan, “Atçılık Hakkında Bir Deneme: Kisber Felver Macar Yarımkan Atı”, Adalar Postası-2978 (09.6.2020).
https://wp.me/s2Emvm-2978

• Arif Çağlar, “İstanbul’un Adalar’ı Görev İhmalleri, Yasalara Aykırı Uygulamalar ve Yalanlarla Bitirildi”, Adalar Postası-2979 (19.6.2020).
https://wp.me/s2Emvm-2979

• Emin Mahir Başdoğan, “Adalar İlçesinde ‘Ulaşım’ Demişken; İBB’nin Elektrikli Otobüslerine Yerinde Bir İtiraz…”, Adalar Postası-2980 (23.6.2020).
https://wp.me/s2Emvm-2980

• H. Cevad Özdil, “Dünya’nın ve Türkiye’nin En Önemli Doğal, Kültürel, Mimari Miraslarından Biri Olan İstanbul Adaları, İstanbul Büyükşehir Belediyesi Eliyle Motorize Ediliyor!”, Adalar Postası-2981 (25.6.2020).
https://wp.me/s2Emvm-2981

• H. Cevad Özdil, “Adalar’ın Toplu Taşıma İhtiyacı Yoktur!”, Adalar Postası-2982 (25.6.2020).
https://wp.me/s2Emvm-2982

• Emin Mâhir Başdoğan, “Atlı Bir Hayat Mümkün Olduğunda Adalar Daha da Güzel Olacaktır…”, Adalar Postası-2988 (03.7.2020).
https://wp.me/s2Emvm-2988

• Emin Mâhir Başdoğan, “Sahiplendirerek At Kurtarmak Abesliğine Düşmeden Atlar Nasıl Sağlıklı Yaşatılır?”, Adalar Postası-2989 (06.7.2020).
https://wp.me/s2Emvm-2989

• Arif Çağlar, “Belediyecilerin ve Bir Kaymakamın 19 Haziran Tarihli İtirafları”, Adalar Postası-2990 (07.7.2020).
https://wp.me/s2Emvm-2990

• Emin Mâhir Başdoğan, “Atçılık Hallerimiz, Ada Faytonları Hakkındaki Mütalâlarım ve Bir Kitap Tenkȋdim”, Adalar Postası-3001 (21.8.2020).
https://wp.me/s2Emvm-3001

• Hakkı Taşdemir, “Payton Değil Fayton”, Adalar Postası-3005 (29.8.2020).
https://wp.me/s2Emvm-3005


Yanıt

  1. Ben de çok güldüm yazıya! Resmen bir karakomedi…
    Sanırım ki; yazım onu çok sarsmış olacak ki oturup sayfalarca cevap yazma gereği duymuş. Öfke dolu bir dil kullanmış olması da hayata bakış açısının bir göstergesi olmalı. Atlara gösterilen şiddeti görmezden gelmesi de belki buna bağlıdır.
    Her neyse, adım geçtiği için cevap vermek gereği duydum.
    Fikir yerine öfke üretenler sadece kendilerini yok eder. Kendisine huzur, iç barış ve sağlıklı bir zihin dilerim…
    Lena Gavuraki


Bir Cevap Yazın

Please log in using one of these methods to post your comment:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Twitter resmi

Twitter hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s

Kategoriler

%d blogcu bunu beğendi: